Her nefesi hayat olan adamdan,
_______________________Gözlerinde güneşi taşıyan kadına…
Deli AŞKIM benim, hasret çekilmez oldukça; her gülüşüne özlemli türküler yakarım şehrimde… Yağmurla yağdıkça yokluğun sızıları, üşüyen parmak uçlarımdan dökülen binlerce satıra güller açtırırım. Bir damla olup şehrine düşmek isterim ay yüzlüm, az ama delice yağmak şehrinin arnavut kaldırımlarına… Şah damarlarından süzülerek yüreğine akmak, seni sende yaşamak velhasıl tek derdim
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
canım
Kara cümlelerim vardı benim, beyaz sayfalarımdan kazıdığım,
İtinayla, kanayan sözcüklerim, pıhtı tutmuş harf kıvrımlarım bir de.
Canları yanar, canımı yakarlardı, Ha bire!
Ne vakit yazmaya başlasa kalemim, bir sızı başkaldırırdı içimde,
İnceden, dağlanırdım!
Şiir niyetine sevdalar doğururdum kendimce
Büyüttükçe içimde, küçülürdüm ben de.
Ellerinden tutup da sıkıca, mısralar dizerdim türettiğim sözcüklerden
Sev
Sevi
Sevda
Sevdim
Sevdiğim
Kendimle yüzleşiveridim hep en sonunda,
Adımın sevinden ve canından gelme, yüreğime inleme, dilimden düşemeden,
Kalemime dokunurdu şiir niyetlerim, sancılanırdım!
Mutlu şiir yok dedim durdum hep, mutlu şair de,
Hiçbir şiirim mutlu olamadı lakin, ben kendimi şairden de sayamadım.
Safi mutluluk adına, şairliğimi yalanladım!
Safi mutluluk!
Bilmediğim çiçekler koktu burnumda, beyazlığını umdum,
Sevdiğimce, tenime görmediğim gözler değdi,
Hissizlendim, ve eller! düştükçe üzerime,
Döndüğüm sırtımdı, yüzümdü rüzgara verdiğim
Şimdi, Unutulmaya yüz tutmuş dünlerim hazır
Yaşamadan yaşlanmaya,Yani şimdi.
Sana bir teşekkür borçluyum
Bana armağan ettiğin bu gündüzleri, Seninle paylaşarak
Ödemek istiyorum bunu,
İşte ne vakit bir şiir düşlesem, düşen hep aynı şey yüreğime kalemime,
Sevmek seni! Hiçbir mısraya sığmıyor sevgili(m) ...
kimse böyle sevilmedi farkındamısın sen******
Dün gece yıldızlara senden bahsettim
Sordum onlara!
O´da beni sever mi? diye
Yıldızlardan biri cevap verdi
Sevmese de sevilmeye değer diye...
Bu gece sen geleceksin
Bu gece sen geleceksin
Bu gece sen geleceksin! Suskun matemime bir martı gibi... Çekmiyorum perdeleri ve söndürmüyorum ışığı. Ağlamaklı gözlerime bu gece sen geleceksin!
Gelirsen uykusundan yeni uyanmış bir menekşeyle gel. Her bir yanın ıtır kokuyorken gel. Gelirsen, ay rengi sesinle gel; bilsen nasıl özlemişim!... Gelirsen, bendeki 'sen'le gel. İçimde kanayan özlemin ve ben, gelmeni bekliyoruz.
Bu gece sen geleceksin! Mutlaka geleceksin. Bana, şakaklarımı sarsan sarı bir beyazla geleceksin. Bana , son yangınlardan bir sevda masalıyla geleceksin. Bana, kahkaha çiçeklerinin sessiz hıçkırıklarıyla geleceksin. Bana, talan olmuş bir bağın yetim gülleriyle geleceksin. Bu gece sen geleceksin. Aşkın en son itirafıyla, öyle mahcup geleceksin.
Gelirsen, bir daha gitmemeyle gel! Gelirsen, hiç işlenmemiş ihanetlerle gel. Gelirsen, savunmasız tek bir yüzle gel. Gelirsen, incitilmeyerek, masum bir aşkla gel. İçimde pusatsız sevdan ve ben, gelmeni bekliyoruz.
