I
Ebül Beşer'in günahının rengi elma kokusu: Kıpkırmızı
İblis'in ki pür-har ateş: Kıpkızıl
Adayan Zekeriya'da, adanmış Meryem'de
Yeşeren mahru umutlar hep kırmızı
Ninova’dan kaçan nebi Yunus'un
Göz pişmanlığı kadar kırmızıdır yüreğim
I I
İbrahim'in tahayyülleri ufuklarda yek pare
Ayı, yıldızları kucakladı ketum gecelerde
Gözleri duada; elleri güneşin şefkat busesinde
Gördükleri nur; tuttukları nardı asumanda
Nemrud'un gazabı kırmızıydı İbrahim'in gülzarında
Azer'in hüznüyle ateş-i seylale pür telaş mavi
Babil'de her kırmızı bu sabah gül mevsiminde
Nar-ı beyza Babil'de dost güzelliğinde çünkü
III
Yusuf'un önünde secdeye sevdalandı ay ile güneş
Yakup'un nurunu çaldı on bir kırmızı pervasızca
Kanlı gömlek, kin nefret ve yıllar yılı amansız sabır
Yıllanmış kederler âmâ gecelerde nefessiz
Dipsiz kuyularda hasretler sessiz, çırılçıplak
Potifar dergâhında Züleyha'nın zülüfleri cellât
Kenan ilinde bad-ı saba kırmızı üfler yıllarca
Kırmızı, Yakub'un gözlerinde çağlayan arsızı
Turnalar semada Yusuf çizer parlayan yıldızlarla
Bünyamin'in al yüzü kırmızının cürmüdür Mısır tahtında
Ve kırmızı göz hapsinden azat eder Yusuf'u
IV
Bir sabah Musa'nın asası yankılandı meydanda
Yılan ateşinde Firavun'un kor gözleri ve elleri
Kıpkızıl Firavun'un dört yanı Musa alevinde
Musa'nın asası Kızıl Deniz'de rahvan at kırmızısı
Ejderha ateşinde yandı ve yarıldı Kızıl Deniz
Yer gök yarıldı; su, deniz gül çemberinde
V
Vahada pişmiş ot taneleri uçuşurken
Kerbela'da tanıdım hercai kırmızıyı
Nobran, aman bilmez toynak karası
Çölde çiyan; acımsı şafaklarda karabasan
Sonsuzlukta beliren susuz, canhıraş bir nida
Kırmızı güz sarısı şimşeklere karıştı bu sabah
Tufan yarasıyla dört nala masum Kerbela'da
Izdırap güneşiyle pişmiş sinelerde Hüseyni figan
Ve serapa cellât hançeriydi bilenmiş kırmızı
VI
Âdem'in bakışları şafak kırmızısı
Havva'nın elleri gülgin
Kırmızıya boyandı yeryüzü
Kabil'in kalbinde hun çeşmesi
Aktı yıllarca
Sardı gökyüzünü
Kırmızı, Hasan'ı vurdu lal-ı lebinden
Mevlana'yı gönlünden, Yunus’u dilinden
Nefi'yi boğan kırmızıydı hâlbuki
Galib’in Hüsnü Aşkı, El- Hamra Sarayı
Nurdan, şafaktan ve şaraptandı
(05.07.2014, Bitlis)
Muhammed AhengKayıt Tarihi : 7.7.2014 14:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kutsallar temelinden yola çıkılan nefis bir şiir olmuş Muhammed Bey... Kaleminiz daim olsun... Beğeniyle okudum...Sevgiyle...
TÜM YORUMLAR (6)