Bilemezsin.
Yeniden başlar belki bir gün yüreğimde.
Yanmış bir ormanın Antalya’da, egede.
Söndükten hemen sonra yeşermesi gibi,
Heves, yeniden çalarsa kapımı, olur ya hani.
Onun için giyinip kuşanacağım.
Geldin mi ey kutlu misafir.
Aklıma gelmezdi yıllar sonra adresimde dolaşacağın.
Adreslerime sığmıyor bedenim bilmezsin.
Soluk suratların donuk yüzlerindeki beyazlık gibi değil.
Söz!
Seni tatlı bir tebessümle karşılayacağım.
Emeklisi gelmez ömrümün senle.
Bir işçinin 40 yılını çalar da bacalar.
Yorgun bir bakışı tazminat verirler ya hani sonra.
İşte öyle olmasın ömrüm.
Gel benle beraber yaşa sen yine.
Ürgüp’e kadar giderdi lavlarım.
Sensiz Erciyes Dağı kadar söndüm.
Senden adam olmaz diyen gafiller susturalım.
Gerekirse kalemlerimizle kurşun sıkalım suratlarına.
Kâğıtlar yetişmesin hızımıza, paramız yetmesin mürekkebimize.
İsterse kimse okumasın şiirler bize.
Biz yine gidip denizle ormanın buluştuğu,
Sadece gerçek âşıkların seviştiği sahiller kadar güzel kadınlara şiirler yazalım oturup.
Kös kös harcamayalım şu yüksek hızlı zamanı.
Bizi şehrin arka sokaklarında, kuytu köşelerinde seven insanlar bulup.
Hitap, muhabbet edelim koşup koşup.
Gözyaşlarımıza değsin eski dostlarımızı hatırlayıp.
Döktüğümüz kanlara, katlettiğimiz hayallere,
Değsin yeni tanıştıklarımız.
Sonra görürsek bir sokakta, caddede,
Yine unutur geçmişi, omuzlarına dökeriz yaşı.
Temizleriz yokluklarını belki bir gün.
Hiç unutmayacağız onları.
Olmasa bile.
Sırrımızın bir sırdaşı.
Olmayacak her gece kahkahalarla inleten kafeleri, endamı sarsan caddeleri,
Sahte yoldaşımız.
Çirkindir, sivilcelidir bakışı suratlarımızın.
Ütüsüz, babamızdan kalmıştır gömleği kollarımızın.
Pahalı parfümler kokmaz yakamız belki.
Ama his dünyasıdır bu dünya, bizim dünyamız.
Ne kadar hissedersek bilesin o kadar yaşarız.
Ne kadar varsan dostum işte biz o kadar varız.
Sen varsan dağları, tepeleri aşacak sözümüzün saygıdeğeri
Kimine sepet sepet gül, kimine demet demet kurşun sıkacak
Sen oldukça bu beden güneş doğmadan kalkacak
İşi olmasa bile
Değil
İşi sen varsan her zaman olacak.
Budur. Bu kadardır dünyada etimizin ederi
Son nefeste susar dudağım ancak
Susar son nefeste sözümün yeteri.
Tek derdi para, makam olan çevremin gözüne gözüne sok neşemizi.
Demek ki her şey bunlar değilmiş dedirt insanlara.
Kefenin cebi değil şerefi de varmış.
Sadece toprak değil gözyaşı da atıldığı zaman üstüne.
Ulan ne güzel bir ömür be desinler ardımızdan.
Gelmek zorunda oldukları için değil.
Şiir okumak için gelsinler cenazemize.
Heveslice yorulsun bedenimiz,
Bir hevesle koşsun ölüme.
Hevesle dinlesin kulaklarımız,
Hevesle ağırlaşsın sonra.
Bir hevesle baksın gözlerimiz,
Bir hevesten bozulsun.
Gezmekten azsın romatizmam.
Akademisyen kesilsin saçım.
Ne idüğü belirsiz olmasın fikrim.
Bir hevesle anlam kazansın adımlarım.
Ben bildikleri halde bir yalanı anlatayım da hevesle.
Ziya desinler yine arkadaşlarım.
Ey yaşamın en sadık dostu heves,
Çalarsan kapımı yine bir gün bir hevesle,
Kahven hazır, muhabbetin nazır olacak.
Egede bir orman, hikâyede bir Anka kuşu gibi,
Ben bittiğim yerde yeniden başlarım.
Öyle herkesin bildiği gibi değil.
Kazananı kaybedenlerdir aslında yarışların.
Haddi, hududu yoktur ömürlerinin
Nezdimde, ağaçların ve kuşların.
Gel, yeniden bir yola girsin gönlümüz.
Bir kadının dizlerinde hayat bulsun kafamız.
Orada burada dağıtmaya uğraşmayalım.
Burada bitsin bu şiir.
Biz bir yangın daha yakalım.
İşte o zaman bırak Ürgüp’ü.
Denizlere ulaşır sevdamız, ataşımız.
Yıldızlara, yakamozlara bulaşır.
Sen bir hevesle daha çalarsan kapımı
Bitmez bu şiir, susmaz bu sesim.
Yoksa üzerime sadece soğuk topraklar dökülür.
Soğuktan donarım
Gel hevesim.
Yokluğunda seni haykırır kesilen sesim.
Bittiğinde tekrar çalar plağım.
Bu döngüde yapamam sensiz.
Gel.
Bir orman yakalım nedensiz.
Söndürüp tekrar kuralım.
Sonra
Yine
Gel hevesim.
Yokluğunda ne ederim sensiz?
Yokluğunda ederim ne sensiz?
Kayıt Tarihi : 14.1.2023 23:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!