Her nefesi hayat olan adamdan,
_______________________Gözlerinde güneşi taşıyan kadına…
Deli AŞKIM benim, hasret çekilmez oldukça; her gülüşüne özlemli türküler yakarım şehrimde… Yağmurla yağdıkça yokluğun sızıları, üşüyen parmak uçlarımdan dökülen binlerce satıra güller açtırırım. Bir damla olup şehrine düşmek isterim ay yüzlüm, az ama delice yağmak şehrinin arnavut kaldırımlarına… Şah damarlarından süzülerek yüreğine akmak, seni sende yaşamak velhasıl tek derdim
Hadi sende vur
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Devamını Oku
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Ne zaman canın yansa bu kadar derinden
Sanırsın mümkün değil bi daha üzülmen
Ne inat ne gözükara ne dayanıklı yürek
Acıyor aynı yerden herşeye rağmen...
Ne akıl kar ediyor ne fikir o sırada
Biliyorsun geçiyor zamanlar ama ne fayda
Ben de son sanmıştım... her gidiş bir kaybedişti. ve ben yalnızdım.
Ne gidecekler vardı artık ne kaybedilecekler.ama değilmiş öyle. gözyaşları 3 günlük umutlar sonsuza çıkarken değişiverirmiş herşey birden bire.
Ben ne kadar tüccar olsam da aşk pazarında yokmuş alıcım yosun kokulu yollarda.
insanların kaliteli sanıp para verdiği yastan öte değilmiş. Ve her yasın çıkışı yaşlı gözler imiş...
'Mış' 'miş' değil dediğim yanlış anlama... ben de içindeyim bu çokluğun.. benim kanayan yaralarımın yanında;
Yaralı...tepeden tırnağa herkes yaralı
Alışılmıyor acı yok kaidesi kuralı
Kanayıp ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni
ne gelen anladı ne giden olanı biteni
Kimse anlamadı... aşkın öbür adı yanmaktı. bazıları mahrum kaldı ateşten. O mahrumlar hiiiç yanmasın zaten...diken battı elime yar diye... şimdi sakın gülü seven dikenine katlanır deme... benim hiç gülüm olmadı ki...
Şimdi ne olduğumu yaralarımdan sonra ne kadarlık canım kaldığını bilmeksizin... sadece senin için;
Adıyorum aşka geri kalanımı
Suya söyledim gitti en son yalanımı
Aşkın da en hesapsız kitapsız olanını
Yaşamazsam karakaplıya kaydedin beni...
Ve üzerime de yazın ki:
Umarsız bir yoldu onunkisi... aşk sandığı sadece bir hayaldi... ve kırılan hayalleri toprakta kaldı....
İsyana aşeriyor yüreğim bu gece...
Yaşananlara yaptıklarına acıttıklarına kanattıklarına yanıyor.
İsyana aşeriyor dilim bu gece...
Susuşlara bitişlere var olamayışlara çığlık atıyor.
İsyana aşeriyor gözlerim bu gece...
Dökülen yaşlarına göremediği mutluluk tablolarına gidişlere yol ayrımlarına ağlıyor.
Biraz daha büyüdüm bu gece...
Yüzüme her gülenin dost olmadığını bir kez daha anladım.
Çok radikal kararlar aldım mesela. Teoride olan düşüncelerimi pratiğe geçirmeye karar verdim.
Yanlı taraflarımı attım bu gece...
Senin bana hiç olamadığın kadar öznel olup geldim yanına.
Sahte sözlerden etkilenmeden aldım seni sol yanıma.
Kendi dünyamı tanıdım bu gece...
Sen olmayınca yıkılacak kadar küçük olmadığını anladım. Sen olmasanda sevdamı yaşatabileceğimi anladım.
Senin yaptığın gibi başkalarıyla değil kendimle paylaşarak yaşar bu sevda. Dilimde değil yüreğimde yaşar.
Ulu orta her yerde paylaşacak kadar onursuz olmadı benim sevdam. Bu kadar düşmedi yerlere...
Milletin ağzına sakız olacak kadar alçalmadı. Tanığımı sandığım insanların ütopyaları ile kirlenmedi.
