Her nefesi hayat olan adamdan,
_______________________Gözlerinde güneşi taşıyan kadına…
Deli AŞKIM benim, hasret çekilmez oldukça; her gülüşüne özlemli türküler yakarım şehrimde… Yağmurla yağdıkça yokluğun sızıları, üşüyen parmak uçlarımdan dökülen binlerce satıra güller açtırırım. Bir damla olup şehrine düşmek isterim ay yüzlüm, az ama delice yağmak şehrinin arnavut kaldırımlarına… Şah damarlarından süzülerek yüreğine akmak, seni sende yaşamak velhasıl tek derdim
Yüceden mi geldin sen seher yeli
Daha dostum eller ile gezer mi?
Solmuş derler gül benzinin iziği,
Daha dostum eskisinden güzel mi?
O ne dedi, sen ne dedin varıncak?
Devamını Oku
Daha dostum eller ile gezer mi?
Solmuş derler gül benzinin iziği,
Daha dostum eskisinden güzel mi?
O ne dedi, sen ne dedin varıncak?
Gitme;
Gideceksen de sesini bırak öyle git!
En manasız ezgileri başyapıta cevir
Kalbimdeki hüzün balkondaki kış erisin..
Soluğumda sesinden izler
Gırtlağımda tütün gibi bir acı olsun..
İmkânsızlığına rağmen yutkunayım türkünü..
Bir çığlık parçalansın dudaklarımda
İncecik sesin kalbime aksın
Ve arta kalanlar bir hayranlıktan yanaklarına yansısın
Gamzelerine gülümsemeler ekeyim yeniden serpe serpe..
Camların buğusunu berraklaştıran sesin yeşersin bahçelerinde..
Gidersen yanaklarımdaki ayna kırılıp kanayacak
Gözümdeki zenci bebek yetim kalacak..
Seni anlatan bir gülümseyiş
O an tuzla buz olmuş bir kıyamet artık..
Gidersen;
Gamzelerim ağlayacak
Gözlerimden firari mavi ırmaklarla..
Koyu bir sessizlik sızlanacak kanepenin üstünde
'günaydın' ların olmayacak
Gün aydın olmayacak..
Gidersen hiçbir mum sevda taşımayacak alevinde..
Bugün bir bavula sensizliği doldurup
Tıklım tıkış anıları da serperek üstüne
Bu çaresizlikten taşınacağım.
Sen yine de gitme!
Gideceksen de seni bana bırak öyle git
kaçıp gidiyorum buralardan
şöyle saçımı başımı alıp gidiyorum
dar gelen zamanları
acıtanları kanatanları
denizlere yaya yaya gidiyorum..
kendimide bırakarak en olmadık yerde
ulu orta öylece..
şehre bişey söylemeyerek
biraz firari
biraz kaçık
ilgiyi severim ya öyle merak edilerek...
gidiyorum..
giderayak delirmek istiyorum
şöyle her ağaç elma
her bulut pamuk şekeri ve hazır güneş de portakalken
çöp kadın gibi bembeyaz sayfanın ortasında
el salayarak gidiyorum..
'hoşçakal' lar hoşçakalsın..
ben merhabalardayım
arayan olursa dönüşüme bi papatya saklasın..!
kara kaşlı kışı yeşil gözlü bahara bıraktım
beni sevdam karşılasın..
Bir masaldı bu! Sen anlatırdın...
Miş'li geçmiş zamanlardan yokluğa uzanan
Dinle derdin:
Ateşiyağmurugüneşi dinle
Kekik kokulu dağlarda
Bir çoban kavalında saklı
Eski bir türkünün yakarışını
Alev alev bir yüreğin yanışını dinle...
Sen anlatırdın...
Yanmış bir türkünün ezgisinde
Diyar diyar dolaşan aşkları
Oysa
Yalınayak sevdalarım gezinirdi düşlerinde
Bilmezdin...
Düşlerin vardı
Asırlar öncesinden uykularıma süzülen
Ve gözlerin...
Her mevsim yeniden yeşeren
Kim bilir şimdi neresindesin zamanın
Hangi yüzyılın masalında saklısın
Belki bin bir geceli Şehrazat’sın
Belki Babil’in asma bahçelerinde
Çocukluğumun ellerinden tutmaktasın
Bir masaldı bu!
Hep sen anlattın...
Çocuktum...inandım...
Seni düşünürken kor ateşlere salıyorum yüreğimi…
Yanıyor yanıyorum…
Gözlerini çiziyorum arkasına saklandığım cümlelerime…
Söndürüyorum ışıklarını yalnızlığın rüzgarına kapılınca hayalinin…
Seni görebilmek adına gözlerimi yumuyorum geceye…
Dalıyorum bitmesini istemediğim derin uykulara..
Sen değil
Sana yakıştırdığım sevgi(m) huzuru getiriyor dünyama…
Sevginin tonlarını iliştiriyor ruhuma…
Açıyorum gözlerimi gideceğini bilerek..
İzin veriyorum bensizliğe hazır duygularına…
Beni hissetmiyorsa yüreğin
Ne gerek var içi boş varlığına…?
İşte şimdi uyandım…
Sen’li hayatın ortasını bulamadım ki..
Bir o yana bir bu yana çekiştirirken sevgim(n)i
Kırık dökük aynalara takıldı gözlerim..
Gizli kapılar arkasına tutundu umutlarım…
Sen bilmiyorsun..
Kendimden bile gizlediğim kuytuları var gülen gözlerimin...
Hüzüne çalan renkleri var yüreğimin…
Senin göremediğin yıkıntılarım
Sende tutuklu korkularım var benim…
Birde
Sebebine dahil olamadığın mutlulukları var yüreğimin…
Görmesen de ‘sana’ kapalı kapılarım var benim
meşgule düşen beklemeleri
kendimden kaçıyorum
Beni saklayabilir misiniz?...
içinden taşan bir adamın dalgaları ıslattı aynayı
ayna!... Göstermiyor iç yıkımları
dikişleri kaynadı kesilen mavilerin
suya düştü öpüşüm düpedüz intihar bu
dur!... Ölme öpüşlerim
ağzımla kuş tutsam yaranamam artık aşka
ben de düş kanatlarıyla lir çalarım
söyle şarkını dillen sahnedesin
sahne senin
Ağlayacaksan Başlamayalım..
kim serdi üzerime bu sessizliği?...
Terlemek kötü..
dağınık sevgilerin ortasında kaldı yaptığım kumdan kaleler
hadi baba!... Bir kez olsun yardım et
teller örelim anılarımın çevresine
yaralanmasın sevişmelerim..
uçakların arkasından su döktüm bekleyenler için
gemilerin rotasına çiçekler ektim
iz hiç martılarla şiir içtiniz mi?...
sızdınız mı bir yıldızın üzerinde dibe vurmuşken?...
bıçak kemiğinize dayandı mı kemiğiniz titrerken?...
çıldırmak iten değil dışarısızlığımdan geliyor
Cok ugrastım ve sonunda bitti...
Kimse bilmiyor
Neden ağladıgımı
Kimse görmüyor
İçimdeki dayanılmaz ağrıyı
Kimse görmüyor
Yüreğimden sızan kanları
Küçücük odamda
Küçücük dünyamda
Evrene sığacak kadar
Herkesi saracak kadar
Koskoca bir yürek
Taşımaktayım
Ne sevgiler büyüttüm
Ne umutlar yeşerttim
Ne acılar besledim
Bir özlemlerimi sığdıramadım
Bir de özgürlük aşkımı
Küçücük odamda
Küçücük dünyamda
Koskoca yüreğim
Sancılar içinde
Kafeslerdezincirlerde
Prangalarda
ne zaman düştün sol yanıma da vuruldum sözlerimden
benim yazım değilsin korkarım kışım da
tenimde çıldırmış bir dilek tutuşturur iliklerimi
sen ateşsin
saat 17:29
kimbilir şimdi neredesin
yoruldum korktuğum yangınlara yakalanmaktan
suya düştü intihar boğuldu son bakış
kimi istesem uzaktır kıyı boyları
vedalar alnıma işlenmiş nakış nakış
aşk! Sevdiğim ama dokunamadığım çiçek
kulaç attığım dalgalara sıkıştı haykırışım
gitmeyi öğrettiler bana kalmak nasıldır..?
nasıldır bir göğüste endişesiz uyumak..?
yırttığım takvim yapraklarında ağlıyor çocukluğum
söylesene nasıldır dudaklarını bir dudakta uyutmak..?
ne zaman girdin aklıma da karıştım gecelerde
benim sevdam değilsin korkarım sevenim de
yürekte şaha kalkmış bir arzu ıslatır dilimi
sen havasın
saat 22:16
kimbilir şimdi hangi kuytudasın
arındım ve çözüldüm geçmişin kirli nefesinden
geceye düştü uyku titredi acı soluk
kimi çağırdıysam kapalıdır seslerinin yolu
üşümeler içimden akıyor oluk oluk
tutku! Bildiğim ama gösteremediğim resim
akıttığım renklere takıldı gül yüzlü uçurtmam
susmayı öğrettiler bana konuşmak nasıldır..?
nasıldır bir sesin içinde bağdaş kurup dinlenmek..?
yitirdiğim öpüşlerde yanıyor sevgilerim
söylesene nasıldır bir yüreğin içinde demlenmek..?
ne zaman geldin yanıma da dağıldı hüznüm
kaçarım değilsin korkarım tutanım da
sen topraksın
saat 22:39
kimbilir şimdi hangi duygunun uykusundasın
ah dayan bırak yollar girsin aramıza
söz sana
başka bir ten giremez koynuma
geçer zaman durmaz akar kör kuyuya
ben beklerim
yenik düşmem ucuz oyunlara dayan...üzülme...
gitme demedim
bağlanmaktan korkarsın diye
can yeleğim
karışmasın kimseler bize
Gör beni
Körelmesin kalbin uzaklarda
Hiç düşünme
Mühür vurdum dudaklarıma
Karışmasın konuşmasın
Dokunmasın kimseler bize
gel artık vakit geldi
canıma yetti özledim çok
Geçmişin zarfıydı yüzüme kapanan,
Ben her nefeste gün be gün eksilirdim.
Sokaklar kadar çoğalırdın bende,
Bense seni sevdikçe daha çok yenilirdim.
Hayata pes edişim asılırdı her gece
Düşsel bir darağacı olurdu gözlerin�
Satır arası yalnızlıklar biriktirdim kışlara,
İçimde uzayan yol artık sana çıkmıyor.
Mahşeri bir ayrılık çöküyor,ruhumun dizginsiz sularına
Yaşamdan soyundu gözlerim,
Parmak uçlarımda ölüyor şimdi tüm kuşlar.
Ayazı kesiyor yüzümü,hüznü üşütüyor,
Tüm düşler bende siyah beyaz oluyor.
Kan gözlü bir asi ayak diriyor içimde,
Beni bende kanatıyor sen diye
Aklıma firar düşüyor, boş kalıyor ten kafesi,
Bir yığın hüzün, bir yığın kül!
Sonbahar yaprağı alevliyor beni
Kendinden eksik biri oluyor ben
Benim aklım, benim ruhum,
Benim…. benim çıldırıyor.!
Köz düşüyor göz çukurlarıma,
Kendime yolcu oluyorum bu gece.
Bende isimsiz, bende adressiz yollar,
Sen içimde yol, yollar gittikçe sen oluyor
Sığınağım boş bir koridordaki ayak sesleri,
Tek ürküntüm yağmur taneleri senden sonra.
Islandıkça yeşeriyor bende hüzün,
Titrek bir kalp düşüyor hücreme
Kelimeler azat etmiyor beni oysa;
Şimdi en çok sustuğum yerden başlıyor,
Hiç kanamalı tüm yaralar akmaya!
Aşka kavgalı haramiler sarıyor dört yanımı,
İçimi, yüreğimi satıyorum üç kuruşa.
Demir parmaklıklara dönüyor yüzüm,
İçimin boşluğu görünmüyor uzaktan bakınca
Uyanıyorum; her şey bir düş saçması,
Ama, ama ağzına kadar sen dolu içimin tüm kuytuları.
Gözlerimde kan, içimde sonu olmayan,
Seni olmayan uzun bir yol.!
Dünya ölüyor bende, bende dünyam ölüyor,
Kendime yolcuyum bu gece;
Düşlerime yokluk düşüyor!
Yangın yeri gözlerinden düşen kıvılcımlarla tutuştu yüreğim
Önce ağlayan,sonra çığlık çığlık susan bir ben çıktı karşına
Ellerimde titrek harfler dolanıyor
Parmak uçlarım buz kesmiş
Nefesim öyle yetersiz ki;ısıtamıyorum ellerimi
Yüzümde geceden kalma gözyaşlarımın izleri geziniyor
Her biri derin bir boşluk oluşturmuş
Ellerimi üzerinde gezindirirken parmaklarım kanamaya başlıyor
Her yanı kan kokusu sarıyor sevgili
Aşkım kan ağlıyor
Ben kan susuyorum
Sen kan sunuyorsun
Ceplerimde dilime yakışmayan biz kadar susuşlar
Kimse bilmez ama paylaşılacak kadar bütünleşmemiş bir aşkın susuşlarıydı bunlar
Anlattığım kadar,hatta daha fazlaydı seni susuşum
Her an senleşerek geçti bu günler
Dilime dolanmış tek bir cümle gibiydin
Gerisini getiremediğim,azıma tıkanıp kalan bir cümle
Duymak isteyen çoktu seni ve bilmek isteyen çoktu içimi
Fakat,ben sustum kimse duyamadı seni ve sen yoktun kimse bilemedi beni
Birbirimizi tutsak ettik yokluğumuza
Ben sensizlikle paylaştım seni,sen bensizliğin tadına bile varamadan sustun beni
Bu nasıl bir zıtlık sevgili
Ve ben böylesi nasıl sevebildim seni
Bir ses uyanıyor semadan
Çığırından çıkmış yokluğuna isyan edercesine haykırıyor
Bomboş bir hayatın ucunda
Sıyrık düşüncelerle sana sesleniyorum
Ellerimde karanlık,faili meçhul seni sevmelerin ipuçları geziniyor
Ben demeye kalmadan her yanımı sensizlik sarıyor
Geceyi büyüten o suskun bakışından sabahın son demine sığınıyorum
Üşüyorum
Bir yorgan deyip üzerime örttüğün demli gözlerin ısıtmıyor;daha çok titretiyor bedenimi
Kan revanım bu diyarda sevgili
Her dem hüzün
Her dem sensizlik
Alışılmış bir ben değil çevremde dolanan
Leyla diyorlar,garip diyorlar,suskun diyorlar artık bana
Ah bal tadındaki bu sevda!..
Bir bilinmezin gözlerinden sızan ışık, yollarımı aydınlatır şimdilerde
Aşkın varlığımı perişan edip yokluklara gömerken
O elleriyle gülücükler çizmeye çalışıyor yorgun suretime
Ceset ceset üzerimizden ne kadar aşk geçse de
Yılmadan,susuşların suskunluğa boyandığı an için
Birlikte savaşıyoruz sensizlikle
Ne göründüğüm kadar kelimelere sahibim bu satırlarda
Ne de kelimelerim benden kalan tek şey sana
Yaşam belirtilerim azalıyor her geçen gün
Simam daha çok ölü soğukluğunu andırıyor
Anlaşılası güç durumlarda kendime yetemiyorum
An geliyor hep susuyorum
An gelmiyor an´sız kalıp yok oluyorum
Hamallığını yaptığım acıların ardı arkası kesilmiyor
Ayaklarım kelepçesine takılıp düşerken
Yüklendiğim o ardı arkası olmayan acılar üzerime kapanıyor
Kapı gıcırtılarıyla uyanıyor her susuşum
Sevgilinin unut beni demesinden yıkılıyor duvarlarım
Bencilce bir seviş
Çıkıntılarla dolu bir hayat
Ne çok geç kalmışlığımı düşünüyorum sonra
Çağımın en geride kalmış kimliğini ben taşıyorum
Yine aşkımı yağmalıyorlar sevgili
Gel!
Kurtar seni yaban ellerden
içimdesin nasılsa diyemiyorum bak!..
Kopartıyorlar seni;dikenli ellerinin yüreğimi kanattığını umursamadan
Kurşuni renklere boyuyor zaman senliğimi�
Mermiler yağıyor üzerime yalnızlıktan yapılma�
Ah yar!
Böylesi kırıcı olmak zorunda mı gözlerin?
