Beni bundan böyle
Beklese-beklese
Hüzün bekler,
Çağırsa-çağırsa
Hüzün.
Neden mi?
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Yıllardır bu sayfalarda mütemadiyen hep bunları diyoruz Hüseyin bey ama ne yazık ki, dediklerimize kulak veren ve denilenleri takdir eden kimse yok. Sanki anlaşıp sözleşmişler gibi hepsi de aynı teraneleri kaleme döküp duruyorlar. Rabbim ıslah edip başlarına düşünen akıl, kalplerine de İslami şuur versin amin.
"BİZ HER ŞAHIS VE HER TOPLUM İÇİN BİR ECEL TAYİN ETTİK. O GÜN GELDİĞİNDE BİR AN OLSUN NE İLERİYE NE DE GERİYE ALINAMAZ." -Ayet-i kerime meali-
"BİZ, HANGİNİZ DAHA GÜZEL AMELLER YAPACAK BAKIP GÖRELİM VE KENDİNİZE DE GÖSTERELİM DİYE ÖLÜMÜ VE HAYATI YARATTIK." -Ayet-i kerime meali-
Biz gafletimiz ve cehaletimiz dolayısıyla ölümün bize ansızın gelebileceğini beklemesek de, o mutlaka bizi bir yerlerde bekliyordur. Zira bu Allah'ın ezeli ve değişmez yaslarından bir yasadır. Ne mutlu, hayatın gerçek mahiyetini bilip yaşam tarzını ona göre tanzim ederek, ölüm gerçeğine her daim hazır olanlara.
Gece yarı son hotopos biletçi kesti bileti.
beni ne bir kara haber bekliyor evde,
ne rakı ziyafeti.
Beni ayrılık bekliyor.
Yürüyorum ayrılığa korkusuz ve kedersiz.
İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Dünyayı telaşsız, rahat seyredebiliyorum artık
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahpeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
Nafile, artık kışkırtamıyor beni düşman.
Geçtim putların ormanından baltalayarak
nede kolay yıkılıyorlardı.
İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Artık ne kibri nazırın, ne katibin şakşağı.
Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı
Türü şiire bakıyorum
Buna bakıyorum
Herkes ustaca yazsın
Duygu sömürüsü yapmasın diye kural yok
Şairlerimiz ekseri acıdan hüzünden kederden besleniyor
Gerçekten acı çeken acıyı yaşayan da var
Gözlerine limon sıkıp yanağına tükürüğünü çalıp ıslatıp
dümenden
Ah öldü bitti yandım kavruldum aşkı beni kül etti diye
kendini yerden yere atan
Acı acı böğüren
Yerde debelenip kıvranan
Ambülans bekleyen
Esas tedavi edilmeleri gereken yer
Gerçekte mazhar osman olan şairlerimiz var
İçimizde onca yağcı yalak
Dalkavuk şaklaban şakşakçı
Yalaka mevcut
İçimizde edebiyat hocası olmaması şiirden şairden sanattan anlar kimse olmaması
Eline sağlık
Emfes mükembel olmuş iyi maaamele yaptı şair
Rahmet dilerim tür yorum dışında
Şairin hayatı kesit görememe bizde de merak uyandırıyor
Acaba gerçekten aşık oldu
Acaba gerçekten hüzünlendi mi
Aceba alt yapı var serbest aruz hece vezinlendi mi
Traş mı yapıyor sezildi mi sezinlendi mi
Zevk haz aldık eseri bulut üzeri gezinlendi mi
Bıktırdı usandırdılar bezinlendi mi
Etüd edilmesi gerekiyor
Şudur budur demem
Bıdır bıdır arkasından konuşmam doğru olmaz
İyi bir sanat eleştirmenine
Yalama yalaka olmayan
Lafı dönüp dolaştırmayan
Duru sade yalın dil
Ölçüp biçen tartan
Söz sakınmıyan yiğit lazım
Şiir olmuş yada olmamış
Sıfır yada bir desin
Evet yada hayır desin
Şairdir yada değildir demeli biri
Yıllardır bu sayfalarda mütemadiyen hep bunları diyoruz Hüseyin bey ama ne yazık ki, dediklerimize kulak veren ve denilenleri takdir eden kimse yok. Sanki anlaşıp sözleşmişler gibi hepsi de aynı teraneleri kaleme döküp duruyorlar. Rabbim ıslah edip başlarına düşünen akıl, kalplerine de İslami şuur versin amin.
onca yeri gezdim gördüm toplasam bende büyük bir sevinç
ama toplayamıyorum özlüyorum
hüzün kalıyorum
beni çekip alıyor, gidemiyorum, kalıyorum
çaresiz
hislerim nerede kalmışsa kendim orada kalmıştır
oralıyımdır
ölüm bile beklemez beni
arada kalır
HER YENİ YAŞ İÇİNDİR
Beni bundan böyle
Beklese-beklese
Hüzün bekler,
Çağırsa-çağırsa
Hüzün.
Neden mi?
Neden olacak..
O kadar gezilip görüldü ki..
Hep ben bir şeyden,
Bir yer’den
Bir kimse’den uzaktaydım
Ve kendimden.
Ölüm beklemez beni..
Çünkü, ben gene de
Bir şeye,
Bir yer’e
Ya da bir kimseye giderken de
Kendimden uzakta olacağım.