Senin yaptığını yapmadım mesela...
Sevdiğime laf söylettirmedim.
Sende hiç var olamayan bende ise yok olamayan 'biz' i harcatmadım bozuk para niyetine.
Korudum kolladım aşkı.
Kadrim kıymetim bilinmedi diye pes etmedim.
Sonuna kadar savaştım.
Var olduğunu sandığım 'biz' i kurtarmak adına engin denizlerde kulaç attım.
Boş yere çırpındı yüreğim yok yere tuttu nefesini...
Benim susmayan kalemim seninse boş konuşan dilin en
mutsuzundan bir son yazmış bile bizim için.
Şimdi nokta koymak düşer bize...
Hadi! İndim ben sahneden... Çektim elimi ayağımı...
Noktayı sen koy perdeyi sen çek de yine alkışlasınlar seni...!
Bu gece aşkın sırrına kalem basıyorum. Kapatıp gözlerimin parantezini dikkat tabelası asıyorum sözlerimin ünlemine. Ustabaşı hüznüme üstü başı yırtık çırak oldu ellerim... Ellerime dokundu yüreğimdeki kederim... Cümlelerim teker teker nedamet oldu sensiz güncelerimde... Hiç ihanet etmedim yalnızlığıma hiç vefasızlık etmedi yalnızlığım bana... Gururumun ölüm döşeğini sererken ayaklarına suni teneffüsler yapardım umuduma... Yine kaybeden olurdum yine kaybolan intihar boşluklarında...
Tortulu bir yalnızlıkmış ayazıma düşen kar... Gün dönümlerinde keder tüten evlerin saçaklarından topladığım. Kederli bir şarkıymış adın geceler boyu tersinden okunan bestesiz sarkılar gibi söylenen...
Aşk gibi birşey değilim ben! Sözüm uçar yazım silinir siluetim yanar hafızalarda... Bir bakışım kalır keskin nişancı elinden delip geçen hayatı...
Acı´ya aç hüzne muhtaç yüreğim kalır aşkın kapalı kapılarında...
Aşk gibi birşey değilim ben! Yapışmam duygunun en yoğunundan hayata... Sürgünü oldum sevdanın... Sığınmam pişmanlık taşan af kelimeleriyle sahte dünyaya... Sığınmam suskunluk biçilmiş sevdanın dilsiz diliyle aşkın otağına...
Aşk gibi birşey değilim ben! Kırdım kalemini sevdanın yaktım gemisini aşkın. Ne gitmek vardır artık ne dönmek sözümden... Batan son güneşimin son mirasıydı yalnızlık anıt oldu hayata... Kanıt oldu yalnızlıklıktan ölen insanların yalnızlıklarına...
Aşk gibi birşey değilim ben! Sözüm uçar yazım silinir yüzüm yanar aynalarda. Güneş yanığı ömrümle öderim borcumu hayata...
Ben arabesk bir aşkla sevmiştim acıyı... İsyansız acılar biriktiripimkansız aşklara hasreti gömmüştüm kalbimin samanyoluna... Her yıldız kaydığında üşürdü gözlerim...
Aşk gibi birşey değildim ben... Yakmazdı alevim yanardım kendim...Her özlemde bir damla asardım kirpiğimin kimsesiz boşluğuna... Kirpiğimin boşluğundan bakardım sana... Yani özlemle yani aşkla!
Gittiğim med ve cezirlerde azığım olurdu ağzımdaki ahım... Seni her düşündüğümde acırdı yüreğimdeki boşluk acırdım kendime... Yıkılırdı aşkın gök kubbesi üstüme... Benliğim bencilliğim yok olası gururum kaldıramazdı bu yükü geceler boyu...
Aşk gibi birşey değildim ben! Susardı dilimdeki boşluğun susardım hep kendime... Dilim kelimelerle kekelerken yüreğim özlemle taşarken susturucu takardım sesime... Yine taştı yüreğim yine sıçradı özlemim bir kaç kelimeye...
Aşk gibi birşey değildim ben... Her duygunun acıyla birleştiği kıyılardan bağlanırdım hayatın yaşamak limanına... Aşk acıya değdiği zaman aşık ederdi beni kendine... Hasretin gurbet elden dönmesini beklerdim hasretle.
Aşk gibi birşey değildim ben... Kimsesiz bir çocuk gibi büyüttüm yalnızlığımı sevda koydum göbek adını... Sevdamın gözü öyle karaydı kiaklayamadı hiçbir gece öyle sakladım ki seni içimdeki gölgelere farketmedi varlığını hiç kimse
(BEN BİLE!)
Aşk gibi birşey değildim ben! Uçardı sözüm silinirdi yazım yanardı yüzüm aynalarda... Sözüm uçtu yazım silindi yüzüm yandı sensiz aynalarda... Yazımda yazgımda sevdayaydı sevdadandı... Kırıldı kalemi sevdanın çok kırıldık bizde... Artık sukutun gizemli yamaçlarında gizleniyorum yazgıma yani aşksızlığıma...
Zifir bir cümle zannetsemde kendimi aşk benim tahtimda gizli...
Sensiz geçen her günümde bir ömrü tüketmişim sanki. Görmediğim günlerin bile adını koymuşum, onları bile tükenmeye terketmişim. Hepsi ayrılık, hepsi sensizlik, hepsi yokluk, hepsi hüzün... Yüzyıllar sürmüş matemim, içime işlemiş yas rengi...Asırlarca yüzüne baksam, okşasam ellerini, öpüp koklasam tenini, asırlarca seninle olsam kendimi varlığına inandıramam ki...
Gözlerimden bir damla mutluluk süzülememiş, sığınamamışım yüreğinde bir köşeye.Hep uzak, hep hoyrat köşelerde sürgün kalmışım. Dudağıma değen tuzlu bir feryat olmuş, aktıkça içimi yakıp kavurmuş. Çöle dönmüş yüreğime ne kadar aksan gül bahçesine dönemem ki. Ne kadar dolsan içime, sana kanamam ki.
Sen bulamadan kaybetiğim, kaybetmeyi yediremeyip kendimi kendimden ettiğim... Sen hiç bulamayacağım... Sen sebepsiz küskünlüğüm... Paramparça etsen varlığımı, sen diye inleyeceğim... Gözümden sakınırken, gönlümün katlanmaya mecbur olduğu...
Ağır gelir bazen böyle sevmek. Ağır gelir dolduramadığım sen. Ne elimden gelir, ne gücümüz yeter.
Yüzün yüzüm olsa, damarlarım kanınla dolsa, bedenim bedenine eklense, ruhum seninkinde erise, kurtulsam. Kurtulamam ki...
Anlatamam sevdiğim. Anlatamam yaşama sevincim olduğunu. Anlatamam derdimi arttıran derdim olduğunu. Anlatamam en değerli varlığım olduğunu, anlatamam en büyük yokluğa boğduğunu...
Ağlasam da, gülsem de, neşelensem de, durulsam da yüzüm sensin. Sen uyur, sen uyanırım. İçin rahat olsun sevdiğim. Senden uzaklaşamam, seni solumadan yaşayamam...
ayyüzlüm bulut gözlüm çiğ olur düşerim saclarına 2 dakkalık ömre kanar..nerdesin be gülüm sensiz yüreğim kanar -ben yanarım bir midye kabuğunda inci olmaktan utanırım gözyaşlarında kendimi gördüğümde..
BU SENİN YÜREĞİN OLSA GEREK..GÜZELDİ.....
ERKEKLERİN AĞLANACAK HALİ
DESTİ İZDİVAC programlarında en acıklı
kadın gelir
adı fatma yada miyase
boşanmış
adamda gelir oda boşanmış karadenizli kadem bey
kadına sororlar nasıl bişey istiyorun
dürüst adam gibi adam
KADEM BEYDE gercekten dürüst
hatta gelmeden bi şiir yazmış şiire benezmiyor ama milyonlara rezil olmayı göze alarak okuyor fatmaya
güzel
paravan acılıyor
fatma
bir bakıyor
olmaz
NEDEN OLMAZ
yüreğim pır pır etmedi..vahhhhhhh kademimim vah
veya burada birine ilgi duyan erkek
MELEK OLSUN KIZIN ADI
melek sendne hoşlandınm
der erkek mesala
melek sapıkmısın ?
yada sanalda olan ilişkiler ne kadar güvenli
yada siz beni tanımıyorsunuz = yani beni görmedin demek istiyor
erkek şunu demeden aciz SANAL BU KADAR GÜVENİSİZSE NEDNE BURADA OLMANI ÇELİŞKİSİNİ YAŞIYORSUN MELEK ?
demekten aciz ağla erkeğim ağla
zaten erkek olmanın en zor dönemi
tarihsel sürecin erkeğe verdiği gecim sağlama rolü artık mucize iş yok güc yok
erkeğinde gücü yok
gücü olmayınca söyleyecek lafıda ayakta kalacak halide yok
ondan sonra kadının dilinden kurtulamaz kabullnemez
sinirlerine hakim olamayan ve kadınlar gibni hesaplı hareket edemeyen erkek giderek akrep gibi kendini zehirler
ağla erkeğim ağla
Ayakkabı üzerinden erkek tarifi yapıp aynen şöyle diyor:
'Hani derisi yumuşak, giydiğinizde çok rahat olan
ama asla favori ayakkabınız olmayan modeller
vardır ya …
Hiçbir zaman sevgilimiz olarak göremeyeceğimiz,
sırlarımızı paylaşıp omzunda ağladığımız erkekler.
Keşke kıymetlerini bilebilsek.'
Orjinali de böylemiydi yoksa ben mi eksik not almışım bilmiyorum.
Ama sanki laf biraz arızalı..
Ama önemli değil;yine de ne demek istediği meydanda.
Aslında burdaki 'keşke' lafına bile 'işim olmaz' anlamı yüklemiş.
Sadece 'yahu bu keriz o kadar yükümüzü çekiyor.Biraz ayıp
oluyor ama elden ne gelir' demeye çalışmış.
Her zaman söylüyorum;kirpikleri unlu elinde ingiliz anahtarı
bozuk musluk sevdalısı adamdan bir numara olmaaaz.
Kadınların keleğine gelmeyin!'Bayılırım ben bu tip adamlara'
lafını yutmayın.
İhtiyaçları için her işten anlayan ucuz,kelepir ve de ekonomik
fahri ustayla,sıkıştıklarında dökülüp rahatlayacakları duygu
amelesi arıyorlar.
Merakı size değil.
Benden söylemesi.
Daha da karışmıyorum bu işlere artık.
yazdıklarımdan çıkarılacak kıssadan hisse ise
aşağıdaki gibidir:
-Bizim bahçeden yemlenip komşunun folluğuna yumurtlayanlara dikkat!!Keleğe gelmeyelim!
-ARK
Söylemem.. Sır..
Bilmesin gece yarılarında hayaliyle
Nasıl sarmaş dolaş
Ve özlemiyle ne kanlı savaşlarda olduğumu..
Söylemem.. Sır..
Kimse bilmesin bu hüznü hangi mevsimden çaldığımı
Umutsuzluğu nasıl canımla besleyip
Yokluğuna ne yalanlar kattığımı..
Sus..
Söyleme sen de şiirim
Adının dilimde ne dualarla döndüğünü duymasın
Kanasın içimde bırak
Terli ellerinden alsın nemini gözlerim..
'O' bilmesin!
Bilmesin semtime mesken kurduğunu yalnızlığın
Tortu tortu dökülsün sevinçler
Kitap arasındaki kuru güllerde koksun acı
Çığlık çığlığa sevişmelere salınsın sessizliğim
Kuytularında bir yetim duygu vurulsun gecenin
İçten içe bir yangın sarsın odamı..
'O' bilmesin!
Sonra zamanlı zamansız
Bir türkü misafir olur zihnime
Savrulur kelimeler, başım döner çırpıntılardan
Kollarını uzatır ölüm meleği
Ve kanlı mızrağını doğrultur yokluğunu giyinmiş iblis
Sırat olur sevdam, korkarım
Geçemem sevdiğimden öteye
Takılır yüreğim, sol yanım cehennem
Kırılır içimde inceden bir dal
Tutunamam kendime zaman zaman
Severim, çok severim..