Devleşen sancılarımı çoğaltma ne olur!
suretimde garip ifadeler geziniyor…
içimde çoğaan yaraLara derman bulamıyorum…
yomgunum…
Ruhumu sumturuyorum…
Zayıflığımın son belirtileri;göz çukurlarıma dolan gözyaşlarım boğuyor çirkin suretimi
Sakat ayaklarım yüzüme gölgeler çiziyor
Yüzü koyu gizlenmiş yalnızlığımla baş başa kalmak istiyorum olmuyor
Annemin nefes alamayışının korkusu sarıyor gecelerimi
Bir anda zindan oluyor tüm geçmişim
Parmak aralarından sızan ışıkla yüzsüzlüğümü nurlandırıyorum
Duvarlar hep kan öksürüyor üzerime
Siması bozuk ve ölmekten yorgun düşmüş cesetler geçiyor üstümden
Sağımda,solumda hesap soracak münker ve nekir duruyor
Ne yana dönsem suretime bir ah çarpıyor
Bu susuşların içsiz ve duygusuz söylemleri çenemi yoruyor
Yanı üzere yatan bir beynin içinden dökülebilecek tüm suçlar dökülüyor
Suçları herkes görmezden gelirken yastığım beynimi suçüstü yakalıyor
Gözyaşlarımı alnıma akıtan bir acının yarasına gözlerini bastırıyorum
Gözlerin içime değdikçe yaramın kabuğu kalkıyor ve en sus biçimde kanamaya başlıyor
Nerde soluk bir bez parçası bulsam etrafına engel diye sarıyorum
Ama gözlerin
Durmadan yaramı depreştirme derdinde
Beklenmedik zaman-sız anlarda çıkıyorlar karşıma
Bakmakla görmek arasındaki farkı tek senin gözlerinden anlıyorum
Böylesi iç yakışların kıvılcımıydı gözlerin
Aşk katili,içimin canına okuyan suskunluğumun adıydı gözlerin
Kelimeler düğümleşti yine sevgili
Garip şekiller dönüp dolaşıyor sularımda
Gökyüzü ağıdıma ortak olma derdine düşüyor
Maviliğini kirleten duman yüklü kentime lanet edercesine ağlıyor
Misafirperver topraklarım da gözyaşlarını kabul gününde
Soluksuz,hiç durmadan çatlamış dudaklarıyla içiyor gelen geçeni
Feryat figan ağlıyoruz birlikte
Sonra ruhuma şu anlık cemreler düşüreni arıyor ellerim
Kulaklarımda bir bayram havası ama içim sus
Ve ne sussam bilinmezim bana lanet ediyor sanki
Sensizlikteki iç çekişlerimi yalnız o dinliyor
İstemiyorum bu kadar içimin acılığını hissetmesini
Sessiz sessiz yüzümden dökülen damlaları elimin tersiyle siliyorum ki;düştüklerinde seslerini duyup “bu can çekişen de neydi” demesin�
Dinliyorum her dediğini ama,yine susuyorum
An geliyor kendi acısını tekbirler getirerek kurban veriyor
Ne sorulsa aşktan yana bilmezliğini öne sürerek kalbini örtbas ediyor
Israrcı hareketlerime göz yumup bana benden de çok katlanıyor
Ah bal tadındaki sevda!
İçimi dışımı tuttun!
Kendimde geçtim seni sevdikçe
Anlayamadım ben senin acılığını
Öyle doyumsuz,öyle tatlıydın ki!
Meğer tutan bir balmışsın�
Düştükçe içime yok oldum kendimde
Bırakmadın beni bana�
Halsiz,mecalsiz kaldım bir başıma
Damarlarıma düşüşünle öyle bağlanmışım ki sana vazgeçemedim
Acıttın
Kanattın
Susturdun
Ama öyle tuttun ki beni kopamadım bir daha
Şimdi keskin bir mevsim dönüşümü yaşıyor bedenim
Bir yanım sonbaharda kalmış,bir yanımsa hep kış
Bal içimde yeni yangınlar büyütse de duygularım hep soğuk,hep karakış
Yok sevgili yok
Bu aciz beden dayanmaz daha
Kafama yerleşen bu dayanılmaz sancılar sonumu hazırlamakta
Belki bu sözleri bir yazının uydurulmuş satırları gibi okuyorsun
Ama öyle değil sevgili�
Ne yazdıysam bunların hepsi aşkının bedeli
Değer mi dediklerine bir cevap bu da belki
Benim sana olan sevdam;
Senin için basit,
Herkes için değerli,
Benim içinse;seni en az bu kadar sevdiğimin çaresizliğiydi
Bu şiir ile ilgili 337 tane yorum bulunmakta