Her şeyi unutabilirsin diyor adam…
Nerede olduğunu unutursun,
En son neyi düşündüğünü unutursun,
En son neye kırıldığını, seni kimin kırdığını…
Öyledir. O kadar fazla kırılmışsındır ki,
Hesabını yapmazsın artık kaç parçaya bölündüğünü hayallerinin…
Önce denizi karşına alırsın ıslak bir banka oturup.
Başın ellerin arasında…
Damarlarının yırtılacağını hissedersin…
Az daha zorlasan kan revan içinde kalacağını sanırsın ellerinin…
Aslında ağlamak istersin.
Ağlamak acizliktir, bilirsin…
Öyle çok sıkarsın ki kendini o an
Soğuktan mı, yoksa kaburgalarını kesip dışarı çıkacak olan cam kırıklarından mı titrediğini, böyle sızladığını anlayamazsın.
Yumruğunu bastırırsın karnındaki boşluğa…
Daha fazla
Daha fazla…
Canın yanana kadar, artık gücün tükenene kadar.
Dermanın kalmayana kadar.
Hissizleştiğini unutmak istersin zorlarsın kendini…
Kafanı binlerce kez betona vurup kan içinde bırakmak istersin suratını.
Öyle ağır bir şey vardır ki içinde,
Unutmak istersin…
Her şeyi unutabilirsin diyor adam…
Sahi öyle midir?
Unutabilir misin?
Peki seni tutunduğun dala asan adamı unutabilir misin?
Önce ellerini şefkatle tutup sonra parmaklarını kıran adamı unutabilir misin?
Seni böyle annesini kaybetmiş çocuk gibi ortada bırakanı unutabilir misin?
Unutabilirsin diyor adam…
Ellerini cebine saklamakla ısınmıyor kalpte ağlayan çocuk…
Ve sen ne kadar çığlığı sığdırsan da cebine,
Taşmaya yelteniyor, intihara meğilli iki damla yaş…
Sen yüzüne vuran rüzgarın sertliğinden kaçmazken,
Böyle boşvermişken artık, kendini unutmuşken,
Hatıralar çivi çakıyorlar beynine…
Ve adam…
Unutulmuyor bazı şeyler yeniden düşmeden dizlerin üstüne…
Kayıt Tarihi : 2.7.2014 15:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!