zehir zemberek
bıçak gibi bir geceydi
diyarbekir nefesini tutmuş
ay tarifsiz dehşet içinde
gökyüzü boşaltmış yıldızlarını
karanlık kapkaranlıktı
esrar sarıyordu dünkü bebeler bitlis sarısına
sur dibinde fısıldaşarak
ellerinde çayın kaçağı
volta yok
racon yok
pusular
hayın pusular
daracık sokaklarında mardinkapının
ense kökümüzde soğuk bir namlunun sımsıcaklığı
ölüm gelmiş
hoşgelmiş sefa gelmiş
korku yok
ölümse ölüm
cehennemin nefesi diyarbekirdi
diyarbekir ta kendisi çaresizliğin
sıcaktı çok sıcaktı
uçaksavar ve füze cayırtısı
yakaladı bir gülü
hevsel bahçelerinde
gül kana kesti
birayemın
agir ketye dilemın
kan kustu gece
kan kustu gözbebeklerim
umut yok
bahar yoktu
hamravat bir damla kandı
akmaya korkan
dicle kıvranarak göğe uzandı
gök kankırmızı
de gel
sevda ol gel
memleket ol
bir güvercin havalansa karacadağ kokulu
sevda masalları söylese
bir keklik pınarbaşında
suyla oynaşsa
kan güle dönse
bir elimde kıpır kıpır yıldızlar
diğerinde gülümsemesi çocukların
de gel
canım ol
hasretimsin
düşlemeye doyamadığım
Sarhoş saatleri …
Üzerime bulutlar çökmüş.
Bütün ışıklar sönmüş.
Ve güneşim çoktan bana küsmüş.
Ben yağmur yağıyorum …
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta