HER YUSUF KUYUNUN DİBİNE DÜŞMEZ. KİMİ DE AYA YILDIZA DÜŞER
Gözlerindeki güneş bin yıllık Anadolu'dur yüreğimde... Hiçbir güneş ışığını vermekle aydınlığını kaybetmez. Mutluluk göklerdeymiş anladım... Başımızdan yüksekmiş gönüllerimiz. Gönülde doğmadan güneş, aydınlığı görmez gözlerimiz. Güneş doğmuş, güller açmış ve yıldız olmuş gözler. Bir tablo var, çizilmiş gönlünde... Belki biraz yaslı, belki de yaşlı... Yine de sevinçli ve aydınlık olsun yüreğin. Her yaprak giderken sonbaharda, baharda açacak bir tomurcuk bırakır dallarda. Bir tomurcuk kadar güzeldir bir insanın çimlenmesi. Çocuksun... Büyüdükçe başın ağrır, kalbin yanar. Ve tutundukça koparırlar hayattan dallarını, allarını... Bırak şimdi fallarını, iyi seç yollarını. İnsanda temelde iki duyu vardır. Biri düşünme... Biri de sevme. Biri akıl, biri de kalp. Beş duyu hayvanlarda da var... Akrepte, yılanda, çıyanda ve dağdaki domuzlarda da var... Kalem aklın dili, dil gönlün tercümanıdır. Her kalem bir eliftir ve yazar yüreklere. Belki güç tükenir; fakat akıl ve inanç tükenmez. İki dil yeter bir insana.
Her yerde ben varım: Bütün hain ellerde... VE TÜM GÖNÜLLERDE... Fırat'ın yaşında, Sırat'ın başında ben varım. Ata binen ardına bakmaz.' Bence sağlam tut dizginleri ve kırbaçlayın atını ufuklara kadar... Oradan öteye atınız gidemez belki. Ve size de ufukta görünür, ufuktan ötesi. Doludizgin atlarla dört nala ufku geçip giden duygu ve düşüncelerin açık bıraktığı kapıdan, ufku görenlerin de geçmesi dileğiyle... Kendimizden geldik, kendimize göçeceğiz.
Tarlalarda ekinlerin boyundan büyük olur ya başaklar… İşte öyle duygular. Engin… Zengin… Ve hep başından yüksektir gönlün. Gülün olduğu yerde al da olur. Ağacın olduğu yerde dal da olur. Işığa dönsün yüreğin, karanlığı delemezse bırak da kırılsın. Güneş kendi aydınlığında, tüm yıldızlar gecededir. Canan girmiş can kutsaldır... Canana verilmiş can kadar. Sevdiğin sevdandır, sevdan da yüreğin senin. Büyük suların derinliği büyük olur... Büyük sevdaların hasreti büyük. Bir ışık ol ki, görecek gözler seni beklesin. Bir umut yeter bir dağı delmeye, çölleri geçmeye yeter. Bir umut... Çok hazine eder.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta