Uykum firari yine,
Bilirim, bitmez bu gece.
Ah ne çile Tanrım,
Bu ne işkence.
Bozdu dostluğu harami gönlüm,
Savaşacağız kaçış yok
Sabaha kadar birbirimizle…
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
kutlarım değerli üstadımı
ŞİİR, ŞAİRİN AKILLA SÜSLEDİĞİ DEĞERLERİDİR.ÇOK HOŞ BİR ŞİİRDİ ZEVKLE OKUDUM. TAM PUAN +ant. tebrik ve taktir ediyorum. saygılarımla.
Ne kadar güzel dile getirmişsiniz yaşadığınızı bir zat yazmak Elimde olmayarak duygulandırıyor insanı Ha siz ha bir başkası ha ben ne fark eder dost. Başkasının hayatı yaşadıkları olsa da insanı duygulandırıyor. Yazmanın amacı da okuyucu kendini içinde buluyorsa ne mutlu yazan yüreğe
hayat beni başa döndürdü hocam ama çocukluğum kayıp bu şehirde şimdi.. geri dönüp de o çocukluğu bulamamak en kötüsü.. yılların ağırlığı burada başlıyor ve hiç kimse o tanıdığınız kişiler olmuyor artık.. ama şiir çok tanıdık....kutluyor saygılar sunuyorum..teşekkürler şiire..
İsmail Bey,
Düşünmek düşünebilmek en büyük erdemlerden biridir.....insan bazen düşündükçe düşünceler insanı alır yıllar öncesine götürür....bazen mazisiyle yüzleşmeyi ister......bazen de yaşama isyan bayrağını çeker....ama tüm düşünce insanların daha onurlu bir dünyada yaşama istemi....
Anlamlı ve değerli çalışmanızı yürekten selamlıyorum......Emeğinize, yüreğinize sağlık....
Başarınızın devamını diliyorum.......İlhamınız sonsuz, kaleminiz tükenmez olsun......
Şiire ve şairine saygılarımı sunuyorum.....
50'li yılları bilmem ama 60'lı yılların ikinci yarısıdır benim çocukluğum. 25 kuruşu bulunca doğru fırına koşup yarım somunu hemen fırından çıkınca kapının önünde katıksız yiyince pastadan farksız gelirdi belki daha da tatlıydı. Ağaca tırmanıp dalından elma ya da erik koparıp ağzına atmanın mutluluğunu, yıllar sonra çocuğum ağacın altında dikilip de yüzüme bakınca daha bir iyi anladım. Soframız kuru katık olurdu ama hiç bunlar da yenir mi yanında başka bir şey yok mu deme ihtiyacı bile duymazdık. telden arabalar, çöpten bebekler, bezden toplar hala çocukluğumuzun özlediği anılardır. Unutlmayan, unutulmayacak.
Tersine bir zaman yolculuğu.. Çok uzuklara giden yolcu.. Herkes kendi yerinin yerlisi olsaydı kimbilir şu an ne kadar mutlu olurdu insanlar...Yaşam kavgası,kaygılar olmaksızın..
Gecelerın o zifiri karanlığında çıkılan yolculuğun şiiir harikaydı.. Kutluyorum kalemin güzelliğini. Saygılar..
Yürekleri acıtan bir şiir. Adına ekmek kavgası denir; insan diyardan diyara itilir. Bahtının rüzgarı gibi bir şey, hey gidi çocukluk günlerimiz hey... Çok üretmek için insanı tepe tepe kullanmak var emperyalizmde. Çok kazanma hırsının sınırsız, sonsuz tutkusu... İnsanın kol gücünü, alın terini sömürmek için insanları köleleştiren sistem... Bizim ülkemizde de, geri kalmış tüm ülkelerde olduğu gibi insanın kanının son damlasına kadar devam eden bir sömürü düzeni var. Yoksul gittikçe daha gariban, daha yoksul, mutlu azınlık daha zengin daha şımarık ve sütün kaymağını yiyen elit tabaka. Ne olurdu tüm yaşamımızı çocukluğumuzun geçtiği, doğduğumuz topraklarda yaşasaydık. İlkel kalsaydık; kendimiz üretip kendimiz tüketseydik ama insan gibi yaşasak, mutlu olsaydık. Şimdi ölümümü düşünüyorum. Annem, babam benden bin ikiyüz kilometre uzaklarda... Cesetim bile gurbette kalacak bir avuç mutlu azınlık uğruna. Kutluyor, başarılar diliyorum....++
Herkes kendi yerinin yerlisi olur, çok da güzel olur ama yaşam koşullarının kestiği 'sürgün' cezası olmasa...Gene de şükretmek gerekir..., uykusuz bir gece varsın çocukluğa götürsün... Başka keyifsiz nedenler olmasın da...
kaleminize sağlık sayın İsmail Tekin...
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta