Her Nefesi Hayat Olan Adam Şiiri - Yoru ...

İlhan Kılıç
68

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Her nefesi hayat olan adamdan,

_______________________Gözlerinde güneşi taşıyan kadına…



Deli AŞKIM benim, hasret çekilmez oldukça; her gülüşüne özlemli türküler yakarım şehrimde… Yağmurla yağdıkça yokluğun sızıları, üşüyen parmak uçlarımdan dökülen binlerce satıra güller açtırırım. Bir damla olup şehrine düşmek isterim ay yüzlüm, az ama delice yağmak şehrinin arnavut kaldırımlarına… Şah damarlarından süzülerek yüreğine akmak, seni sende yaşamak velhasıl tek derdim

Tamamını Oku
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 27.03.2010 - 08:53

    önemli-hala bir yabancısın bana
    oysa-gece 3.25 ekadar düşündüm durudum beni
    ve sabah sabah uykulu gözlerle yazmaktayım sana ama ben biliyorum ki bunuda hissetmeyeceksin daha önceki dönüşlerin gibi
    -yüreğine sağlık güzel bir paylaşımdı
    -yazanın yüreğine sağlık
    -sizmi yazdınız
    -kaleminiz susmasın
    vs

    OYSA ne yazmak umrumda ne ün nede şan
    ben senin yüreğinde bir kıvılcım olmak istedim hepsi bu

    sanal bu olurmu bu evlilik sitesimi burada sadece şiir okumak icin bulunuyorum -evliyim
    gibi bahaneler üretilir...bunlarda umrumda değil

    yüreğimin sesini ne zamana kadar yabancı bir şarkı gibi dinleyeceksin ben bilmiyorum
    elin elime değmeden belki göcüp gidecem
    sadece aşka aşık insan gibi görsende

    BEN...Düşlerde sevdim seni, söyleyemedim..
    Sessiz öptüm nefesini, söyleyemedim..

    Ben seni, hep senin bilmediğin zamanlarda, senin bilmediğin mekanlarda sevdim.. Bunu sana hiç bir zaman söyleyemedim.. Anlatabilecek kelime bulacağımı hiç sanmadım.. Düşlerimdeydin hep.. Öyle büyüktü ki varlığın beni aştı ama sana ulaşmadı..
    Ben seni, hep uzak sevdim, uzak öptüm.. Sessiz, sakin, sen rahatsız olma, ürkme diye, benden kaçma diye usulca öptüm.. Her nefesim senindi.. Çünkü ben, sen nefes alıp verdikçe vardım.. Ama sana ne sesimi, ne nefesimi duyuramadım.. Çığlık oldu sevgim, çarptı herkese.. Bir sana teğet geçti.. Öğrenemedin.. Söyleyemedim..

    Sana ben şiirler, sözler büyüttüm,
    Sana ben baharlar, yazlar büyüttüm,
    Sana ben hummalı gizler büyüttüm,
    Söyleyemedim..

    Her kalemin ucuna düşen harf sendin.. Her dilimin ucuna gelen kelime sendin.. Ben her yazdığım kelimede seni büyüttüm, ben her kurduğum cümlede seni büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
    Bahar sen varsan gelirdi, yaz sen varsan güzeldi.. Her gelişin bahar, her dokunuşun yazdı bana.. Ben her bahar hüzün kaplar, her yaz yaşlar akıtırdım yokluğunda... Ben her baharı sen diye bekledim, ben her yazı sen diye geçirdim.. Bütün güzelliklerini sana büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
    En ateşlisi sanaydı aşkın.. En güzeli, belkide en büyüğü sanaydı.. Gizli gizli yanardı yüreğimde.. Aşkım büyüktü, ateşi büyüktü, giz'i hepsinden büyüktü.. Gösteremedim.. Nasıl beni yakıp, erittiğini bilemedin.. Oysa sen buz gibiydin.. Yine de gelmedin.. Nasıl bir yürek büyüttüm sana gizli gizli.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..

    Şarkılar yazdım sana, okuyamadım..
    Hep yanımdaydın oysa, dokunamadım..

    Sana ben hayaller, düşler büyüttüm,
    Sana ben gözümde yaşlar büyüttüm,
    Sana ben hummalı aşklar büyüttüm,
    Söyleyemedim..

    Her şarkıya seni koydum, her şarkıyı sana yakışırdım.. Sen varsın diye söyledim hepsini ama sana duyuramadım..
    Hep benimle olduğunu hiç bilmedin. Hayalinle yatar, hayalinle kalkardım anlamadın. Anlamadığın, hissetmediğin için dokunamazdım sana, duvarların öyle kalındı ki, yapamadım..

    Hayallerimdin işte sen, bütün düşlerimdin..
    İyiye, kötüye akan her damla yaş sanaydı, sensiz olmazdı..
    Ateş gibiydi işte aşkın, dedim ya yakardı, söndüremezdim..
    Ama sen hiç birini bilmedin,
    Ben de Söyleyemedim..

    ARK

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 27.03.2010 - 08:51

    önemli-hala bir yabancısın bana
    oysa-gece 3.25 ekadar düşündüm durudum beni
    ve sabah sabah uykulu gözlerle yazmaktayım sana ama ben biliyorum ki bunuda hissetmeyeceksin daha önceki dönüşlerin gibi
    -yüreğine sağlık güzel bir paylaşımdı
    -yazanın yüreğine sağlık
    -sizmi yazdınız
    -kaleminiz susmasın
    vs

    OYSA ne yazmak umrumda ne ün nede şan
    ben senin yüreğinde bir kıvılcım olmak istedim hepsi bu

    sanal bu olurmu bu evlilik sitesimi burada sadece şiir okumak icin bulunuyorum -evliyim
    gibi bahaneler üretilir...bunlarda umrumda değil

    yüreğimin sesini ne zamana kadar yabancı bir şarkı gibi dinleyeceksin ben bilmiyorum
    elin elime değmeden belki göcüp gidecem
    sadece aşka aşık insan gibi görsende

    BEN...Düşlerde sevdim seni, söyleyemedim..
    Sessiz öptüm nefesini, söyleyemedim..

    Ben seni, hep senin bilmediğin zamanlarda, senin bilmediğin mekanlarda sevdim.. Bunu sana hiç bir zaman söyleyemedim.. Anlatabilecek kelime bulacağımı hiç sanmadım.. Düşlerimdeydin hep.. Öyle büyüktü ki varlığın beni aştı ama sana ulaşmadı..
    Ben seni, hep uzak sevdim, uzak öptüm.. Sessiz, sakin, sen rahatsız olma, ürkme diye, benden kaçma diye usulca öptüm.. Her nefesim senindi.. Çünkü ben, sen nefes alıp verdikçe vardım.. Ama sana ne sesimi, ne nefesimi duyuramadım.. Çığlık oldu sevgim, çarptı herkese.. Bir sana teğet geçti.. Öğrenemedin.. Söyleyemedim..

    Sana ben şiirler, sözler büyüttüm,
    Sana ben baharlar, yazlar büyüttüm,
    Sana ben hummalı gizler büyüttüm,
    Söyleyemedim..

    Her kalemin ucuna düşen harf sendin.. Her dilimin ucuna gelen kelime sendin.. Ben her yazdığım kelimede seni büyüttüm, ben her kurduğum cümlede seni büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
    Bahar sen varsan gelirdi, yaz sen varsan güzeldi.. Her gelişin bahar, her dokunuşun yazdı bana.. Ben her bahar hüzün kaplar, her yaz yaşlar akıtırdım yokluğunda... Ben her baharı sen diye bekledim, ben her yazı sen diye geçirdim.. Bütün güzelliklerini sana büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
    En ateşlisi sanaydı aşkın.. En güzeli, belkide en büyüğü sanaydı.. Gizli gizli yanardı yüreğimde.. Aşkım büyüktü, ateşi büyüktü, giz'i hepsinden büyüktü.. Gösteremedim.. Nasıl beni yakıp, erittiğini bilemedin.. Oysa sen buz gibiydin.. Yine de gelmedin.. Nasıl bir yürek büyüttüm sana gizli gizli.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..

    Şarkılar yazdım sana, okuyamadım..
    Hep yanımdaydın oysa, dokunamadım..

    Sana ben hayaller, düşler büyüttüm,
    Sana ben gözümde yaşlar büyüttüm,
    Sana ben hummalı aşklar büyüttüm,
    Söyleyemedim..

    Her şarkıya seni koydum, her şarkıyı sana yakışırdım.. Sen varsın diye söyledim hepsini ama sana duyuramadım..
    Hep benimle olduğunu hiç bilmedin. Hayalinle yatar, hayalinle kalkardım anlamadın. Anlamadığın, hissetmediğin için dokunamazdım sana, duvarların öyle kalındı ki, yapamadım..

    Hayallerimdin işte sen, bütün düşlerimdin..
    İyiye, kötüye akan her damla yaş sanaydı, sensiz olmazdı..
    Ateş gibiydi işte aşkın, dedim ya yakardı, söndüremezdim..
    Ama sen hiç birini bilmedin,
    Ben de Söyleyemedim..

    ARK

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 25.03.2010 - 12:58

    Dur, dur biraz
    Bir dur acele etme
    Dur, dur biraz gitme
    Dur iki sözüm var yüreğimdeKaynakwh:
    Onu duy da git
    Dur çok yağmurum var dinle

    Yıldızlardan taç yapsaydım
    Nehir zülfüne
    Bir minik dövme olsaydım
    Güzel teninde
    Ve sen de beni sevseydin
    Sevmedin ki!

    Böyle aşkın gözyaşı
    Deniz olur dünyaya
    Ben bir ömür harcadım
    Bu paramparça sevdaya

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 25.03.2010 - 12:55

    Sımsıcak damlıyor yanaklarımdan ayrılık
    Ayrılıktan da zor gelir insana bazı şeyler
    Bıraktığın birçok hatıra sağda solda toplanmadım
    Unuttuğun bir fotoğraf var bakmaya doyamadığım
    Aşık olmak nedir diye bir merak vardı içimde
    Toz duman bir ateş oldum aşkı buldum sen diye

    Mutlu ol yeter ki!
    Gittiğin yerde benden sonra gelen yıllar
    Seni benden alsalar bile.Kaynakwh: Kaynakwh:
    Mutlu ol yeter ki!
    Gittiğin yerde benden bir parça aşk olsun
    Katre olsun duman gözlerinde.

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 23.03.2010 - 09:41

    SiMDi TuT Ve GöGSüNDeKi SiCaKLiGa DüSüR BeNi...

    Camların arkasından şehrine bakmak, dişetlerimi kanatırcasına işkence görüp hala seni sayıklamak... Tuhaf değil mi?
    Parçalara bölünmüş zamanın uykusundayım şimdi. Senden öncesi ve senden sonrası... İki büklüm seyretmek seni. İstanbul. Mavi dokunuşlar şehri. Yüzüme bakan binlerce yüzün arasından yüzüne akmak, yağmur gibi. Numarasız bir sayfayı çevirip çevirip okumak, tuhaf değil mi? Bir bir yokluğunu sayıklamak. Eteğinden somurtkan düşleri döke döke gelişinden anlamalıydım gideceğini.

    Ki sen hala
    Yazılmayı bekliyorsun...

    Seni kusuyor yine sensizlik...


    Bazen sadece yazmak istiyorum. Cevap beklediğimden değil, kendime söz geçiremiyorum. Ne gök ne yer, tam ortasından tutuyorum hayatı, başımı kaldırsam sana değmek, yere bassam tenimi acıtmak, bunlar korkutuyor beni... Her ne varsa sakladığım, ikisinin arasında kalsın istiyorum bu yüzden. Kırdığım bizler uyku aralarında uzaklaşıyor da, bir el verip tutmuyorum onları. Gerisi zaten boş geliyor, suskunluğum, susuşun, hatta gidişin bile. Elimde kalanlarsa anılarım, senli anılarım... çok...

    Gözümden kaçan umutların hemen yanında umutlarım beliriyor, anlıyorum; en güzel karanlıkta uyunuyor. Kim bilir, yerine koymaya çalışırken hayatında kendimi, dikenlerine takılmışım sanki, kanıyorum hala... Biliyorum, mavin de olmasa yoluma yön veren, kaybolup giderdim içinde, yine de sustum sana.
    Çekmecelerimi karıştırıp da bulduğum o eski yıldızı anlattım sadece, kendime ama.
    Sönmüş bir yıldızı
    İlk nefesimi... Gözlerimi...

    Koynumda gürültülü bir akşamüstü yalnızlığı kol geziyor... Kederli gözlerimde sahipsiz bir renkten alıyorum seni, çamura bulamadan, tipiye yakalanmadan geldiğin nefesimden sırtlayarak kaçırıyorum yüzünü.
    Geride hiç kalıyor.

    Çok istedim ama olmadı işte. Atamadım poşetleyip seni çöpüme. Tütsüler yakıp sere serpe uzandığımız deniz kokulu geceleri sökemedim yüreğimin serçe kanadından... Tenimde huzur yok şimdi, bak, sana susamış gözbebeğimden çıkmıyor aşkla döktüğün hiçbir leke, aynamda bir insan eskisi, dalıp dalıp gidiyor her gece şehrine. Senki bin acımın üzerine örtüydün, tırnaklarımla kazıyorum kendimi gelecekten.
    Ne diye?
    Sen yoksun işte. Pamuk tenin yastığıma düşmüyor diye...

    Yakındır, neşteri yine dem vuracak yüzümün.
    Şimdiye kadar ölemedim, hadi
    En azından bu sefer izin ver tanrıya...


    Aşkı yansıtan gözlerim;
    Şimdi tut ve göğsündeki sıcaklığa düşür beni.

    Yeniden

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 23.03.2010 - 09:41

    KADIN

    Bir melek gibi, sevgi vermek için gönderilmiş dünyaya.

    Bir melek gibi, sevgi vermek için gönderilmiş dünyaya. Karşılık beklemeden sevmenin, fedakârlık yapmanın, şefkatin ne demek olduğunu öğretmek için. Bıkmadan anlatmak üzere, sabretmek üzere, her türlü kabalığa, aşağılanmaya, alay edilmeye, yalanlara, ikiyüzlülüğe dayanmak üzere gönderilmiş. Dayanıklılığı, ne kadar anlayışlı olduğu ve kararlılığı test edilsin diye dünyada kadın.

    Bu melek, aşkım kılığına bürünüp gelmişse kapınıza, dünyada sizden daha şanslı bir erkek olamaz. Ama görmeniz gerekiyor, anlamınız gerekiyor. Kapıya gelen herhangi biri gibi davrandığınız an meleği küstüreceğinizi ve onun bir başka kapıya doğru yola çıkacağını bilmeniz gerekiyor. O melek, aşkı sunmaya bu kadar hazırken siz burun kıvırırsanız, bir başka meleğin de kapınıza uğrama olasılığını yok denecek kadar azaltırsınız.

    Kapınıza gelen o kadını, hayatınızın sonuna kadar bir melek olarak yaşatmayı başarırsanız ne mutlu size. Ama bu hiç de kolay değil. Kırılgan, alıngan, ilgisizliğe tahammül edemeyen, dünyanın merkezi olmak isteyen, sevgiye her daim aç, zaman zaman yırtıcı bir kaplan gibi saldırgan olduğunu unutmamalısınız. O size her şeyini vermeye hazır ya sizden de aynı şeyi bekleyecektir. Bir erkeğin bunu yapabileceğini de bilir. Yapamayacağınız şeyi istemez zaten. Ama yapabilecekken yapmamanız halinde er ya da geç size bunu ödetecektir.

    Hayır, klasik bir intikamdan söz etmiyorum. Bir kadının hesap sorma yöntemi ya da öç alma yöntemi erkeklerinki gibi dümdüz bir şey değildir. Onların her şeyi ince ince hesaplayan, planlayan beyinleri öyle kusursuz bir kurgu yapar ki siz bir şeylerini değiştiğini anladığınızda ne yazık ki çok geç olur. Kadının isteyip de elde edemeyeceği hiçbir şey yoktur dünyada. Hayatınızı isterse onu da ele geçirir. Direnemezsiniz bile.

    Bir melek kötülük yapamaz bilirsiniz. Kadının yaptığı da kötülük değildir aslında. Ama nasıl ki kendisi dünyada çok şey için sınava giriyor, sizden de beklediği onun için bazı sınavlar vermeniz ve o sınavlardan da başarıyla çıkmanızdır. Bir kadının koşulsuz desteğini alan erkeğin sırtının yere gelmesi mümkün değil. Emin olun, hayatınız hep iyi yönde değişecektir.

