Her nefesi hayat olan adamdan,
_______________________Gözlerinde güneşi taşıyan kadına…
Deli AŞKIM benim, hasret çekilmez oldukça; her gülüşüne özlemli türküler yakarım şehrimde… Yağmurla yağdıkça yokluğun sızıları, üşüyen parmak uçlarımdan dökülen binlerce satıra güller açtırırım. Bir damla olup şehrine düşmek isterim ay yüzlüm, az ama delice yağmak şehrinin arnavut kaldırımlarına… Şah damarlarından süzülerek yüreğine akmak, seni sende yaşamak velhasıl tek derdim
ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Devamını Oku
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam
Yildizlari yere serisindi
Birer birer
Gökteki ayi
Karanliga gömüsündü sonsuza dek
Bir fitilli bombaydi
Yüregimde patlattigin
Paramparca edisindi
Kalbime diktigin gülleri
Coskun irmaklar gibi caglarken
Birden cöle dönüsündü
Beni cöl ortasinda
Bir yudum suya hasret birakisindi
Susuzlugumla hasretlere tekedisindi
Benki;
Eskiya olmustum askina
Daglara cikardim
Bu ask adina
Ask devrimi yapmistim
Günah ekleyerek günahlarima
Ates güllerini takmistim
Sevdamm diye yakama
Isgalini kabullendi yüregim
Bir tek senin adina,senin sevdana
Ah be gülüm
Biz ne isgaller gördük
Bu yasamda
Ne darbeler gördük
Insanlik adina,dostluk adina
Dimdik durduk yinede
Egilmeyen basimizla
Yinede yasadik icimzdeki acimizla
Unutmadik ama gömdük anilarimiza
Yine yasarim be gülüm,
Bir darbede senden olsun
Ha bu gelende
Sana olan sevdamdan gelsin
Ha bu en agiriydi ama olsun
Yinede takarim
Ates gülümü yakama
Ne olurki sen olmasanda yanimda
Ben susuz cölümde
Yinede bu sevdami yasarim
Olmaz sana sitemlerim
Olmaz hic ahlarim
Olsun be gülüm
Ben sen degilimki
Ben sevdimmi sevdigime taparim
Yüregimde patlattigin bombanin
Kiriklarini birer birer toplarim
Yüregime askini takar
Askimizin tabutu basinda
Bir dag basinda
Teker teker mumlar yakarim
Yakar yakar aglarim
Yinede ben
Bu sana olan askimi
Yasarim be gülüm
Yasarim
BIRAK
Bırak! parmaklarımda kanayan acılar ben de kalsın.
----------------------------------------
Bırak! parmaklarımda kanayan acılar ben de kalsın. Sen kumral perçemini dökme boyun büküşlerime. En derin ve acıklı şarkılarda nota olmasın zaafım. Sen sözleri al giderken mektuplar açılmasın.
Yanağıma gölge öpüşün ıslanmadan, koy isyanımı urbana ve Munzur’dan savur beni. Kılıca ense dayamış diklenmişliğim sana değil hayata. Efkarımı iki kadehe satmayan sevdamla öksüzüm.Yırtık bir kumaş parçası say yüreğimi! ar’ına örtü.
Güzel yüzün bir devrim türküsüdür dudaklarımda. Kızıl saçlarına astığın iki zeytin tanesi dünya
ve kirpiklerine sakladığın ben(si) nehirler! yolunu bulur yüreğimde. Al ve koru kendini. Der sırrımı mühürlenmiş kelimeler.
Halkıma çizdiğim onurlu geleceğin tablosusun. Fırçamda boya diye kanımı işlerim tuvaline. Ve kahverengi gözlerin düşer güneş diye üzerime. Der mavidir güvercinlerin sevdiği,kanat ekersin gökyüzüme.
Bırak seni sevdiğimi bilmesin ihbarcı sokaklar. Sevdama koca bir ulus sığsın da ve gazabına uğrasın korkaklığın. Ay ışığı olmayan bir gecede sırtını daya taş duvarlara. Ellerim! der nabzımın atışıdır hissettiğin soğukluk. Isın ben(si) bakarken gözlerin.
Bekçiler dostun değildir. Dostun yarım ekmek, acı soğan. Karşılıksız uzanmaz hiçbir el sen davanı uzatma heba diye. Duruşum gülüşünde çiçek açsın, dal dal narin kelebek konuşları. Der ömrüm bir ilkbahar kadar! gelişim tırtıl rengi.
Sürgünüm insanımla aynı gelecek peşinde. Kırgınım! düzene sömürüyü kardeş kılmış yutkunmalara. Gerçek! der boyun büküşlerin yalandır, sözün yalan, düşler yalan. Der gerçek olan alnın göğe değiyorken ellerinde olandır.
İki cılız dal, rüzgar yönümüzde salınır umutlar. Sarılışımdır sarmaşık dolanması beline.
Avucuna! der gül açtığında hazandır, goncada ilkbahar kırmızısı. Sen narin yapraklarına dokun tan vaktinin, sisli esintisidir nefesim. Der kavgam rüzgarla ses bulur! binlerce göze gölge sema.
Uzan gökkuşağı sevdam! uzan beni de kat dokuz rengine. Oya gibi emekle işlenmişim yüreğinin en derin yerine..
uzat ellerini
toprağıma değsin dalların
yeniden doğmak için
yağmura değil de
sana susadım! !
dökülsün saçların
güzel yüzün saklansın
asi bir şelalenin
azizliğine uğrasın göz yaşların
kapansın kirpiklerin
gömülsün son bakışım retinana
kaşların kemanıma tel olsun
dur / konuşma! !
sesim! sesinde uykuya dalsın
yok geçmiş!
yok yaşanan hiçbir şey
hamasetli bir doğum öncesidir an
sus! gül açsın gül dudağında
nefesim kolye olsun ak gerdanında
yorulma! saklanma bir bilinmeze
şimdi papatya zamanı
aç zülfünü / yeşile inat!
beyaz sayfalara beyaz kalemle
şiirler yaz! dök içini
aksın satırlara iltihap geçmiş
tuz bas yaralarına! acıt kendini
ve en kirli yanına al beni
sus! konuşma
bir kelime bin anlamdır artık
bak! gözlerim kan çanağı
uykusuz düşlerim yolcudur sana
uzat ellerini!
avuçlarımda masum bir çocuk heyecanı
sorular, sorgular
geri dönülmez göçe kanatlı
kalan her şey bizim için
-sus! !
sadece sev beni
duvarda asılı sazım kadar dostumsun
kalemim kadar arkadaşım
şiirlerim kadar sırdaşım
ve annem kadar sevdiğimsin! !
sus! ağlatma
eksik şiirler gibiyim
tamamla beni!
nefesin olsaydım
önce sevgin vardı
yüreğimde yerinde duramayan
karşı konulamayan...
sonra sesin geldi kapıların pencerelerin ardından..
gözlerin vardı karanlığa nisbet ışıl ışıl..
saçların vardı yağmurda sırılsıklam...
kurur muydu acaba bir sarılsam..
ellerin vardı üşümüş,
ellerimde ısıttım..
çelişkiler vardı içinde,sevgime kattım...
güzeldi seninle olmak
yürek sıcaklığında bir fincan nescafede yakalamak mutluluğu
ve gözlerinde yüzerken bulmak,
başka hiçbiryerde bulamadığım huzuru.....
başın vardı tutkulu gözlerinin yuvası,
ve göğsüme yasladığım...
sözlerin vardı benden bile sakladığın...
düşlerin vardı
hayallerin vardı bilinmeyen
ama hissettiğim...
ve yüreğimden çıkan yollar vardı her seferinde sana gittiğim,
bana geldiğin....
yorgundun..
gözlerin yenik düşüyordu gecenin karanlığına...
uyudun yanıbaşımda......
sen uyurken,
ben gözlerimi bile kırpmadım..
seninle dopdolu bir geceyi
dipdiri yaşayabilmek için..
sen uyurken ben saçlarınla oynadım
hiçbir telini dahi atlamadan.....
yanaklarını okşadım..
sen uyurken ben nöbet tuttum yanıbaşında;
kötü kabusları düşlerinden kovabilmek adına..
sen uyurken;
ben teninin tuzlu suyundan çay demledim kan çanağı gözlerimde,
ellerimi ellerine sürdüm ellerinden içtim..
sen uyurken;
ben soluk alılşlarını saydım...
keşke derinden çekilen bir nefesle yaşanabilseydi
ve
nefesin ben olsaydım
Seni seviyorum
Hani bazen umutsuzluğa düşer de ne yapacağını bilmez bir hale gelirsin...ya da yaşayamadığın günler gelir aklına...hani hep yaşamak istediğin,
tutkuyla bağlanmak istediğin birini ararsın ya... bir türlü bulamadığın.
Hep başkalarının sevdalarına, aşklarına bakarsın gıptayla, belki de kıskançlıkla, yada baktıkça mutlu olursun ama niye ben de yaşayamıyorum dersin ya...
Arayışlardasındır sürekli...
İş telaşı, çoluk çocuk derdi girer araya...
Hep kaybolur gidersin, sürekli ertelersin duygularını, sanki yarın varmış, sanki garantiymiş gibi...
Geriye dönüp bakarsın, kendim için yaşadım mı? diye sorarsın çoğu zaman; bir an ararsın, bir gün. Bulamazsın ya...işte öyle, ah olmasaydılarla, pişmanlıklarla akıp gider yıllar...
Sen; yoksun aslında - yada kendine ait bir yaşamın yok,
sürekli birileri için yaşamışsın,
sürekli birilerini mutlu etmek istemişsin,
kırmamak üzmemek adına,
kırılmışsın, üzülmüşsün,
ama bunu söyleyememişsin ya hani,
işte öyle...
Her şeyini, benliğini, düşüncelerini, kişiliğini çocuğuna adamışsın...
Yaşlanmış hissedersin kendini,
'amaaaaan bu yaştan sonra' derler ya sana sürekli,
kanıksamışsındır, kabullenmişsindir,
ya da öyle olduğunu sanarak alışmışsındır artık bu duruma...
Bir gün;
hiç ummadığın ve beklemediğin bir gün, birisiyle karşılaşırsın...bilinç altında sakladığın, aklından sildiğin ya da umutlarını tükettiğin bir günde karşına çıkar...
Rüya mı yoksa hayal mi görüyorum diye düşünürsün ya...işte o anlardan birinde Seni buldum, karşıma çıktın, karşılaştık...
Tüm duygularımız, düşüncelerimiz, benliğimiz, korkularımız, endişelerimiz, sevinçlerimiz kesişti birdenbire, her şey birdenbire oldu...
Aynı duyguları taşıyor, aynı şeyi arıyorduk. Kaybettiği misketini ararken bulan çocukların sevinci vardı yüreğimizde...
Seni sevdim, Sana tutuldum, Sana aşık oldum. Nedensiz, düşünmeden, sorgulamadan... Hiç olmaz dediğim duyguları tatmadığım heyecanları yaşamaya başladım...
Dışarıdan bakıldığında; düzenli ve dingin olan ancak içinde karmakarışık ve bıkkın bir çocuk olan hayatıma girdin Sen; usulca...
Bakışını sevdim,
gözlerini sevdim,
Seni sevdim...
Seni seviyorum.
Seni sonsuza kadar seveceğim,
şartlar ne olursa olsun,
neye değecekse deysin,,
Senin sevgini asla ve asla yere düşürmeyeceğim, yüreğimde Sen varsın ve asla başkası olmayacak... Seninle yaşlanacağım, Seninle paylaşacağım geriye kalan ne varsa, ne kaldıysa.
İyi ki varsın
Sen; bana ışık verdin,
umut verdin
amaç verdin...
Bir başka bakıyorum şimdilerde geleceğe, bir başka oldum şimdilerde,
Seninle yaşıyorum,
Seninle nefes alıyorum,
Seni özlüyorum...
Seni seviyorum güzel kadın...
-Senin beni sevdiğin kadar değil belki ama-
Seni seviyorum
SENİNLE ÖLMEYE RAZIYIM
Seni düşünüyorum yoklugunda seni özlüyorum.En küçük zaman parçasında bile yaşadığım sensin.Beraberliğimizin bitmesine gönlüm razı değil.Her yerim ayrı ayrı isyan ediyor sensizliğe.Evet.Seni seviyorum.Evet sana inanıyorum.Ama önce seni istiyorum.Seni.
Aşk yalnız beraberliği özlemek değil,birazda beraberliğin tadına varmaktır.Aynı zamanı yaşadığımıza göre,ayrı yerde olmamızın bir faydası yok.Benden uzaklaşmakla bir şey kazanmayacaksın.İstersen dünyanın öbür ucunda ol elimi uzatsam tutabilirim seni..Gel.Yanacaksak beraber yanalım...
Gel başını göğsüme daya.Dilersen dizlerimde yat.Sevişmenin kuralı yok,olmayacakta.Aşka her açıdan girebiliriz.He yönden başlayabiliriz sevişmeye.Tenleriz birbirinin kokusunu alsın.Aynı sıcaklığı hissedelim.Çevremize arzudan bir daire çizildi görmüyormusun? Ondan kurtulamayız boşuna çabalama.Bırak zamanın akışına kendini.Bırak ellerin dudakların gözlerin sana sevişmeyi öğretsin..
Yum gözlerini dinle,yaklaşan ayak sesleridir ölümün.Fakat korkma ölmeyeceğiz.Çünkü beraberiz,güçlüyüz öyleyse.Aramıza ölümün gireceği bir boşlık kalmasın yaklaş bana.İşte ölüm uzaklaşıyor.Yaşamamızla değil beraberliğimizle karşı koyduk ona..Kim bilir belkide aldanıyoruz.Çldük ve farkında değiliz.Bu tat ölmekse eğer,yaşamak çok değersiz kalıyor yanında.
Seninle böyle tekrar,tekrar ölmeye razıyım..
Aşkın Sevgin Benimdi-
Zaman uçup giderken yalnızca bakakaldım arkasından. Giden zaman neleri götürmedi ki. Kimi zaman gülücükler yüzümüzde, kimi zaman gözyaşlarımız, yağmur gibiydi yüzümüzde. Sevdiklerimizi kaybettiğimiz günler, içimizde hâlâ yangın yeri. Kaybolan umutlar, beklemediğimiz anda gelen mutluluklar. Hepsi birarada yaşanmış ve yaşanacaklar.
Bomboş dünyama öyle ani giriş yapmıştın ki. Tüm yaşanan acılar, bir anda kaybolmuştu gözlerimin önünden. Bir güneştin sanki doğan, hayat veren, mutlu eden. Sempatik halin, aşık etmişti beni kendine. Oysa yalnızca sevdiğimi sanmıştım geçmişte. Ama hiç sevmemişim demek ki. Aşkı da tatmamışım. Aşk bir gizem, büyü benim için. Pembe bulutların üzerinde yürümek ve düşüceğini hiç mi hiç aklına getirmemek. Uçmak, uçmak fütûrsuzca. Nedeni olmadan ağlamak, özlemek, hasretle yanmak. Ben seni hep özledim birtanem, yanımdayken bile.. İki dakika başka odaya gitsen terkettiğini düşündüm hep. Kramplar girdi yüreğime. Tek mutluluğum yanında olduğumda, ellerine dokunup seni hissettiğimde. Bulut yağmura aşıktı bense sana. Yağmur yağdığında gözyaşlarıma benzetirim onları. Ben de zamanlı zamansız ağlarım ya. Senin çocuksu yüreğini seviyorum. Çok çabuk kırılıyorsun. Gönlünü almak için yapmadığım maymunluk kalmıyor. Ama sonunda huzuru buluyorum. Çabuk affettiriyorum kendimi. Çünki seni seviyorum canım.
