Ben geldim baba öpeyim ellerini
Sen hasta yatağında yatarken
Hep derdim sana öpeyim ellerini baba,
Artık öpemiyorum ellerini baba
Çünkü ne sen hasta yatağındasın
Ne ben senin bakışların altındayım
Sesini duyamıyorum baba
Artık sen toprağın altındasın
Zaman ne çabuk da geçmiş baba
Aradan üç ay bile olmadı dün gibi
Sana en son veda ettiğimde gün
Elimde ellerinle sakladığın evrakların
Orada gördüğüm gençlik resimlerin
Ne kadar da güzel bir yüzün var
Tebessüm etmişsin neyse duyumsadığın
Özledim be baba özledim seni
Bu gün de kuzeyden esiyor rüzgâr
Rüzgârın savurduğu otlar
Adeta uğulduyor
Sanki bir şeyler söylüyor bana bir şeyler fısıldıyor…
Başucundaki küçücük fidan
Dal vermiş, yaprak açmış
Küçücük o yapraklar sanki dans ediyor
Bir sağa bir sola
Sizin şarkınızı söylüyor sessizce…
Oğlun geldi baba, uyan artık
Öpmek istiyorum ellerini
Sarılmak istiyorum bedenine
El ver baba el ver
Uzat ellerini artık
Niye sessizsin be baba
Bak ben sana geldim
Oturup başucunda ağlamaya mı geldim?
Ama ağlıyorum işte baba
Başucunda oturup ağlıyorum işte
Niye konuşmuyorsun benimle
Derin uykudasın belli ki,
Oysa her yanına geldiğim de
Oğlum geldin mi? Derdin,
Şimdi niye suskunsun baba…
Sarı sarı otlar bürümüş etrafını
Ne zaman da sararmış
Hele dikenleri açmış aramızı
Olsun yine de ben yanındayım işte…
Toprağın kurumuş baba toprağın kurumuş
Kim bilir bedenin ne âlemde
Su vereceğim sana bekle biraz
Canına, canıma ve yitip giden canlarımıza
Can olması için uçup gitmeden canlar…
Yoksa ağlıyor musun? Baba
Ben ağlıyorum işte
En son vedalaştığımızda
Seni soğuk topraklara vermiştik
Şimdi toprak yanmış adeta kor gibi
Su ister benden
Sen toprağın altında
Ben üstünde yanmasın canlar
Yüzümüzün suyu gözü hürmetine…
Bir gün ben de geleceğim elbet
O zaman alacaksın yanına beni de
Kimseye kalmayan bu cennet
Sonrakilere emanet olacak nihayet…
Bugün Güneş var ama bir garip sanki
Toprak sarı gök gri
Her yer griye teslim olmuş
Uğultular artıyor derinlerden
Kesilmeden,
Sallıyor toprağın üstündekileri…
Sallandıkça ağaçlar adeta çılgınlaşıyor
Bazen gökyüzüne uzanırcasına…
Havada uçan hiçbir şey yok
Güneş saklanmış belli belirsiz
Duyduğum her şey feryat figan
Ses kulaklarımdan akıp gidiyor
Sanki benden hemen uzaklaşırcasına…
Gün bitmek üzere ben hala buradayım
Hemen yanı başımda babam yatıyor
Onun başucunda ağabeyi ve diğerleri…
Yoksa onların bir araya geldikleri bir saat mi?
Yoksa bana git mi diyorlar?
Yoksa bana olanlarımı soruyorlar?
Öyleyse söyleyeyim baba…
Sen burada değilken ne söylemişsen
Onlar şimdi onu yapıyorlar
Nasıl da okumuşsun niyetlerini
Olsun be baba,
Onlar da buraya gelirken
Geride bıraktıkları aynı şeyi yapmayacaklar mı?
Varsın malına mülküne konsunlar
Varsın hesaplarını burada kessinler
Nasıl olsa senin yanına geldiklerinde
Hesapları olamayacak artık…
Ben artık gidiyorum baba
Uğultularınız bitsin artık
Gökyüzünün griliği kızıla
Güneş kırmızıya döndüğü vakit
Ben gidiyorum baba…
Toprak sıcak
Bir de gök
Hele gün bitimi
Artık serin essin yeller
Gündüzün geceye döndüğü vakit…
Yakındır Güneşin batışı
Kızıllığın karanlığa döndüğü vakit
Can gitti,
Canan kaldı
Tükensin yıllar birer birer
Törpüsüyle ömrü yonttuğu vakit…
Sen rahat uyu baba, sen rahat uyu
Ben gidiyorum artık…
Bir Temmuz İki Bin On üç
Saat On Dokuz Otuz
Bir günün daha bittiği vakit…
Kayıt Tarihi : 6.7.2013 11:27:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Babamın ellerini öpmeye gittim. Ben gurbette iken her an yanına varamıyordum. Ellerini öpemedim ama onunla konuştum. Biliyordum o beni duyacak, sanki hissediyordu kendisinden sonra olacakları, sanki bir hesaplaşma olacaktı...
![Erdoğan Tekinarslan](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/07/06/hesaplasma-7.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!