Söylemem..
Kırgın sevdalı yanım
Sus..
Sen de söyleme şiirim;
'O' bil(me)sin!
Cevapsız değil aslında hiçbir soru. Sustuğum kadar seviyorum, konuştuğum kadar özlüyorum.. Sessizce akar kelimelerim, usulca okşar saçlarını derin uykudaki sevdiğimin..
Ama; 'O' bilmesin..
ve biLiyormusun kadınım..
düşLerim var benim..
ve biLiyormusun kadınım.. sakıncaLı.. edepsiz.. terbiyesiz yerLere dOkunan düşLerim..
bir kadının gögsünde kimi zaman..
kimi zaman kaLdırım kenarında rüzgar bekLeyen..
bir uCtan bir uCa bir üLkeyi gezen düşLerim var benim..
yaam diyen.. umut diyen.. yarın diyen düşLerim var..
susan yanımda koLLarını aCıp kucagıma zıpLayan bir cocuk düşü bunLar biLiyorum..
koLLarında yara bere oLmayan dünya..
yüzünde cIban izi oLmayan ay..
ve sesini her daim yürekLi bir tını giBi haykıran rüzgarLarın oLdugu düşLerim var benim..
ve..
tüm bu oLanLarı.. bu yaşam denen eyi.. sensiz düşenemedim..
soL kuLagıma fıSıLdıyor biri.. kanat cırpıLarı hic bitmiyor.. ben körüm.. onu ne görebiLir.. ne dE hiSsedebiLirim..
kanatLarını cırpan beLki bir meLek.. beLki dE şeytan..
kuLagıma fıSıLdıyor seni ve ben kim oLdugunu umursamıyorum..
cünkü biLiyorum.. beni meLekLerine emanet etti.. evet biLiyorum.. eger o şeytansa sOnum cehennem oLabiLir..
sana göre yanLı oLanı.. bana göre dogru oLanı yapıyorum..
geLiyorum.. iStedigin kadar git..
arkamda.. dün geCeki rüyaLarım kadar derin bir uCurum.. fıSıLtıyı duymak iCin atLadıgım..
ama sadece dün geCeki.. geCeLer hic bitmiyor.. uykuLarım saatLerce..
senin sarıLıınLa biLe iyiLemicek yaraLara sahibim..
özeLLikLe ruhum.. insanLarLa arkada oLmaya caLıtıkca yaradan baka bir ey degiL..
şimdiden seneLer oLmu seni duyaLı.. seneLerce uCurumu boyLamışım..
dün saBah.. tam kendimi bırakacakken hic bekLemedigim bi eyLe karıLaştım..
rüzgar arttı.. sanki meLek 2 katı hızLa carpıyordu kanatLarını..
o an.. sag kuLadımda bi nefeS hiSsettim.. ve fıSıLdı;
´Tanrı.. seni bize emanet etti.. dizLerin ve dirsekLerin kanıyor..
ruhundaki yaraLarı iyiLeştirdin.. artık gücLüsün ve dümeye ihtiyacın yOk.. kanatLarıma tutun..
önümüzdEki uCurumu kimse gecemedi..
Tanrı bunu sadece öLümcüL akLara yapar.. ve uana kadar hic yapmadı..
bunu zaten biLiyoruz degiLmi.. ´
artık rüyaLarımda biLe görebiLiyorum seni.. cOk şey anLattıLar bana..
evet.. artık görebiLiyorum.. cünkü ruhumdaki yaraLar iyiLeşti..
şuan okudukLarını o meLegin kanatLarına yazıyorum.. digeriyse kaLbimin hizasında uCuyor..
iStedigin kadar kork.. gücLendiriyor..
eger korksaydım ne gücLü oLurdum ne dE kutsaL..
görüyorum artık onLarı.. öLeSiye güzeLLer..
sana göre yanLı oLanı bana göre dOgru oLanı cOkdan yaptım..
sana.. meLekLerLe geLiyorum.. iStedigin kadar git..
o dü yorgunu yazgımızda o buram buram deniz kOkan özLemLerimizdE
yaama oLan güvenimi tazeLercesine yarın var düşLerimdE..