    Onun zengin ruhu, yaratıcılığı, hayal gücü, size tahmin edemeyeceğiniz dünyaların kapısını açacaktır. Bir melek varsa hayatınızda onu melek olarak yaşatmak için çaba gösterin…

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 22.03.2010 - 13:26

    Benden başkası yasak..Senden başkası ölümdür bana..



    sensiz hayat haram bana biliyorum. sen olmadan geçen tek bir dakika bir ömür bana biliyorum. sensiz yaşanacak koca ömür bana tek gecedir biliyorum. biliyorum ya sesimi çıkaramıyorum.. tam konuşacakken tam haykıracakken olmuyor işte birşey engel oluyor ve yapamıyorum..

    gecenin bir yarısı oturduğumda pencere kenarında rüzgarın tenime değişi, yüzümde garip bir gülümseme yaratışı seni hatırlatıyor bana.. bir müzik sesi geliyor kulağıma 'eğer yüreğindeysem sil gözyaşımı' o kadar anlamlı geliyor ki bu söz, zamansız yaşlar akıyor gözlerimden geceye... tane tane.. damla damla.. şimdiden 9 damla olmuş bile kağıdın üzerinde..

    sabaha daha çok var. uğruna koca ömrümü adadığım bir gece daha var.. ve su anda dokuz damla olan gözyaşım kimbilir gecenin sonunda milyonlarla savaşacak. belkide hiç kendini göstermeyecek bile.. saklanacak.. ve koyduğumda başımı yastığa çıkacak saklandığı yerden. ama yine akmayacak. gözlerimden yüreğime,, yüreğimden de geceye.. damla damla,, tane tane..

    ve sen,, içinde garip birşeyler hissedeceksin. aklına ben geleceğim. duracaksın durduğun yerde.. zaman da duracak. gözlerin gökyüzüne dalacak. uzunca bir süre bakakalacaksın.. gözlerimi göreceksin gökyüzündeki yıldızlarda. sonra ay'a bakacaksın. o kadar derinden bakacaksın ki yüreğimi göreceksin ayın içinde gizlenmişş..

    elini uzatsan alacaksın sanki ay'ı yerinden ama ellerin gökyüzüne hep boş gidip boş dönecektir. ama bilrsin ay'a benzettiğin yüreğim zaten senindir.. seninkinin hemen yanıbaşındadır.. ve o yüreği oradan sökmek zordur. tanrı'dan başka kimsenin başaramayacağı kadar zor.. senin bile.. ewt garip ama, senin bile.....

    öyle iyi yerleştirmişim ki.; öyle kuvvetlice çivilemişim ki; onu yüreğinin yanına çıkarmak ölümdür.. çıkaracak güç ölümdür. paramparça da olsa, kan da ağlasa, varsın yüreğinin içinde versin son nefesini. ödüldür bu bana.. yüreğimin yüreğinde can vermesi ödüldür. ödülümdür..

    sevdiğim sevdamsın..

    unutma; bu yürek sende can buldu.. seni mekan bildi kendine. benden başkası YASAK senden başkası ÖLÜMdür bana...

    ne başkası yasağın olsun. ne başkası ölümüm olsun. sen benim, ben senin olayım yeter..

    seni seviyorum...

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 22.03.2010 - 13:25

    Sana ne sözler birikti, bir bilsen.


    Şarap tadındaki kokunla sevdalı tenime doğuyor önce güneş, sabahın ilk ışığını gören gözlerime doluyorsun sonra... Kalkıp aynadaki yüzüme bakıyorum, sen varsın, anla. Sana bakıyorum, gözlerimin içindeki kendime. Nedeni yok, nedensiz buluyorsun yolunu, biliyorsun çünkü; sana ait kaldığımı.


    Sana ne sözler birikti, bilsen...


    Gülümsüyorum sokakta insanlara. Sabah değil aslında, ben öyle görüyorum. Gözlerinin içindeki sevda nefesi geliyor peşimden, bekliyorum, anla. Martılar düşüyor yine bir bir, ama gülümseyerek ve gagalarında avuçlarıma bıraktıkları sana ait kırıntılarla...


    sana ne sözler birikti, bir bilsen... Önce içli bir özleyiş sarıyor beni, sonra ayrılığının sesi. Peşi sıra vuruyor ellerimi sustukça sen; biriktiriyorum ben de istemeden...

    Seni seviyorum, ben sana sevdalı melek; sözlerimi biriktirirken, gözlerinde kalacağım için gözbebeklerime dolduruyorum hayatı...

    Anla, ben seni anlatamazken; yüreğimin sesini bekliyorum...

    İnan, seni sevmelere doyamıyorum....

    ....


    İçimden tuhaf şeyler geçiyor. Sanki içimde ağlıyorsun. Yokluğu sırtından vuran garip bir ağlayış bu. Bırakıp gittiğini düşünürken bile gidemediğini gördüğün için ağladığını söylüyor gözlerin, sağ yanına topladığın saçların karanlığın ıslak tekerlemesine karşı çıkmış; bana gülümsüyor... Gör hadi...

    Aslında gelmen için sebepler vardı ellerinde, gelebilmen için... sevdalı bir tenin kokusu vardı hala içinde, belki de sen bu yüzden ağlıyordun...

    Bildin işte; yalnızlığın yaralı memelerinden ağrısız bir ölüm akıp dudaklarımdaki dört mevsim değil artık bendeki; sensin.

    Aradığım, sesimin en işlek caddesinde bana gülümseyenim, sigaram bittiğinde nöbetçi tiryakimsin artık sen...

    Bildin işte, ağladıkça, bir istanbul tramvayında kaybolan yolcumsun içimde. Üstü başı açılmış denizimin fenerisin artık sen...


    Hadi durdur karesini hayatımın, kopsun sensizliğimin filmi. Yazılamamış bir öyküden dön artık, uykumun sağrısına uzandığımda gel, gel, gel yine yeniden...

    Sen içimde ağlıyorsun... Göğümle yerin arasında savrulan rüzgara bakıp; içimdeki yaralı kanatlara dokunuyorsun. Dudak kıvrımlarındaki uçuğa benzer hikayelerin için; sen meleğim, sen içimdeki bize ağlıyorsun...

    Gözlerini sakladığın yerden çıkarıp bak hadi, zulasında beşinci kitap gibi sakladığın hikayenin ilk sayfalarını oku gizlice, tanrıya sor. İçimde özgürce yürüyen adımlarından kalbinin berraklığı gibi toza bulanmış yollarımı sor...

    Hadi açtım damarını kuytusunda sakladığım seninle dolan hayatımın, boğ karanlığı, sil artık sensiz yazılanları...


    ....


    Sen içimde ağlıyorsun, gecemin aylak saatlerinde yönünü çalan sevdalı bir melek gibi tanrımın sözlüğündeki gülümsemeye döküyorsun herşeyini... Sen içimde umutla ağlıyorsun, sen... Sen bende kendini bulduğun için, sen biz için yakılan sevda ağıtlarına ağlıyorsun...

    ....


    Sana ne sözler birikti, bir bilsen...

    Ama söyleyemediklerimi sen anla, hadi; bir martının kanatlarının tenindeki ışığından anla, üstüne hangi gülüşü taksan sana yakıştığından anla. İçimdeki ağlayışından...

    Seninle bir sabahtı ve seninle gelendi herşey. Gündü, güneşin tam ortasıydı yedi tepeli şehre benzeyen gözlerin. Geceydi, aşkın sızışıydı sanki tenindeki terin. Sendin, hücremin duvarlarını yıkan, ve sendin saçlarını tel tel ayırırken bana ait şarkılar mırıldanan..

    Hatırla, söyle derdin, bir şarkı da sen mırıldan...


    Duyuyor musun; sen içimde gülerek ağlıyorken sahibini bulan kelimelerle sunuyorum şarkımı. Ezgisini yazdıkça, özleminden kırılan notalar haykırıyor sana, dinle... Kaçıncı perdesindeyse bu gece; ilkyazdan seslerle fısıldıyorum kulağına, dinle...


    ....


    Farkında mısın; hangi ışığı kaldırsam altından sen çıkıyorsun artık. Dolunay akşamüstlerime geliyor yavaşça, ve sen ansızın vuruyorsun ayın bu halini, dönüyor, ardına bakmadan kaçıyor, farkında mısın?

    Farkında mısın, kaç çıkmaz sokağın duvarlarını yıktın içimde. Kaç kaldırımı dizdim yeniden, kaç ağaç diktim,


    görüyor musun

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 20.03.2010 - 08:56

    Yoruldum ıssızlığında... Dağıldım. Hadi durma!

    Bir demet yalnızlığı özenle dök yollarıma...
    Tarihsiz olsun ağrı kesici olarak sunduğun cümlelerin.
    Gecelerim alışık değil pek ansızın vuran şiddetli sancılara.
    Hatalı birkaç matematik problemi koy önüme,
    Senden kalan tenhalığıma çözümsüzdü ninnisini dillendireyim.

    Uykusuz kalınca huysuzluğu çok yormakta benliğimi...
    Tutunabileceğim bir tutam bakış bırak bir de gözlerime...
    Yürümeyi henüz öğrenemedi yüreğim ayağına dolanan ketum kırgınlıkla.