Bu gece sen geleceksin! Ipıslak bir şarkıyla geleceksin. Gece rengi gözlerinle geleceksin. Mutlaka geleceksin.
Bana, acı ve ıstırap sonrası vuslatla geleceksin. Bana, kızıl ve turuncunun yüzyıllık ufkuyla geleceksin. Çıplak ayağında bir yığın yolla bu gece sen geleceksin!
Gelirsen, yalnız bir vagonun yolcu düşüyle gel! Gelirsen, kimsesiz peronların, kimseli sevdalarıyla gel. Gelirsen, fırtına yorgunu gemilerin rıhtım sevinciyle gel. Gelirsen, Arnavut kaldırımlarının kalabalık ve cesur yalnızlığıyla gel. İçimde sen ve ben, gelmeni bekliyoruz.
Bu gece sen geleceksin! Çekmedim perdeleri ve söndürmedim ışığı. Ayak seslerin vuracak kalbime ilkin. Şaşıracağım, konuşacağım, susacağım... Belki de bir garip küseceğim; hayır hayır geldiğin yöne doğru delice koşacağım. Bu gece sen geleceksin. Bana seni getireceksin. Mutlaka geleceksin!
Gelirsen, saçlarını taradığın rüzgarla gel! Gelirsen, sızlayıp duran kalbinin 'bir hoş' yanıyla gel. Gelirsen, sabrını bilediğin alevden bekleyişlerle gel. Gelirsen, bensizliği döktüğün yılların hesabıyla gel. Gelirsen, intihara sürdüğün sözlerle gel. İçimde sergüzeştin ve ben, gelmeni bekliyoruz.
Bu gece sen geleceksin! İnce ince kanayarak geleceksin. ' Ben geldim... Sar yârim' diyeceksin. Çocuk gibi ağlayacaksın. Alnında tozlanmaya yüz tutmuş çizgilerin suskun kalabalığıyla geleceksin. Bana, yarım bırakılmış bir aşkın tamamıyla geleceksin. Bana, yalnız bir savaşçının öyküsüyle geleceksin.
Bana, kekik kokusu ve dumanlı bir dağ posteriyle geleceksin. Bu gece sen geleceksin. Ay batmadan, yıldızlar kaybolmadan, tan ağarmadan ve bendeki en son yüzün de çarmıha gerilmeden... Mutlaka geleceksin!
Gelirsen, kara üzüm ve ekşili nar tadıyla gel! Gelirsen, patlamış volkanların lav seliyle gel. Gelirsen, hüznü, yalnızlığı ve intizarı ağlat öyle gel. Gelirsen, tüm savaşların galip mağrurluğuyla gel. Gelirsen, göğsünde aşkın liyakat nişanıyla gel. Gelirsen, ölümcül bir tutkuyla gel. Gelirsen, bir daha gitmemeyle gel. İçimde yorgunluğun ve ben. Gelmeni bekliyoruz.
Bu gece sen geleceksin! Bana, aşkı ve vuslatı getireceksin. Bir başına ve 'ben' le geleceksin. Mutlaka geleceksin!
Gelirsen, ben perdeleri çekmeden ve ışığı söndürmeden gel! Gelirsen, olmazlar kanamaya başlamadan gel. Gelirsen, hemen, şimdi gel sevgili! İçimde aşkın ve ben gelmeni bekliyoruz.
Bu gece sen geleceksin. Mutlaka geleceksin!
SENSİZLİĞİN RESMİ
Her sabah yeni bir umutla uyanıp
Akşamları yorgun düşlerle döndünmü evine
Bütün günü hayaller kurarak geçirip
Tek tek yıkıldığını gördün mü
Aynada sahte yüzünle karşılaştığın oldumu
Yada hiç oynadın mı mutluluk oyunu
Bağıra çağıra ağlamak isterken
Kahkalar attın mı içten gelmeyen
Yanında olduğun saatleri ÖMRÜN'le kıyaslarken
Onun başka hayallerde olduğunu hissettiğinde
Gözyaşlarını tutmak zorunda oldun mu
Haykırmak isterrken sevgini en içten
Boğazında bir düğümle sustun mu
Gözlerine dalıp kaybolduğun anlarda
Ellerine dokunup dudaklarını hissetmenin heycanını yaşarken
Sadece bir hayale daldığını anladın mı
Arkadaşça uzanan bir ele aşık oldun mu
Neden üzgün olduğumu sorma bana
Sensizliğin resmi gözlerimdeki bu hüzün
Dert etme kendine
İnim inim inleme
Sus! Bir kere dinle.
