Attığın oklarla örselediğin ruhum seni sevmekten asla vazgeçmeyecek...
Bu kadar canımı yakmanın, öfkelenmenin gerekçesi ölesiye sevmem mi seni?
Yoluma döşediğin mayınları tek tek ayıklayıp yok edecek kadar gözü kara sevmelerim, bilesin!
Boynuma doladığın her ilmek, sana bitimsiz aşkımın, bağlılığımın gücüyle çözüldükçe ruhumu örseleyeceğini biliyorum elbette.
Yaratan verdiği bu canı benden alana değin, sana olan bu tutkum, bu koşulsuz bağlılığım sürecek alabildiğince.
Seni seviyorum! Seni seviyor…
Zaman zaman kızıp öfkelensem de hatta gücümün tükendiğini sandığım anlar yaşasam da…
Bana sunduğun güzellikleri, düştüğüm müşkülpesent durumlarda ayağa kalkmam için harcadığın çaba ve bağrına basışları, ruhumu okşayıcı çıkışlarınla beni mutlandırma çabalarını görüyordum.
Aslında senin bu gel-gitlerle dolu belli belirsiz atakların beni güçlendirerek daha dirençli ve bilinçli kılıyor.
Düşünüyorum da…
Bazen şefkat dolu anaç bir kadın gibisin; o anlardaki erincimi ifade edemem...
Bazen bir babanın güçlü kanatlarına bürünüyorsun; inanılmaz derecede seviyorum bu hallerini! Bazen küçük bir çocuğa benziyorsun; çaresizlik içinde sevgimle sarmalanmayı bekleyen…
Bazı bazı aşka gelip beni cezbediyorsun ya; baştan çıkarıcı bir kadın ya da aşka susamış bir erkeğin çağıran bakışları gibi! Hep böyle kalsan n’olur ki? Ama, hayır! O zaman seni böylesine tutkuyla sevemem, güçlü ve dirençli olamam belki!
Hayır, hayır…Sen yine çelişkilerinle kendin ol, seni böyle seviyorum!
Biliyorum, benim seni sevdiğim gibi senin de beni sevdiğini…
Bazen seni anlamakta zorlansam da boğuyor, nefessiz bırakıyorsun ya hani!
İnsan sevdiğine zulmeder mi? Beni, önce uçurumların kıyısına bırakıp sonra da karşıma geçip seyretmen hak mı sence?
Seninle nasıl baş edeceğimi bilemiyorum! Bazen yataklara düşürerek ıstırap çektiriyorsun ardından da –bağışıklık sistemimi güçlendirmek istercesine- ilacım olup ayağa kaldırıyorsun! Dedim ya; sen de beni seviyorsun ama doğandaki vahşilik, çelişki ve sevgi seni karmakarışık yapan...
Olsun, ben seni her halinle seviyorum...
Senden çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Sana aşığım!
Öyle ki…
Ne zaman, nerede ve ne şekilde olacağını bilmeksizin; sen terk edinceye değin seninle olmaya…
Tutkuyla, aşkla sevmeye, sana sımsıkı sarılmaya devam edeceğim! Sen, ancak sen koparabilirsin iplerimi!
Bir paçavra gibi kaldırıp atacağın günler yakın mı, bilemem!
Seninle doğunun yoksunluklarla dolu uzak bir köyünde tanışmıştım.
Gözümü açtığımda gördüğüm ışığın, ciğerlerime dolan havanın sen olduğunu anlamıştım gülümseyen yüzünle. Nasıl da tatlı, sevecendin bilsen! Yalın, çıplak halimle beni kucaklayıp bağrına basmıştın. Bilemezdim ki sonradan zulmedeceğini, canımı yakacağını acımasızca...
Oysa…
Henüz seçme hakkım olmadan,
Görmeden, dokunmadan…
Süt kadar ak,
Su kadar duru ve
Bir ağaç gibi
Zamana sığmayan köklerimle gelmiştim sana!
Bana en katışıksız mutlulukları tanıştığımız o dönemlerde yaşattın. Sessiz, sakin, başımdaki yazmayla tam bir karakız olduğum dönemler…
Bazen benim iyiliğimi, mutluluğumu istemedeki içtenlikli yardımseverliğine ve bunun gereğini yerine getirmedeki alicenaplığına bayılıyorum! Bu anlamda aldığın ani bir kararla büyük kente geldik seninle el ele, sene 1968...
Hani o gecekondulu yıllarımız vardı ya…Ah! Ne kadar da mutluyduk…
Bazen çok sevip sahiplenirken bazen de hiç oralı olmayarak sahipsizliğin azgın dalgalarıyla boğuşturuyordun beni. Hele kıskançlıkların... Çekilir gibi değildi!
Sevdiklerime karşı hiç de nazik değildin. Hele ki bana zıt gelenleri, benim sevmediklerimi özellikle karşıma çıkararak,beni onlarla muhatap etmen yok mu! Katlanılır gibi değildi. Yaşamımın uzun bir dönemi böyle geçti, unutamam! Bana çektirdiğin bu acımasız durumlarda seni bırakacak raddelere geldiysem de; sana olan aşkım yine de çabucak aşmamı sağlıyordu o hassas dönemleri. Çokça affedemeyeceğim haksızlıklarla baş başa bırakarak zulmediyor sonra da karşıma geçip seyrediyordun çırpınışlarımı.
Senin o çok güvenip adamdan bildiklerin, gör bak neler getirdiler başıma! Sonunda sen de anlıyordun hatanı, adaletsizliklerini, anlıyordun ama hep geç kalıyordun, neden?
Son vurduğun darbelerle savurup param parça ettiğin ben; şimdi nisan yağmurlarıyla ıslandığım bu şehirde binbir cefayla toplayarak parçalarımı, kaldığım yerden devam ediyorum her şeye rağmen seni sevmeye HAYAT!
Refika DOĞAN
Kayıt Tarihi : 6.8.2008 03:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Refika Doğan](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/08/06/her-seye-ragmen-89.jpg)
EVET CAN BACIM HER ŞEYE RAĞMEN VE İNADINA.KUTLARIM GÜZEL YÜREĞİNİ VE KALEMİNİ.
Kaleminiz daim olsun Refika Bacım... Selam ve saygılar...
TÜM YORUMLAR (2)