Vakti ile bir derviş berbere gidecektir,
Saçına sakalına şekil verdirecektir.
Efendice bekler o sırası geldiğinde,
Oturur koltuğuna buyur gel dediğinde.
"Sakal, bıyığı düzelt, saçım ustura olsun"
Der ve berber de başlar "hadi hayırlı olsun"
Kafası köpüklenir, sağ yanı tam biterken,
Bir bıçkın çıkagelir sol yanına başlarken.
Kabadayı şaap diye şaplatır kafasına!
"Kalk! Bakalım kabak" der "dükkanın arkasına"
"Kalk da tıraş olalım, işimize bakalım"
"Şöyle geride otur biraz bekle bakalım"
Derviş ne yapsın, yazık, sövene dilsiz gerek,
Baş köpüklü çekilir, dövene elsiz gerek! ..
Berber de biraz kızgın, ama o da ne yapsın?
Ayıdır, laf anlamaz, oyla nasıl uğraşsın...
Biçare ses çıkarmaz, usulca kalkar ordan,
Yan tarafa oturur, seyreder ordan, burdan.
Bunlarla kalsa iyi küstahlık hiç biter mi?
Ağzına doladığı kabak lafı biter mi?
Haydi kabak aşağı, haydi kabak yukarı,
Aşağılar durmadan anlatır masalları...
Nihayet tıraş biter dayı kapıdan çıkar,
Bir kaç metre gitmeden ileri doğru bakar,
Geminden boşanmış ok iki at arasında
Son sürat yaklaşıyor, hem de, tam karşısında...
Ortada denge demir karnına batıverir,
Bir anda olur biter düşer, yığılıverir! ..
Kaşla göz arasında gitmiştir kabadayı,
Ne bu demeden canı vermiştir kabadayı...
Berber yan gözle bakar, olanlar derviştendi,
"Ağır kaçmadı mı ne dersin derviş efendi? "
Dervişse biraz mahçup, mahzunca cevap verir,
"Vallahi gücenmedim" der ve helallik verir...
Gel gör ki bu kabağın da bir sahibi vardır,
Her şeyin bir haddi var bilmem bu ne kadardır! ..
Kayıt Tarihi : 13.1.2017 19:03:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!