Çıkarsız sevdim seni
Üşürken ısınmaya hasret gecelerde
Yalansız sevdim seni
Ölüme esen sabah yellerinde.
Yanarcasına sevdim seni
Çırasız ateşinle yanarken de
Ölürcesine sevdim seni
Aşkımız tarih yazarken dillerde.
Parçalanırcasına sevdim seni
Gözlerine bakamazken ağlarken de
Ve boğulurken de gözyaşımda sevdim seni
Sen sırtını çevirip yerlere atarken de.
Muhtaç etme sözlerine
Damla damla ağlama
Gel son kez dinle.
Dört bir yanda sabah ezanlarında sevdim seni
Ellerini tutamazken göğsünde uyuyamazken de
Serseri olmayan namuslu duyguyla sevdim seni
Sen umutları bulutlara güneşe çizerken de...
Bozkır kaldığım dağ yamaçlarında sevdim seni
Yaşamakla ölmek arasındaki kılda ezilirken de
Ödlek olmayan yürekli bir sevgiyle sevdim seni
Sevdim seni sevdim seni ne çare
Dert etme üzülme
Gel beni son kez dinle
Yalansız sevdim seni
Sevdim seni ne çare
Zindan odalarda bin bir dualarda sevdim seni
Sen şartlı sevdalara maddelere dökerken de
Gözü kara yalan dolan olmayan sevgimle sevdim seni
Umutlarımı hicranlara yarınlarımı karalara salarken de.
Biliyorsun yok demiştin umut
Olmaz dilekleri tüket
Yüreğine unutmaktan söz et
Nafile dilde son düet
Umutlara kes bir bilet
Dedin diye istedin diye
Razı oldum sustum şimdi!
Param parça dilim dişlerimde
Gücümün yettiği kadar
Sesimin çıktığı kadar
Avaz avaz bağırıyorum
Son nefesimde
ölürken de sevdim seni
Ölürcesine sevdim seni...
Dert etme üzülme
Gel beni son kez dinle
Yalansız sevdim seni
Sevdim seni ne çare
SENİ YAŞIYORUM...
Acılar biriktiriyorum masum avuçlu çocukların yüreklerinde!
Şehre dar gelen bir hayalin tam ortasında kederler çoğaltıyorum yırtık ceplerimde.
An geliyor bir ülkeye bölünüyor yüreğim ve an geliyor dünya oluyor acımasızlığım yamacında yüreğim...
Saklı düşlerimin o en kayıp adreslerinde bir masala dönüyor sözlerim.
Zamansızlığıma sığdıramadığım derin acılar saklı şimdi kimliksiz düşlerimde!
Ben bir şehre çekip giderken bir ülkeye dönüyor yüreğim.
Ben şehir ve ülke iki bağımsız hayal atlası ve otam ortasında ben masum avuçlu bir çocuk yüreği...
Bütün terkedişlerime bir kandil yakıyorum gecenin sustuğu bu anda!
bütün hayal kırıklıkları bütün sıradanlıklar ve bütün mavi olmayan aşklar birer birer kapı çalıp çekip gidiyorlar.
Oysa bir yıldız sararken gamlı düşlerime ve kelimeleri hüznün rengine boyarken ardımda yaşayamaycağım her şey bir uçurum olup çıkıyor karşıma!
Zamanı karalıyorum silikleşen yazılarımın içinde ve göğün karanlığına hicran yazıyorum siz sabaha soyunup uyurken bense gecenin tam koynunda.
adıni bile bilmediğim bütün sözlerin esaretini yaşıyorum.
Bütün savunmasız korkularımın cesur bir savaşçısıyım sanki şuan çünkü ben;
SENİ YAŞIYORUM...
