Şimdi hangi şehirdeyim diye sordum yüreğinin kıyılarına vurduğumda. Dağlarının yamaçlarında dinlendim belki, belki denizlerinin derinliğinde boğuldum bir Firavun günahkarlığında.
Günler, aylar belki de yıllar sonra… Hangi şehir hep sen gibi geldi kim bilir kaç kere, saymadım… Tutmadım hesap. Kağıtlarımı çoktan yaktım, verilmiş sözlere inat… Saklamadım mektupları.
Senin şehrini unuttum diye, başka şehirlere göçmedim ben.
Başka dağların yamaçları, başka denizlerin derinliği sen kadar uzak kaldı bana.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman