Her şeye geç kaldım. Söylenmesi gereken sözler, atılması gereken adımlar, tutulması gereken eller… Hepsi zamanın ötesine geçti. Ve ben, geriye dönüp baktığımda, sadece kaçırılmış anların ağırlığını hissediyorum.
Geç kalmak, insanın içini sessiz bir çığlık gibi dolduruyor. Sanki zaman, senden bağımsız bir şekilde akmış, sen ise onun hızına yetişememişsin gibi. Oysa ne çok şey istemiştim. Ne çok şey için çabalamıştım. Ama şimdi dönüp baktığımda, her şeyin bir adım gerisinde kalmış gibi hissediyorum.
Bir şeyi fark ettim: Geç kalmak, bazen durmaktan değil, tereddüt etmekten kaynaklanıyor. O an harekete geçmek için cesaret edemediğin her saniye, bir kayıp oluyor. “Belki sonra,” diyorsun. Ama sonra hiç gelmiyor. Ve sen, o “belki”lerin biriktiği bir boşluğun ortasında buluyorsun kendini.
Ama en kötüsü ne biliyor musun? Zamanın geçişine sadece seyirci kalmak. Bir şeyleri değiştirmek istiyorsun, ama artık çok geç. Fırsatlar, rüzgar gibi yanından geçip gidiyor. Ve sen, elini uzatamıyorsun bile.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta