Küçükken hayat daha kolaydı. Her şey bana tozpembe görünürdü. Babamı severdim, birlikte gülerdik. Ama yaş aldıkça bazı şeyleri daha net görmeye başladım. Özellikle de annemin gözlerindeki hüznü… O hüznün sebebini öğrendiğimde, içimde istemeden bir kırgınlık büyümeye başladı.
Babamla aramda görünmez duvarlar oluştu. O beni duymadı, ben onu anlamadım. Sonra evde sessizlik yerini kavgalara bıraktı. Babam artık eve geç saatlerde geliyor, alkol alıyor, bazen sebepsiz yere bağırıyor. Anneme, bana, herkese… Bazen sadece boş bir bardağın dolmaması bile tartışma sebebi olabiliyor. Sonra vuruyor kafayı, yatıyor. Sabah hiçbir şey olmamış gibi uyanıyor. Ama biz… biz hep hatırlıyoruz. Özellikle ben.
Bir kız çocuğu babasına hayran olur derler. Ben de öyleydim bir zamanlar. Ama sonra büyüdüm ve fark ettim ki; ben babam gibi birine âşık olmaktan hep korktum. Ama kaderin tuhaf bir oyunu var; insan neyi özlediyse, ona benzerini arıyor. Ben de farkında olmadan, babama benzeyen birine kalbimi kaptırdım. Belki de eksik olan sevgiyi tamamlamaya çalıştım. Oysa sevgi böyle öğrenilmemeliydi.
Annem… o sessizce bekliyor. Saatlerce babamın yolunu gözlüyor. “Acaba nerede, ne zaman gelecek?” diye düşünüp duruyor. Gözleri her şeyi anlatıyor ama dili susuyor. O sustukça ben doluyorum. Ona bir şey anlatamıyorum çünkü üzülmesini istemiyorum. Ama ben içimde biriktiriyorum her şeyi.
Evde rahat hissedemiyorum kendimi. Babama bir şey anlatmaya çalıştığımda hemen “çalış sen de, boş durma” diye kestirip atıyor. Oysa ben sadece biraz anlaşılmak istiyorum. Bir gün oturup onunla samimi bir sohbet etmek, belki birlikte kahve içmek, sadece gülmek istiyorum. Ama bunlar bana lüks gibi geliyor.
Babam, mezuniyetimde bile yoktu. Ne bir fotoğrafımız var, ne bir anı. Hep boş kalan sandalyeler var hayatımda. Ve ben, o boşluğa baka baka büyüdüm. Oysa birlikte bir ailece plan yapmak, dışarı çıkmak, sıradan bir günü birlikte geçirmek… bunlar çok basit şeyler gibi görünür ama bizim için çok büyük.
Bazen çok öfkeleniyorum. Ona "Neden bizi anlamıyorsun? Neden anneme böyle davranıyorsun?" demek istiyorum. Ama diyemiyorum. Çünkü biliyorum, desem bile bir şey değişmeyecek. O yüzden sadece yazıyorum. Yazdıkça içim biraz olsun hafifliyor.
Derler ki, babalar kızlarının ilk aşkıdır. Ama benim için ilk kırgınlık oldu. Yine de içimde bir yer hâlâ onun bize karşı daha hassas, daha ilgili olmasını istiyor. Belki bir gün bizimle birlikte kahvaltı eder, belki sadece “nasılsın” der, belki bir gün gerçekten duyar.
Bir aile olmak için büyük şeylere gerek yok. Birlikte plan yapmak, bir gün dışarı çıkmak, başını sevgiyle okşamak yeter. Ama biz bunları yaşayamıyoruz. Ve ben her gece içimde büyüyen bu boşlukla baş etmeye çalışıyorum. Yine de biliyorum; içimde hâlâ sönmeyen bir umut var.
Bir gün… çok güzel bir hayatım olacak. Sevginin olduğu, saygının eksik olmadığı bir hayat. Belki geçmişte eksik kalanları tam anlamıyla yerine koyamam ama kendi kuracağım hayatta, kalbimi koruyacağım. Çünkü artık biliyorum: Sevilmeyi hak ediyorum. Değer görmeyi, duyulmayı, anlaşılmayı hak ediyorum.
Ve her ne yaşanırsa yaşansın, ben annemin gözlerindeki gücü taşıyorum. Ne olursa olsun, kendi yolumu çizeceğim. Kırıklarla büyüdüm ama o kırıkların arasından ışık sızıyor. Geleceğim o ışıkta saklı. Ve ben o ışığa yürüyorum, yavaş ama kararlı adımlarla…
Ve ben artık biliyorum:
Kırılmış bir kalp, en sağlam hayalleri kurar.
Ben içimde kırıldım ama asla umudumdan vazgeçmedim.
Gelecekte, kendi sevgimi kendi ellerimle inşa edeceğim.
Ve bir gün geçmişime dönüp baktığımda, diyeceğim ki:
“Ben o evin sessizliğinden yürüyerek çıktım ve kendi sesimi buldum.”Ve ben artık biliyorum:
Kırılmış bir kalp, en sağlam hayalleri kurar.
Ben içimde kırıldım ama asla umudumdan vazgeçmedim.
Gelecekte, kendi sevgimi kendi ellerimle inşa edeceğim.
Ve bir gün geçmişime dönüp baktığımda, diyeceğim ki:
“Ben o evin sessizliğinden yürüyerek çıktım ve kendi sesimi buldum.”Benim kırgınlığım, suskunluğumdan büyüdü... Ama yarınlarımı sessizlikle değil, umutla kuracağım.”Bazen diyorlar ki, “Sen hiç kırılmamış gibisin.”
Belki de haklılar… Çünkü ben kırıldım ama dağılmadım.
İçimdeki neşeyi, çocuk gibi gülen yanımı hiç bırakmadım.
Hayatın galesini kendime göre kodladım:
“Ne yaşarsam yaşayayım, sonunda güleceğim.”
Çünkü biliyorum ki, her acının yanına koyabileceğim bir kahkaha,
her yıkımın içinden çıkarabileceğim bir şarkı var.
İşte bu yüzden hiçbir yara beni yıkamıyor.
Güçlü değilim belki, ama gülüşümle ayakta kalmayı öğrendim.
Ve işte bu yüzden, ben hep gülmeye devam edeceğim…
Daima. 🌙✨
Kayıt Tarihi : 2.10.2025 02:18:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!