Ben bir tek seni bilirim,
Bir de seni ne denli sevdiğimi.
Ve dalıp gitmişsem eğer
Bil ki yine seni düşünüyorumdur.
Bakıyorsam uzaklara,
Oralarda seni arıyorumdur.
Gökyüzünde kartanelerinin ilahi dansı,
Soğuk, ele geçirdi ruhumu ebediyen.
Yıldızların arasında, usul usul
Başladım yürümeye.
Ansızın anılarım bir yaprak misali,
Süzülmeye başladı zihnimde.
"Eğer size birşey olursa,
Gökyüzünde ki tüm yıldızlar
Yere düşecekler bir bir.
Deniz en hırçın dalgalarıyla,
Vuracak cihanın kıyılarını.
Bulutlar akıtacak gözyaşlarını,
Gidiyorum ben.
Hayallerimi sırtladığım çanta
Ve bir avuç hüznü de,
Yanıma alarak
Gidiyorum.
Yeryüzünün bütün sahteliklerini
Görmek her geçen saniye,
İmkânsız bir iş halini alıyor.
Yanağımdan süzülen gözyaşları
Canice düşmana atılmış mermiler gibi
Keskin, kanlı, acı izler bırakıyor.
Narin ama hırçın bir gül dikeni gibi
Gökyüzü sergilerdi ilahi güzelliğini,
Işıltılı yıldızlarını, en parlak ışığını.
Sonsuz geceyi yaşarken seçilmiş kimse,
Ruhunun karanlığına hapsetti kendini.
Kapalıydı gözleri, bilmiyordu görmeyi.
Yeryüzünde, her yerde ve herkeste aradı
Memleketim yok benim,
Kayıp çocukların ülkesindenim.
Ne geldiğim bir yer var,
Ne gideceğim.
Yalnız çocuklar var,
Sağa sola kaçışan yetişkinler yok
Işıldarken en parlak yıldızlar,
Karanlık giyer aydınlık giysisini.
Kapalıdır gözlerin, göremezsin
Sahicidir en aydınlık ışıktan,
Ruhun uzaklaşır hakikatten.
Başlangıcıdır efsunlu masalın,
Meğer,
Ne çok sevmişim seni.
Her git dediğimde,
Bir daha gel istemişim.
İşte ölüm kervanı,
Ardınca çan sesleri.
Çalıyor, çalıyor!
Hızlı olasınız yolcular,
Yolda kalmışların son durağı
Gitti, gidiyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!