İşte
Bunun adı hüzündür.
Özdemir Asaf
HÜZÜN GÜNÜ
Bugün benim hüzün günüm. Bir kere daha tavaf etti güneşi yer. Beni bu yaştan sonra beklese beklese yer bekler. Gel de sevin şimdi çocuklar gibi! “Biraz daha yaklaştım yetişkinliğe!” diye. Beni çağırsa çağırsa aç yaratıklar çağırır. Kelebekler çiçekler değil elbet. Yılanlar, akrepler, böcekler… Kemirgenler… Büyük bir iştahla kemirecekler. Karıncalar gelecek ilkin. Sonra diğerleri… Mutlaka solucanlar ve kurtlar… Sayemde bayram edecekler!
Sürpriz doğum günü partisi yapacak değiller ya bana bu zamandan sonra. Pasta kesmeye davet edecek değiller ya… Öyle olsa bile “Hapy birthday to you!” güldürmeye yeter mi yüzümü! Ömürden başka ne dileyeceğim mumları söndürmeden önce! Acaba pastanelerde yaşım kadar mumu taşıyacak büyüklükte pastalar var mı? Alkışlar alkışlar…
Bu kaçıncı yazlar kışlar! Yakında öteye dönüşsüz bir göç başlar. Ya gece ya da gündüz… Günün, benim de bilmediğim bir anında, melek sessizce gelir. Zaten bir yerlerde zamanı saymaktadır nicedir. Sürpriz sırası bana gelir. Pasta yerine helva ve pişi sırası da kalanlara… Afiyetle yenir: “Rahmetlinin ruhuna…” denir.
Bugün benim hüzün günüm. Sevinç günüm olacak değil ya bu yaştan sonra! Ne olmuş yani doğum günümse? Kimin için ne ifade eder bilmem. Benim için ölüm günüm biraz daha yakına gelmiş oldu. Bir de yeni kazılmış toprak ve parçalanmış çimen kokusu…
Ne gerek var saymaya yılları ayı! Doğarken atmışız ölüme imzayı. Er geç gelecek ötelerden davet. Dualarımızda cennet okusu… Umudumuz: “Kıylet hulil cennet!..” “Haydi cennete gir!..” sedası…
Ben bu gezegeni yeterince gezdim. Gördüm göreceğimi. Artık gitme zamanı… Aslında tadı kaçtı yaşamanın. Yeknesaklaştı hayat. Son seyahat yaklaştı. Araç çoktan bahçeden eve girdi. Belki de odamdadır şimdi. Tekersiz, sessiz…
Yatınca yastığımın altında ölüm, kalkınca karşımda… Azrail’in nefesi nicedir ensemde… Kendimi genç ve dinç hissetsem de hissetmesem de… “Meraklısı gidip yatsın servilerin altında! Acelesi varsa… Hiç acelem yok!” desem de denemsem de… İstesem de istemesem de… Çağıracaklar ve gideceğim ben de… Kuzu kuzu hem de…
Sahi ne değişecek gitsem de gitmesem de? Zaten ben içimim gurbetindeyim, kendimi bildim bileli. Hep böyle olmadı mı ömrüm buyunca! Hep ayrı kalmadım mı o çok sevdiklerimden! Olmayı istediğim yerlerden uzak kalmadım mı! Kimden uzak kalacağım gidince?
Durdum düşündüm de ince ince… Ne tuhaf bir iş var bu işin içinde! Yer, her yaratılanı yer. Yine de: “Çok açım!” der. Öyle anlaşılmaz bir ana ki toprak, yavrularını beler besler, büyütür ve yer!
Etse etse yer davet eder beni. Her zamanki gibi açtır. Ağzı kuş yavrusu gibi açıktır. Dört gözle bekler! Sanki bende benden eser kalmış gibi… Ben bendeymişim gibi bende eder kendine. “Gel!..” diye emreder!
Ölmüşüm ölmemişim, kimin umurunda! Benden kime ne! Ben bile benden uzakken bana yakın olan kim? Bana benden yakın olan yalnız Yaratan! Ölüm beklese ne beni beklemese ne! Ben bende olmayacağım ki zaten o geldiğinde! Yine bir yere gitmiş olacağım. Geldiğim yere… İlahi âleme… Ruhumu üfleyene…
Kalmaya gelmedim, gitmeye geldim. Soyunup çıkacağım bedenimden. Deri değiştiren yılan misali… Yerde bırakarak kalıntımı…
İşte böyle bu dünyanın hali!
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI
İnanılmaz bir kelime tutumluluğuyla yazılmış ama diğer şiirleri gibi çok şeyler anlatan bir şiir .Şaire Allahtan rahmet dileriz.......
umudu kaybetmemek gerekir, bazen bir mavide bazen uçsuz bucaksız bi okyonusta bazende küçük bir balıkta şiir dostlarına saygılar
Özdemir Asaf...Tanımsız duyguların tabircisi...Bence...
Özdemir Saf...Tanımsız duyguların tabircisi...Bence...
DOĞRU! İNSAN KENDİ YÜREĞİNDE SÜRGÜN OLMAYA GÖRSÜN.. GÖZÜNDE NE AŞK VARDIR NEDE ŞATOLAR... O YÜREK HEP SÜRGÜNDEDİR ÖLENE DEK...
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta