Zor geçen bir karakıştı
O gecenin karanlığını
Duman, fırtına sarmıştı
Dudaklardan öpen keskin ayazdı
Yıldızlar gökyüzünü terk etmiş
Güneş çoktan karanlığa gömülmüş
Devran durmuş
Bir türlü beklenen sabah olmuyordu
Ah Kağızman
O gecenin ilerleyen saatlerinde
Şaban Köyde
Fırtına döverken tüm evlerin kapılarını
Korku sarmıştı her yüreği
Ama olan yine olmuştu
Aç kurtlar, çakallar köye inmiş
Öldürüldüğüne çok üzüldüğüm
Kuçu kuçu köpeğimi çoktan yemişlerdi
Zemheri’den sonra
Göklere
Hüzün, keder, çığlık yükselmiş
Aydınlığa olan özlemle
Kardelenler boy vermişi
Şafak sökmemiş, gün karanlığa bürünmüş
Yürekler doğacak kızıl güneşi bekliyordu
Yaşam
Bir yürek sevdasıdır
Sevda bir renk cümbüşü
O da varsa şayet
Töreler uğruna
Bir kılıçla
Başı kesilen
Duvağı kınalı nazlı gelin Nesko’nun
Hikâyesi böyle başlar
Umarım bu acılar bir gün biter
O karakış ölümlerle
Ben derinden yaralamıştı
Ey yüreğimi kemiren gece
Bu topraklarda yaşamın bedeli
Zor geçen ömürdür
Hüzün, acı, keder, sömürüdür
Kan akar acı gözyaşları
Ya devletin sıktığı
Bir kurşunluk ölüm
Yada töre gibi seni derinden vuran acıların var
Gün olur
Özgürlük uğruna dağlara koşarsın
Veya zindanlara düşersin
Her karış toprağında ölüm fışkıran
Bu düzeninde zulüm her yerde zulümdür
10.08.2011
Yıldırım
Kayıt Tarihi : 7.8.2011 20:36:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!