Anne
bugün, hüzün ve bahar
hüzün yaprakları düşüp gitse de bugün
ağaç hüznü giyer baharda bile
ve senden başka kimse bilmese de...
bugün adını senin gözlerinden almış
gözlerin hem hüzün, hem de bahar anne
bu can tende beyaza boyanmış
beyazlar hem senin, hemde benim anne...
bugün beklenen geldi gözlerinden
süzüldü gökyüzünden kuşlar gibi
her kırık cama ve toprağa
dalların yüzünü okşayan ellerinden
her yer sevgiyle taştı şimdi
eski zamanda kaldı yara,
neden tuttun ki bunca zaman gözlerinde hüznü
gözlerinden akan bir damla hüzün bahar olurken
nerede sakladın ki zamanın küfünü
duvarların izini iklimlerle silerken,
bugün her yer bahar şimdi
ve bugün her yer gözlerin anne...
biliyorum anne
bugün yağmur senin için yağdı
silip götürmek için hüznü gözlerinden uzaklara
hüznünde bile tebessüm olduğu için
her yeri gözlerin kucaklasın diye
o merhametli gözlerin,o sabırlı gözlerin
o kan kırmızı gözlerin için yağdı yağmur,
gözlerinden dökülen kan kırmızı güller
o ay ışığı,o nur yanaklarına süzülürken
her yer gül koksun diye
her boynu bükük yaprakta çiçek açsın diye
bir taşın bile kalbi atsın diye yağdı yagmur
gözlerin gibi
gözlerinde yağdı anne...
ve anne
bugün semayı bir kara bulut kapladı
bütün maviler saklandı gözlerine
sanki gökyüzü topraktı anne
toprak ise gözlerin...
gözlerinin derinliğine dalıp seyretmek için
ruhunu görebilmek için güneşin batışını bekleyen kuşlar
en masum, utangaç yanaklarından sana
pembe ve kırmızı güller vermek için bekleyen kuşlar
elini öpmek için ağacın bel büktüğü dallar
eşsiz cemalinin yorgun çizgilerinde kaybolan gece
göğün bağrını delip bağrına kayan sesine hasret yıldızlar
her şey, öyle hayran ki sana anne...
en süslü kelimelerin üstünü çizen yüreğin
sokak lambalarına düşer akşam üstü
gittiğinde hiç bitmeyen bir gecenin
gölgesinde yanarken sabah küstü,
her dokunduğumda kucağına küçülür ruhum
yalnız kokun dolar içime
sesim incelir, nefes yine tek hecedir
gece yine sessiz gelir bana
gözlerin şimşek çaksa da
korkularımın tek uçtuğu yer gözlerin,
dumansız yüreğinin alevi sönsün bu gece
geceler gündüzden farksızdır gözlerinde
günün saati yoktur ellerinde
ellerinin kumudur saatin anne...
sana sevginin adı yazılır anne
dağların yükü sana kazılır
kuşların kanadı sende sarılır
her şey, öyle muhtaç ki sana anne
muhtaçlık sana hayran, sana muhtaç...
geçmişin yanık izleri parmaklarında erir anne
sensizliğe üşüdüğüm gecelerde gözlerinin hayaliyle eririm
güllerin bile nefesine sardığı saçlarında
cennetin kokusu var anne
bilmem ki cennetin derdini nerede eritirim
ve
ben gidiyorum anne
gidemediğim sensizliğe gidiyorum,
tebessüme sakladığım suskunluklarımın
yüreğime düşen sancısıyla
ellerimde kuruyan yağmurlarla
sonsuz gözlerine gidiyorum anne…
artık, beyazlar griye saklandı anne
kuşlar gözlerine...
yüreğim soyulurken, dökülürken yerlere
şimdiden içimde çığ olmuş bir hasrete
denizlere saldığım en suskun bakışlarıma
paha biçilemez bakışlarını, son kez satarmısın bana
iki eski papucuma
anne...
her yer bahar gözlerinde anne
nereye gitsem
her yerde gözlerin
anne...
Kayıt Tarihi : 26.8.2008 19:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

nereye gitsem
her yerde gözlerin
anne...
TÜM YORUMLAR (3)