Dur! Savrula savrula esinti koparan rüzgar değildir
Yaprakları çerçöp eden ya nedir? Ya nedir?
Dervişlerin sabrına muamele eden rabbin esintisidir
Tabiatın ardında
Ötede gecelerin boynunda beslediği ıslak karanlık
Bir yaş alnıma yapışırda
Anlarım bu tabiattan doğan bir güzelliktir
Bir adım ötede de gündüzü sorgulayan aydınlık
Bu aydınlık ufku kuşatan bir mücevherdir
Gündüzler biraz kısalır,geceler uzar
İnleyen ta gökten neferimin yanık saz sesidir
Geceler biraz kısalır,gündüzler uzar
İnleyen ta derinden neferimin şehadet sesidir
Unuttuğum bir şey var,ta kutuplardan çöllere kadar
Her yurt üzerinde gezilmiş bir yetimdir
Yetimin başını okşayan yiğit delikanlılar
Gözünü kırpmadan yurda şehit düşendir
O halde bu aydınlık ufku kuşatan mücevher nakış
Git! Bu yetime sahip çıkan yiğidin başını okşayarak kalkış
Böylece bizde dervişin sabrına muamele olduğu kadar
Şehidin sabrına muamele etmekte haktır,helaldir
Güneşin doğduğu andan itibaren,otur ağla! İçini dök!
Sen de şehidin peş peşinden aydınlık gibi karanlığa çök
Gür histen şahlanan nefer ancak çoşup,ayağa kalkar
Bu kalkış yetimin başını okşamaya benzerdir
Lakin düşmanın başını koparmaya da bir intikamdır
Artık suale sual yok,cenneti ala şehitle çoşar
Mücevheri kaplayan nur,yetime sahip çıkar
Kayıt Tarihi : 15.12.2013 14:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!