Herkes kendi gerçeğinden dünyayı görür.
Ne öğretilirse onu alır çocuklar.
Eğer bu gün bir suç toplumuna doğru gidiyorsak, şiddet bir çığ gibi büyüyorsa, bu insanlarımıza örgün, yaygın bir şekilde bunu öğrettiğimize bağlıdır.
Bu öğretileri yok etmeyi denediniz mi, onu sorgulayalım.
Sevgiyi, saygıyı, eşitliği, paylaşmayı öğretirseniz onu alır öyle görürler dünyayı.
Öyle değerlendirirler.
Birilerini kendilerini saklarken görüyorum.
Kimse bu toplumda sütten çıkmış ak kaşık değildir.
Evde, sokakta, okulda, işyerinde, kamuda, eylemde, eylemsizlikte her alanda şiddetle karşılaşmıyor mu birey.
Karşılaşıyor.
Bir alo hattı kurun, telefon açanın kimliği saklı kalsın milyonlarca şiddet başvurusu olacaktır.
Var mısınız denemeye.
Hayır.
Çünkü bu toplum kendi gerçekliğinden korkmaktadır.
Kendi gerçekliğinden korkan, bu gerçekliğin üzerine palazlanan, saltanatı brunei sultanlarını geçen devlet görevlileri.
Ne Allahtan korkmaktadırlar, ne de halktan.
Ama ne halk onları affedecektir, ne de Yaratan.
Saltanat içindeki insanların ne imanları tamdır, ne de inançları, onlar dünyaya göstermelik yaşarlar.
Kimse bilim adamlarına şiddetin nedenlerini sorgulatmasın.
Bilim adamları da bu ülkede tarafsız, yansız değildir.
O zaman bilim olamayacaktır.
Bilim olamayınca, o da sadece kendi gerçekliğinden bakan bir adam olacaktır.
O zaman nedenlerini de gerçekçi saptayamayacaktır.
Sadece evet bir sorun var bu konuda, hadi çık konuş denilen birileri olacaktır.
Bilim adamları da popülerleşmeye başlamışlardır.
Magazinleşmiş bilim vardır bu ülkede, bilim bilimle çatışmaktadır.
Bu da halkın hoşuna gitmekte, birileri birini, diğerleri diğerini tutmaktadır.
Bilim bilimi akıl aklı suçlamaktadır.
Dünyada örneği görülmemekte sadece bizde görülmektedir.
O yüzden bu ülkede bütün gerçekler sarsılmaktadır.
O yüzden bu ülkede altı şiddetinde depremde köyler yıkılmaktadır.
Devlet planlama, yapım, denetleme aşamalarında gereği gibi rolünü oynamadığı için, yardımlarda dünya ölçeğinde görülmeyen biçimde yapılır.
Yardımlarda kontrolsüz olduğu için bin kişilik insana yüz bin kişilik yardım gönderilir.
Bununda suiistimali gerçekleşir.
Sonra bununla da dünyaya ters düşeriz.
Bu gerçekliği dünyaya sunanlar vatan haini olur.
Gerçekliğin üzerini kapatmamız içindir her şey.
İstanbul da sel baskınında eşyalarını yitiren insanların malları yağma edilir.
Şakayla karışık sunulur haberler, gerçekler.
Utanılacak, insanlık değerlerinin kirlendiği bir durumdur aslında ama örtülecektir.
Bu konuda bilim adamları nerededir, devlet nerededir.
…
1965’de Ankara’ya geldik.
1976’da kuleli askeri lisesine girdim.
Ta 1996’ya kadar hiçbir insanı diğerinden ayıran özelliği tanımamıştım.
…
Kamuda, sosyal yaşam da keskin bir ayırım vardı.
Birileri İslam’ın bir itikadına mensuptu, diğerleri farklı.
Birileri vardı bir de diğerleri.
Çok mu uzaktım topluma.
Yoksa o güne değin sadece çalışarak mı bir yerlere gelmiştim.
Bunun farkına varmamıştım
Varamamıştım, varmak da istemiyordum.
İnsanın insan başkalaşmasına, ayrılmasına karşıydım.
…
Sanırım herkesin bunu sorgulaması gerekir.
Dünya tarihin patikalarında yol aldıkça, herkes evrensel, hatta kozmik değerlerin etrafında kümelendikçe, ne yazık ki ülkemizde kendi içinde kapanma başlıyordu.
Başlıyordu herkes kendi gerçekliğinden evreni ülkesini kendini, tarihini sorgulamaya.
Kendi içine kapandıkça, kendi gerçekliğinden bütün sorunlara üretilen çözümler o kadar tutarlıydı ki.
Ne yazık ki evren sadece bize, ona, sana, bana ait değildi.
Evren hepimizindi.
O zaman üretilen bütün çözümler havada asılı kalıyor, terazinin kefelerinde yukarda kalıyor du.
Sonra eğer tabular, bağnazlık çökmüşse iş işinden çıkılmaz hale geliyordu.
…
Ne yazık ki bu da emperyalistlerin işine gelmiş ülkemizde kim kendini farklı kılmak istiyorsa onlara çengel atmaya çalışmışlardır.
Kuşatılmışlığın temelinde bu vardır.
Kendi içinde ortak değer yargılarını bulamayan, kendi toplumsal gerçekliğinden hareket ederek sorunlarını yola düzemeyen bir toplum parçalanmaya gider.
Parçalanana kadar da emperyalistler onu lime lime ederler.
Bir de çok ilginç yan vardır herkes birbirini ajan provokatörlükle suçlar.
Herkes bir diğerine göre emperyalistlerin işbirlikçisidir.
…
Anadolu gerçekliği de bir tarafa atılır.
Bizde bilim ithal olduğu için, çözümlerde ithaldir.
Bırakın bunları bir tarafa öğrendiklerimizden anadoluya çözümler üretelim dersiniz.
Dersini iyi çalışmayan, çalışmamış bilim bu topluma sorunlarının çözümü için çözüm üretemez.
Memleketimin sorunlarına, evrensel değerlerden beslenerek, bilimden yararlanarak tarafsız yansız Anadolu gerçekliğini de ekleyerek çözümler üretemezsek bu çözümsüzlüklerde daha çok yol alacağız demektir.
Enerjimizi yitirerek.
Enerjimizi boşa harcayarak.
…
Herkesin kendi gerçekliğini de göz önüne alarak, ama bence de en önemlisi başkalarının da gerçeğinin var olduğunu önemseyerek bu memleketin sorunlarının kalmayacağını garanti ediyorum.
Var mısınız başkalarının da gerçeği olabileceğini kabullenmeye.
Kayıt Tarihi : 27.3.2010 13:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!