Hey dost! Sen hiç ağustos güneşinde
Çok uzaklar da ki Yağmurun,
Camın da ki sesini duyuyormusun
Yoksa uzaklıkların anlamsız üleşinde
Neme lazım, sandalında uyuyormusun.
Hey dost! Az önce sallanıverdik
İzmir ve Denizli’den miş gelen dalgalar
Birkaç dakikacık tövbe… Sonra canlanıverdik
Gene geldi, kendimizle, çevremizle kavgalar
Mesela Kaz Dağlarına dokunma, paylaşıverdik
Biz gibi züğürtlere, uyanık saki adabınca çalkalar.
Hey dost! Rakı yok Şarap yok Bira yok
Ne beklenenler gelir, ne de bekleyenler var
Kuyruk dik misali, deriz; şükür, karın tok
Beller bükük, ferler sönük, kalan teller kar
Bir sigara daha… Yalnızlığa sitem, kahır çok
Bizim şahın Mars otobanı… Bana yollar dar!
Hey dost! Duyulmaz ki emeklinin sesi saraydan
Tuzu kurulardan ne hayır vardır, biz fakirlere…
Ulan Yılgın Yağmur bak aynaya, vazgeç ayardan
Tanrı sahip çıksın yeter, sahipsizlere ve hakirlere
Putlarını uçuran mankurtlar farksızsınız hıyar dan
Uzak durun; Fikri hür, zikri hür, gönlü pak, bakirlere!
Selam verdim almadın ki hey dost az önce
Varsın uzak olsun… Var ol, mutlu yaşa keyfince!
Aşiyansız, 08.08.19 – 18.12 Y.Y.
Kayıt Tarihi : 8.8.2019 18:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
uzaklardaki uzaklara...
sizce bu mümkünse,.. siz gönül sesinden anlamıyorsunuz,... kusura bakmayın derim ben...
TÜM YORUMLAR (1)