Bu sevgi denizlerde esen meltem gibi, Rüzgarla oynaşan yere düşmemek için çaba sarfeden yaprak gibi. Uçan bir kuşun kanadındayım sanki. Mutluluktan uçuyorum sevdiğim. Bir ömür seni beklemişim belki de. Bana gelmeni aşkı tattırmanı.
Aşk karşılıklı olduğunda doyum olmuyor. Sen de ölümüne seviyorsun benim gibi. Olmadığın günleri, geceleri istemiyorum. Çocuğum gibi aklım hep sen de. Üzerini mi açarsın. Aç mı yatarsın. Hep gözümün önünde olmalısın. Herşeyinle ilgilenmem gerek. Sen de alışıksın ilgime. Yalnız yapamıyorsun. Evde olmadığında, biliyorum.
Geçmiş günler çürümüş bitmiş bir elma benim için. Taze ve yenisi sensin hayatımda. Bazen soruyorsun bana. Neden dalıp gidiyorsun ben de diye. Birtanem gözlerinde seni görüyorum. Aşkımı, bana verdiğin sevgini. Öyle güzeller ki. Dalıyorum işte rüyalara dalar gibi. Hayatı neden bu kadar çok seviyorum biliyormusun. Yaşantım hep dolu dolu geçti seninle. Öyle doldurdun ki, acıları umursamadım hiçbirzaman. Hep sırtımda bir küfe vardı. Üzüntüler bana uğradığında orda biriktirip denize attım onları. Ve bana kalan ise mutluluk oldu. Hep güldük seninle. Bazen ise katılırcasına. Aslında bir sebepte yoktu. Tek sebebi aşkın ve sevgindi. O da yalnız benimdi.
Bir avuç güneşle gelsen...
Satırlarımı son kez yüreğine eğip sana yazıyorum. Yoksun işte. Cümlelerim bile değişti sensizliğin vurgun saatlerinde. Herşey anlamsız, herşey kapkaranlık. Seninle gülümseyen satırlarım bak şimdi yokluğunda karamsarılığa büründü 'Hayatımın hiç bir karesinde sevgi olmamıştı. Sevgi zannetmiştim yalanları, umut zannetmiştim karanlıkları. Hep severken terkedildim, hep gülümserken acıya yenildim. Belki de sevilmeyi haketmedim ben. Belki de hiçbir zaman sevginin sofrasında gülüşlerimle nefes alamayacağım.'
Sensizliğin vurduğu dalgaların arasında ılık nefesini bekliyorum. Telefonlarım hala sessiz, yüreğim ise sensiz. Bıraktığın yerdeyim. Çok mu senden istediklerim? Çok mu seni uzaklarda bekleyip bir yudum nefesini beklemelerim çok mu? Haklısın. Ben sevgiyi hiç haketmedim..Hiçbir zaman da haketmeyeceğim.
Şimdi bu yazıyı okuyupta çok karamsarsın deme bana. Sensizlikte çektiğim acıları bilemezsin. Sanma senin yokluğundan kanayan yaralarımın sancı değil çektiklerim. Dört duvar yalnızlığı arasında nefes alan yüreğimin çığlıklarıdır hissediklerim. Hani senin düşlerinde gökyüzüne kanatlanmayı öğretecektin bana? Hani gözlerimin renginden gökyüzünü ' mutluluğa ' boyamayı öğretecektin? Şimdi yalnızlığa demlenmiş yokluğunla başbaşayım. Sevgiyi haketmeyen yüreğimle sesinden gelecek ılık rüzgarları bekliyorum odamda. Yokluğun kanıyor içimde, yetimliğin ağlıyor gözbebeklerimde....
Birkaç gün sonra doğum günüm. Haklısın dünyanın en mutlu insanı benim. Yanılıyorsun, dört duvar yalnızlığında üşüyorum. Artık dışarıya bile çıkmıyor. Herşey seni hatırlatıyor. Dört duvar yalnızlığında yokluğunu soluyorum. Çok mu istediklerim senden? Çok mu sana dair beklentilerim....?
Düşlerinde ellerini tutmaktan öte ne istedim senden. Karanlıklarıma bir avuç güneşinle gelmeni, gecenin avuçlarında uyumaktansa avuç içlerinin arasına kıvrılıp bir cocuk gibi senin yanında gülümsemeyi istedim hep. Gelmeyeceğini bile bile bir yudum sevgini diledim. Çok mu istediklerim? Artık kelimeler anlamsız, çaresizliğim ise yapayalnız. Şimdi beni bıraktığın yerde hala seni bekliyorum. Çok şey istemiyorum senden. Yüreğime yüreğinle dokunmak, ılık nefesinden düşüp gülüşlerinden avuçlarına yuvarlanmak..Sadece gözlerinde demlenmiş umutları sesinden duymak, kirpiklerinde ıslanmış gözyaşlarınla kanayan yokluğunu yıkamak. Söyle hadi senden istediklerim çok mu sevgili?
Senden hiçbir zaman yollarıma serilecek bir ömür istemedim. Ya da duygularıma sunulacak bir beden diledim senden. Asla senin yüreğinde bir yudum sevgi damlası istedim. Dilinde ıslanan bir kelime, iki dudağından havaya kanatlanmış bir nefes olmayı diledim ben. Biliyorum hiçbir zaman ellerimiz birbirini tutmayacak. Yüreklerimiz hep hasretin avuçlarında ' imkansızlığı ' yaşayacak. Lakin karanlıkların içindeyim. Ne olur nefesinden bir yudum ' hayat 'yolla. Seni soluyayım havayı solur gibi. Zifiri gecenin içinde kaybolmak üzereyim. Yokluğun kanarken ne olur bir avuç güneşinle karanlıklarıma gel. Karanlıkların içinde sonbaharda solan bir yaprak gibi düşmek istemiyorum kuru toprağa. Anla sevgili; gözlerinde saklı aydınlığına ihtiyacım var benim..
Eğer gelmeyeceksen sevgili; bırak tövbeleri yarım kalmış günahlarını ser bedenime. Sevgiyi haketmeyen kalbim bari bir işe yarayıp küllerimden yalnızlık gülleri yeşersin yalnızlığın gölgelerinde. Bir yudum sevginle düşlerime gelmeyeceksen; bırak ta sensizliğin içinde avuç içlerinden kanatlanayım sonsuzluğun satırlarına. Bir avuç güneşinle karanlıklarımı ezmeyeceksen; bırak dilinde ıslanacak son dua, gözbebeklerinde akan son damla olup toprağa ben sarılayım. Ben ellerimi uzattım yüreğine; nefesinden ya yokluğunu yolla yalnızlığa sarılayım ya da gözlerini yolla delice yüreğine soluyayım..
' Karanlıklarıma yokluğunun hançerinin düşmesine izin verme; gözlerinde saklı bir avuç güneşle gel yalnızlığın gölgelerine. '
Beraber olabilme..
Bir yaz güneşinden ödünç aldığım yüzünü görüyorum buradan,
yarım kalmış mutluklarla dolu olan yansıtan yüzünü.
Masmavi bir denize yaslanmış bir parkın köhne banklarında oturuyorum
ve teninin kokusunu her içime çekişimde kendi
yalnızlığımın kokusunu duyuyorum, o keskin ve acı veren kokuyu.
Belki de bir tek seni bu kadar çok sevdiğim için korkuyorum karanlıkta
kalmaktan, ruhumun karanlığını aydınlatan yaz güneşi kadar
tatlı gözlerin ki ışığın bana arkasını dönmesinden.