hadi.. mevsim cOk gec degiLken..
ve yaşam.. bizLere böyLe sevmeyi adet edinmiken.. yaşamaya yeminLi düşLerim var benim..
hadi saBah erken.. daha gün dOgmadan..
yoLa düen yoLcuLukLarda serüvenLerini arayan yüregim..
ve iCinde böLütürdügüm hiSLerimden arda kaLan.. yani bana kaLan düşLerim var benim..
hadi imdi.. tut eLLerimden..
ayyüzlüm bulut gözlüm çiğ olur düşerim saclarına 2 dakkalık ömre kanar..nerdesin be gülüm sensiz yüreğim kanar -ben yanarım bir midye kabuğunda inci olmaktan utanırım gözyaşlarında kendimi gördüğümde..
bu cümle ayakta alkışlanır...
başarılar hakkındır..
kadınlar sevmeyi bilmez
kadınlar sevmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
ama bizler de öğretme özürlüyüz. karşımıza kırk* yılda bir saf, temiz, yalansız dolansız biri çıkar, onu da ne yapar eder o sevmeyenlere benzetiriz. bize göre küçücük, ona göre kocaman yüreğinde değil bir erkeğe, kendisine bile sevgi koyacak yer bırakmayız. ideal kadın yoktur, onun böyle olmasını da umut etmiyoruzdur zaten ama kafamızdaki kötü 'kadın'ın elbisesini ona zorla giydiririz. kendi güvensizliklerimizi, eksiklerimizi, tahammülsüzlüğümüzü, sabırsızlığımızı ona ihale eder sonra da tüm bunlara rağmen sevmesini isteriz.'' çünkü biz gagasından tutup kuşu öt kuşum öt kuşum diyoruz. çünkü biz yedirip çiçekleri ineğe, koklayıp gerisini ineğin, kok çiçeğim kok çiçeğim diyoruz'' biz sevmesini öğretemeyiz kadına, kendimizi sevmeyi öğrenmedikçe.
kadınlar dürüstlüğü bilmez, biz erkekler biliriz.
onların laf olsun diye farklı zamanlarda söylediği birbirine zıt sözler, ihanetin, aldatılmışlığın, onun ne büyük bir yalancı olduğunun kanıtlarıdır. bizim söylediklerimiz ise öylesine sarf edilmiştir, önemsizdir. biz dürüstüzdür, kadın yalancı ve ikiyüzlü. ama biz kadınlara dürüstlüğü öğretemeyiz.
kadınlar sabretmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
bizim tüm saçmalamalarımız, hırçınlıklarımız hep eski sevgililerin suçudur, hep aşkların suçu. yani yine hep kadınların suçu... yeterince ve gereğince sevilmemişizdir. oysa ne de güzel sevilebilirdik? .. gidenlerden kırılmayı öğrenmişizdir, güvenmemeyi, şüphe etmeyi. ama şimdiki sevgililerimiz öyle midir ki? onların yapısında vardır kırmak, kullanmak, aldatmak. korkuları, sevgileri, düşünceleri, hayalleri hep tek kişilik hep sadece kendi yararlarınadır. onlar hiç yıkılmamıştır, onları kimse paranoyak, güvensiz yapmamıştır. yapmamalıdır da zaten; çünkü onlar hep seni, beni, bizi yani hayatlarının aşkı olan o erkeği beklemiş olmalıdırlar. hakları yoktur bizden önce öpüşmeye, dokunmaya, aşık olmaya, sevişmeye, bir başkası için gözyaşı dökmeye. bilmek zorundadırlar bir gün bizim yani hayatının erkeğinin geleceğini. önceki sevgililerimizin hepsi diğer yarımızdır bizim, defalarca yarımızı kaybetmişizdir. oysa kadınlar kalu bela'da kendilerine eş seçilen ruhu bilmek ve beklemek zorundadırlar. onların eski sevgiliden şikayet etmeye hakları yoktur. çünkü onların eski sevgiliye hakları yoktur. kadınlar beklemeyi bilmez, biz biliriz. ama öğretemeyiz...
kadınlar değişmeyi, gelişmeyi bilmez, biz erkekler biliriz.