    Edebiyatı zorunlu kılma.
    Hüzzam güfteleri söyleyip toprağımı eşelemesin sesin.
    Yaşam iksiri su olmasın katilim.
    'Bilirsin kaktüsler fazla su verilirse ölür' yarim.

    Hadi!
    'Kal' nöbetlerine tutsak etmeyeceğim bizi...
    Ruhuma mülteci kramplar örmeden git.
    Zehirli doğan günler sevdamın bakiyesi ömrüme...
    Tek taraflı görülüp biten sevda davasının hükmünü giydim.

    Kendime sürgünüm.
    Bir cümleyim cümlenden virgülle ayrılmış sayfalarımın kimsesiz çocukları harflerle büyüyen.
    Kör mayınlar döşeli ruhumun her zerresinde 'sus'lar döküyorum nehir yataklarına...
    Senli her nokta omuzlarımda uykuya dalarken gözlerime düştü beklenen...

    Yalnızlık...
    Noktalanmış sevdaların uğradığı ilk istasyon.

    Durdursan da zamanı dönmez ki giden...
    Artık gecenin yanağına konan hüzün,
    Bir damla gözyaşıyla avuçlara bırakılan hasret,
    Fecir vakitlerinin eteklerine dökülen sitemler var.

    Firak kan kusar ehven bir gecenin kızıllığında...
    Kolay değil sükutun içinde feryat gizlemek...
    Damlaları hıç/kırık/sız/ taşıyabilmek gözlerde...

    Sevda zamanında sevda diyen aklımı yüreğime düşürüp...
    Takvim yapraklarını tarihsiz kılana kadar,
    Kederli leylak kokan ıslak sokaklarımda,
    Susma faslındayım

    Cevap Yaz
  • Rıza Karataş
    Rıza Karataş 19.03.2010 - 16:51

    Yokluguna Kanayan Her Gecede...

    “ Benden ömür uzaklıktaki yüreğinden ” kurak toprağa düşen cümlelerin ölüme mevzilenmiş namlusunda kanattım hasretini...

    Sen kirpiklerini gökyüzünün ince dallarında uyuturken, ayrılıklara yataklık eden bir eşkıya gibi kelimelerin namlusunda ağlattım içimdeki cocuğun gözbebeklerini...

    Sen benden uzaklarda susmaları oynarken ben sensizliği anlatan intihar mektuplarının harflerinde susturdum yokluğunun pas tutmuş çığlıklarını..

    Seni sevmenin bedeli ölümle onurlandırılmışsa sevgili; gülüşlerim kefenim, saçların darağacım olsun…

    Çünkü ben; ayrılık şarkılarının notalarına yaslanıp uzaklarda yarınlarım için vuslat cicekleri toplayan kadının dudaklarından söylenmiş son mutluluk cümlesiyim..

    Unutma sevgili; benden bir ömür uzaklığa gitsen de, ben hala ilk gün ki gibi seviyorum seni...

    Sesini duymasam da varlığına yaslanıp dualarıma ekliyorum ıslak gözyaşlarımı...

    Tozlanmış hatıralarımı gözlerimin önüne getirip getirip yüreğinle bana gülümsediğin hallerini anımsıyorum...

    Lakin gittiğin günden beri her yağmurda hüzünler üşüşüyor bedenime...

    Ne zaman yağmurun bulutlarla dansına tanıklık etsem; kanla yıkanmış yaşlarım düşüyor kuru toprağın ince dudaklarına.. Yaşıma,başıma aldırmadan delicesine ağlıyorum gözlerimde nem, yüreğimde sensizlik ile..

    Biliyorum ki; gözlerimden her akan yaş, bana haram gülüşlerine dua oluyordur..

    Kirpiklerimden akan her nem, senin yazgına senin acılarına kefaret ödüyordur umarım..
    Ve geleceğini bilsem; umuda gebe sabahlara kurşun sıkardım..

    Ölmeden önce gözlerini göreceğimi bilsem; dağlarını sırtlanıp tuz basardım kanayan sancılarıma..

    Ah gülüm, ah hicrana gelin ettiğim yarim.. Soğuk kış gecesi kanlı gözyaşlarınla yıkadığın duvarlara yaslanıp beni ararsan avuç içlerinde, bulamazsın beni. Çünkü ben; sözün bittiği yerde ' yüreğindeyim..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 337 tane yorum bulunmakta