Paraya en çok ihtiyacı olduğu bir zamanda hiç beklemediği bir anda
karşısına onun için çok değerli olan büyük bir elmas çıkan fakir bir köylü
bulduğunu kaybetmekten nasıl korkar ve onu bir an bile yanından ayırmak istemezse bende öyle korkuyorum seni kaybetmekten ve istemiyorum
beni bırakıp gitmeni.
Belki de sana bu kadar çok bağlandığım için korkuyorum
yalnız kalmaktan çünkü ben senin sıcaklığın eritinceye kadar hiç kıramamıştım o yalnız yaşadığım karanlık soğuk odanın duvarlarını ve biliyorum ki sen bana arkanı döndüğünde odamın içi yine soğumaya başlayacak ve ben yine duvarların arasında
terkedilmiş yalnızlığıma döneceğim.
Oturduğun bankta yüzünü görüyorum, ağaçların arasından
sızan mahçup ay ışığı yorgun bedenini okşuyor.
İçimdeki resmin en güzel parçasısın sen biliyorum ki ancak sen gittiğinde yanacak o resim, sonsuza dek içimde taşımak istediğim acemi resim.
Kollarımda öyle masum uyuyorsun ki...
bu masumiyetin arkasında saklı olduğunu, içinde sana da yabancı olan o seni tanımayı o kadar çok isterdim ki...
Seni kıskandığımı hissediyorum, benden uzak olduğun o yerlerde biri sana benim baktığım gibi bakar diye korkuyorum
Ya da sen başkasına bana baktığın gibi bakarsın diye korkuyorum.
Belki de ben en çok bir gün seni kıskanmayı vazgeçmekten korkuyorum...
Senin hayalinle paylaştığım odamda; artık bana ilahi gibi gelen telefonun
sesini bekliyorum sesini duyabilme umuduyla.
Çoğu zaman her telefon bir hayal kırıklığı olsa da benim için,
beklemek hoşuma gidiyor seni bu sessiz ruhlar kabilesinde.
Telefonu açıp senin sesini duyduğumda dünyanın en şanslı
insanıymışım gibi hissediyorum kendimi; yüzünü görememenin tattırdığı
hasreti unutarak, kendimi aldatıyorum...
İşte karşımda duruyorsun fakir çocukların uçurtmalarında
yaşadığımız bu karanlık gecede.
Ağaçların arasında sızan mahcup ay ışığı yorgun bedenini okşuyor. Yanımda olmasan da görüyorum seni bu gece. Belki yanımda olmasan da
seni görebildiğim için seviyorum seni böyle körü körüne bir tutkuyla.
Nedeni ne olursa olsun sen benim hayatıma sağanak yağmurlardan
sonra açan parlak bir güneş gibi girdiğinden beri AŞK,
bir gün bir yerlerde
beraber olabilme umuduyla yaşamaktır benim için sevgilim.....
vaZGECTİM
sensiz zamanlar yaratacağım....
içinde senin olmadığın kelimeler kuracak,
seni yaşamaktan vazgeçeceğim....
nefes almak olsada adın,
tenini hissetmeden duramıyorsada bu can,
vazgeçeceğim gözlerinden....
vazgeçeceğim tutsaklığından! ! ! ! ! !
gözlerine mühürlensemde,
esaretim olsanda
ölsemde,gebersemde aşkından;
vazgeçtim herşeyden
sebebimdin....
vazgeçtim gözlerinden
vazgeçtim..
bırak bende kalsın sevdam.
bir menekşe kadar masum
benim kadar masummmm
bırak bende kalsın..
ben vazgeçtim sevdandan....
ben vazgeçtim! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! ! !
Nasılki kırık aynalara bakınca
kendinizi bin parça görürseniniz
söyleyin düşünün kalbimin öyle oluşu
üzmezmi sizi meçhulden...?
Bu şiir ile ilgili 337 tane yorum bulunmakta