Her Nisan’da Hasretin Düşer Yüreğime
Nisan yaklaşırken yağmurlar baharın gelişini müjdeler,
Çiçeklerin açılışı,
Ağaçların açması,
Kelebeklerin uçuşarak çevresini kolaçan etmeleri,
Yıllar öncesi, bu günlerde,
Bir neşe, bir sevinç havası vardı yüreklerimizde...
Sancılar iyice artmışken ve inceden inceye sızlanırken,
Buruk bir sevinçti yaşattığın yüreklerde...
Kızım olacak diyordun cümle âleme...
Yıllardır yolunu gözlediğin,
Nisan’ın düşen ilk yağmur damlası gibi,
Yeni doğacak güne gebe kalan gecenin hasreti gibi,
Nihayet kızına kavuşacaktın...
Ahhh garip anam aahhh...
Hani derler ya bazen beni doğurana kadar taş doğursaydın diye,
Her yağmur kokan Nisan geldiğinde,
Gözlerimde yaş,
Kalbimde ateş,
Ve senin özlemin, kokun, hasretin düşer bir yerlerime anam...
Beni kucağına aldığında bir türlü inanamadığın,
Cahilliklerine boyun eğdiğin bu kahpe dünyada,
Belki de sadece,
Kucağına aldığın evlatlarında gülümsedi öpülesi gamzelerin...
Ak görünmesine rağmen,
Kara günlerin başlangıcına kocaman bir tebessüm...
Bak;
Nisan yine geldi annem…
Kaç nisan oldu hatırlayamıyorum artık sensiz geçen.
Ya da, kaç mevsim…
Karlar içimdeki fırtınaları örtercesine yağdığında sensizdi sokaklar.
Aptal ıslatan yağmurlarında ıslanırken,
Adın hep dilime düşerdi…
Hayalin gözlerimde bir damla kekremsi yaşa dönüşürken,
Nisan yağmurları büyüdüğüm ninnilere inat alır götürürdü...
Artık saçlarımda yılların yorgunluğuyla olsa gerek aklar oluştu annem.
Gözlerim eski ferini kaybetmeye yüz tutmuş,
Hani gamzelerim vardı ya!
Onlar bile onca koşuşturmaca arasında kendini kaybetti...
Sağa sola koştururken yıllardır,
Tınısını çaldım hayatın...
Notasızdı...
Acımasızdı...
Hızla geçen zamansız yıllarım bitmedi be annem.
Ne çilem doldu, ne de bitti çilekeş yollar...
Nisan’ın o sen kokan yağmuru vardı yine dün buralarda.
İçimde küllenen alevlerle birlikte,
Gözlerim sessizce ona eşlik etti...
Doğduğum ev, oynadığım oyunlar, masallarım,
Ahhhh…
Daha dün gibi gidişin be annem...
Oysa ben seni kaybettiğim yaşı çoktan geride bıraktım annem...
Bu nasıl dünyadır annem?
Bu nasıl bir hayattı?
Âşık oldum yazdım,
Sevindim yazdım,
Üzüldüm yazdım,
Yüreğim neşeyle doldu yazdım,
Terk edildim yine yazdım,
Kavuştuğumda da, ben hep yazdım…
Bunca şeye rağmen bir türlü yetişemedim ucuna.
Çaldırdı bana notasız sazı hayat...
Kuyulara girdim karanlıktı...
Çıkmaz sokaklarda çare aradım bazen,
Bir tebessüm bir omuz,
Sığınabileceğim bir liman...
Yoktu be annem...
Yoktu...
İnsan gibi yaşamak istedim,
Adına yaşam denilen maskeli balo da,
Üzerime düşen rolü, maskesizce yaşamayı seçsem de,
Kimileri yüzsüzce arkamdan vurdular,
Kimileri umarsızca ayıpladılar,
Kimileri tekme tokat hışım etti üzerime,
Yüreklerinde sahtekârlıklarla,
Dillerindeki zehirlerle yaraladılar hep.
Yeri geldi utandım…
Yeri geldi kızdım…
Yeri geldi gücendim…
Oysa ne galip gelmek istedim,
Ne de mağlup olmak istedim.
Bunca keşmekeş, bunca hengâme arasında,
İnsan gibi yaşayabilmek istedim sadece…
Kendi dizlerimin üzerinde sendeledim,
Kendi omzuma dayadım başımı,
Hep içime akıttım kan sızan gözyaşlarımı...
Ahhh…
Sazım ağladı annem...
Sözüm ağladı...
Gözlerime ha bire mil çekti hayat...
Kalbim defalarca kanadı...
İçimde kopan onca fırtınanın arasında,
Çocukluğumu bilsen ne kadar da özlüyorum annem.
Vurduklarında sustum,
Yıktıklarında ayağa kalktım...
Böylesi dönek bir dünyaya...
Beni sensiz ne diye bıraktın annem...
Ben yine de gülümsedim anne...
Neden biliyor musun?
Çünkü bu günü en çok da sen kutlamıştın...
Haykırmıştın dünyaya adımı...
Oysa şimdi;
Bir uyanış,
Bir bayram,
Bir çılgınlık,
Bir tutkuyla,
Bağıra bağıra, “Seni Seviyorum” dermek isterken ben,
Bir köşede, öksüzlüğün bütün acısıyla beni bıraktın...
1 Nisan şakası be annem...
Sen sakın alınma...
Sen yerinde, huzur içinde rahat uyu...
Ben feleğin anasını sattım bin kez.
Tozlu sayfaların arasından çıkmışçasına,
Yine de gülümserim bu kahpe dünyaya,
Sen kutla bu günü annem…
Sarıldığın o ketum topraklarda...
SERSERİ.......
çiçekçiçeksevgilim
-şimdi sevdalı bir nehir geçer yüreğimden
o nehir ki
annem...annem-...demiş canyüreğim...
Ne kadar büyüsek de
anne özlemi
denizlere kavuşmak isteyen bir nehir gibi artar özlemle...
mesela
her çiçeğin açılışında
güneşin pırıl pırıl aydınlığında
nisanın bahara duruşunda
mesela
bir çocuğun tebessümünde
sevdiğin kadının her nefesinde
bir mutluluk yeri veya bir yangın yeridir anne...
-çünkü yaratan ve yaşatan onlardır-
hatice hanım,
şiirinizi ve anne sevginizi can-ı yürekten kutluyor,
sevgiler sunuyorum...
Kayıt Tarihi : 1.4.2013 01:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sen kutla bu günü sarıldığın topraklarda............
![Hatice Geçkil](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/04/01/her-nisan-da-hasretin-duser-yuregime.jpg)
Sen yaz serserice de olsa...
Sen yaz dil sussun kalem şakısın....
Sen yaz Hatice satırlar da sana şahit olsun...
Sevgiyle kal dost....
-şimdi sevdalı bir nehir geçer yüreğimden
o nehir ki
annem...annem-...demiş canyüreğim...
Ne kadar büyüsek de
anne özlemi
denizlere kavuşmak isteyen bir nehir gibi artar özlemle...
mesela
her çiçeğin açılışında
güneşin pırıl pırıl aydınlığında
nisanın bahara duruşunda
mesela
bir çocuğun tebessümünde
sevdiğin kadının her nefesinde
bir mutluluk yeri veya bir yangın yeridir anne...
-çünkü yaratan ve yaşatan onlardır-
hatice hanım,
şiirinizi ve anne sevginizi can-ı yürekten kutluyor,
sevgiler sunuyorum...
TÜM YORUMLAR (22)