/Bizler, ensemizde silahlar oynaşırken gücendirmedik şiirleri...
çünkü yalnızlık zırhında, yeryüzünün ve hayatın acılarını üstlenmiştik! ..
isteseydik silahlarda çıkardı parmak izlerimiz,
kalemleri tercih edip, şiirleri bir silah gibi kuşanmasaydık.../
daha çok gecenin kasıklarında, bıçaklanır şiire bağışlanmış ömrümüz
şablonlarla donanmış, ezberci bilginler geçerdi önümüzden,
kollarında kendine sarılmanın yorgunluğu! ..
kimse sokulmaz kimsenin ıssızlığına, kentlerde kundaklanırken şairler-
kanunların, talanların, zulümlerin göğsünde öksüreniz biz! ..
arkamızı döndüğümüz puşt sevdalarda çürüsede masumiyet,
’cehennem yürekli’ bir şairin yaralı bilinci ve yetim kalmış şiirleriydik...
saçaklarda buz sarkığı gibi erisede sevgiler,
ağır sevdaların hamalıyız, kargo ücreti dahil ısmarlama hayatlarda
ve sırtımızda unutulmuş bir bıçaktır yalnızlık! ..
yalnızlıklar ki, benzemezler birbirine...
II
boşluğunu yonttuğunuz anısız unutuluşlarda, yalnızlığa rezil oldunuz
bir başka tadı vardır oysa göz yaşının, rakı bardaklarına akıttığımız
burada yaşamlar eskimekte, kahpelerin arkasında pusu kurmuş intiharlarda
kimliğini yitirmiş, hırpalanmış, tartaklanmış sorgularda geçen yaşamlar
burada, her şey sıradan, değersiz, basit ve olağan...
kendinden göç eden insanlar, darp edilen düşler,
ihanetin karanlık ve ürkütücü uğultusunda
burada kiralık sevgilerde, ticari kaygılar! ..
bense, her gidenin ardından en dekolte hislerle şiir yazıyorum,
yıkanıp arındığım sularda, boğulurcasına! ..
burada terkedilmekle başlar, kendine saklanan,
esrarkeş kadınların intihar tutkuları...
her yaşam bir şakakta intihar eder,
ihanetin irkilmiş gözlerinde.
ki, ’intihar tek çalgılı bir orkestradır’
siz beni unutmayın, her aşkın ardından bir intihar provasıyım! ..
III
yanaştım kıyısına acıların, yüzümü akşamlara dayayarak
upuzun bekleyişlerde, denizine kavuşamamış kaygılı ırmaklar gibi
uzaklığa ekleyerek kendimi, uzun yollarda eskiterek yalnızlığımı! ..
son bir kez daha kanatarak kendimi,
yitirmenin kimsesizliğine sokulup seni düşünüyorum!
sen kirli akşamlarda gözaltına alınan bir şiir kadar dargın! ..
sen yüzüme ilişen yasa dışı tebessümlerim
bense senin sarı saçlarına bulaşmış kan lekeleriyim! ..
/oysa Diyarbekir surlarında, kendini yineleyen acıların efkarıyla,
senin bestelediğin türküleri söyleyip,
Bodrum sahillerinde kendimizi yurtsuz kılıp, mülteci gezecektik
sonra da rakı içip yaralarımızı tazeleyecektik...
ve çarçabuk telaşlanarak, kimseye sezdirmeden,
Erzurum’a gidip, Palandöken’de, oturup ağlayarak-
gasp edilen çocukluğumuzu seyredecektik, aynı acıyla! ../
ama acıyla! ..
IV
ve ben bilmiyorum, kaç kere daha başkalarına aşık olup,
kaç kere daha sızlanarak seni özleyeceğim! ..
kaç kere daha başkalarının soğuk koynunda üşüyüp,
kaç kere daha yanacağım senin ateşinle! ..
(Birdal ERDOĞMUŞ/İKİBİNON)
Birdal ErdoğmuşKayıt Tarihi : 21.2.2011 13:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Birdal Erdoğmuş](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/02/21/her-sakakta-bir-intiharim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!