genelde kabul etmeyiz ama bir hatamız olduğunda biz bunu düzeltmeyi, tekrarlamamayı biliriz. kadınlar bilmez... belki de desteğe ihtiyaçları vardır ama biz bunu anlamayız. anlasak da yapamayız, yapsak da kabul görmeyiz. korkutmuş, üzmüş, kırmışızdır. defalarca söz verip yine aynı yanlışı yapmışızdır. şüphesiz tek suçlu biz değilizdir; kadınımızın korkularıdır bizi buna iten. o olumsuz düşüncelerle boğuştukça olumsuzluklar olacaktır, biz bunu yapmaya zorlanacağızdır. kadınlar değişemez, biz de onları değiştiremeyiz.
kadınlar vefayı bilmez, biz erkekler biliriz.
zor anlarında yanlarında oluruz, onlar ise bizi hep yalnız bırakır. neden yanımızda olmadıklarını sorgularız, lakin sadece kendi penceremizden, sadece olumsuz bakarak, suçu ona yıkarak bakarız. başımızın ağrısını, siyatik sancısını, kalbimizin acısını hep onlara ihale ederiz. 'sen yoktun o yüzden daha beter oldum' deriz, 'ben acı çekerken sen sohbet ediyor, eğleniyordun' deriz. vefasızdır kadınlar, bencildir. biz onlar hastayken dünyaya küseriz, o yüzden aynısını bekleriz. her an aklımızdadırlar, onlardan da aynısını bekleriz. yanımızda olmaktan, bizimle konuşmaktan korktuklarına, onları bizim korkuttuğumuza da inanmayız. ne zaman neye nasıl tepki vereceğimizi bilmediklerini söylerler, inanmayız. çünkü daha müspet bir gerçek vardır; kadınlar vefayı bilmez. biz erkekler biliriz, ama onlara öğretemeyiz.
kadınlar dostluğu bilmez, biz erkekler biliriz.
onlar birbirlerine 'canım, bitanem, aşkım' diye hitap etseler de hep kıskanırlar arkadaşlarını. oysa biz erkekler öyle miyiz? gerektiğinde birbirimiz için ölürüz bile. hatta kimi erkekler samimiyetlerini 'birbirimize ana avrat söveriz şakasına ama kavga etmeyiz' diye açıklar. o derece aşmıştır dostluk duygumuz. kadınlar daha kendi aralarında sağlam bir arkadaşlık kuramazken bizlerle nasıl dost olabilir ki? ayrıldıktan sonra 'dost kalalım' derler ama bu nasıl mümkün olabilir ki? yıllar sonra bir mail yollayıp da yeni aşkınızı, ona yaptıklarınızı ve dolayısıyla bazı sorunlar çıktığını anlatıp fikrini sorduğunuzda ''kusura bakma cevabım kısa olacak; 3 yıldır seni düşünmeden, senin için dua etmeden uyuduğum tek gece yok. sana yardımcı olamam'' derler. dost kalalım lafı hikayedir onlar için, kalamazlar. kadınlar dostluğu bilmez, biz erkekler biliriz fakat onlarla dost olunmayacağını da biliriz.
kadınlar sevmeyi bilmez.
ya biz? biliriz, elbette ki biliriz. ama onlar buna layık olmadığından biz de layıkınca sevemeyiz. deli gibi severiz, köpek gibi severiz, eşek gibi severiz ama adam gibi sevemeyiz. çünkü hak etmezler. onların dertleri, sorunları yoktur. tek gayeleri evlenecek zengin birini bulmaktır. bu yüzden çaba harcayan taraf olmalıdırlar. bu yüzden yaptığımız çocukluklara katlanmalıdırlar. hem anneleri hep dememiş midir onlara 'erkeğine çocuğun gibi davran da büyüyüp adam olsun' diye? omuzları bizim yükümüzü taşımak zorundadır. kadınlar sevmeyi bilmez, biz biliriz. istesek adam gibi de severiz ama hak etmezler. bu yüzden ne severiz ne de sevmeyi öğretiriz.
Bu şiir ile ilgili 337 tane yorum bulunmakta