Ayrılıkların o kapanmaz yara gibi duran bütün ayraçlarını kaldırıyorum.
Tuz basıyorum özlemden çatlayan yüreğimin yarasına!
Akşamlar geceye soyunup dururken ve çekip giderken bütün eşgali yıldızların ben göğe yükseliyorum sanki!
Hz.isa oluyorum gögün avuçlarında bir zaman sonra sewgi yağdıracağım bu karanlık şehre ve bu kayıp dünya sahnesine!
SENİ YAŞIYORUM işte upuzun yolların umutlara bağlandığı uzak bir kentin en ücra yerinde!
İç cebimde melankolik bakışlarımdan bir tutam umut demeti ve yanlızlığıma tütsü yakarken ben
sen gecenin ağaran saçlarıyla bir rüzgar olup geliyorsun taa o uzak kentlerden...
Ben bir ülke oluyorum işte o an bütün halklarıyla aşk dolu bir ülke!
şimdi masalsı bir güzelliğe kapılıyor gülüşlerim.
Şimdi benden kilometrelerce uzaktasın ama dokunsam heyecandan ölecekmiş gibisin ama yoksun işte.
Çelişkilerin acımasız derin çukurlarında bir yanım seni yaşıyorken bir yanım melali bir aşkı yoklayıp duruyor.
Ve acılar biriktiriyorum hiç durmadan minicik avuçlu çocukların gül kokan yüreklerinde!
Şehre dar gelen bir hayalin ortasında ben kederler çoğaltıyorum yırtık ceplerimde.
Sensizlikten kalma yanımın miladi aşk hüzünbazlığında hasrete dokunuyor umarsızca ellerim.
Gemisi batmak üzere olan bir kaptan gibiyim tıpkı gemi batıyor ve ben boğuluyor...
ki sen hala yoksun ben ben ben....
SENİ YAŞIYORUM...
Dayanılmaz korkular ve kaygılar var içimde.
Bitip giden bir ömrün sonbaharında ilk yaz sevmelerim var umuda yazılı mısralarımda.
Öyle çok şey varki dayanılmaz durur ruhumun çarmıha gerilmiş umutsuzluklarında!
Varların bir an da yoklara karıştığı bu hayat yokuşunda son efesim oldun sen ve yaşamsız bir mısramın en kederli yanında bir tatlı gülüş oldun sen
SENİ YAŞIYORUM...
Ve karanfil işlemeli mendillere sarıyorum şimdi bütün gülüşlerimi ve gecenin son yıldızıyla sana göndereceğim belki!
Belki benim yerim yerime o dokunacak tenine!
Belkide bu firari dokunuşlarım kaybolacak teninin gizemli evreninde!
Gözyaşlarım ıslatacak yüreğinde kuruyan düşten güzel çiçekleri ama sen bilmeyeceksin belkide bu acımasız sahtekar gülüşlerin içinde kaybedeksin benim bu masum gelişlerimi!
Oysa görmeyeceksin bir karanfilin gülücüğünü ve ağlarken kaybedeksin yüreğinde aşka dair bütün karanfilli sözlerimi ve son bakışlarımda ıslanacak bütün terkedişlerim
ama ben SENİ YAŞAYACAĞIM işte!
Zamanın en kötümser yerinde uzak bir şehirde bir yürek mesafesi kadar yakın edeceğim bekleyişlerimi.
Sensizliğin senli yokuşlarından yüreğin güç verecek bana ve çıkacağım ben o sensizlik yokuşlarını!
Sana ve aşka dair ne varsa yüreğimde bu kez onları biriktireceğim ben. Masum çocukların gülüşlerindende çalıp ve yırtık ceplerime doldurup bütün yıldızları bir gece yarısı sana getireceğim.Sensiz yaşamayı sensizliğin coğrafyasında bırakıp bambaşka bir iklimden hayaller çalarak ben sadece
SENİ YAŞACAĞIM...
Aklımda gözün kaldı
Solumda sızın kaldı
Bir çift sözüm kaldı
Diyemedim
Dilimde adın kaldı
Geride yadın kaldı
Kulakta sedan kaldı
Dinleyemedim
Geceden uyku kaldı
Garip bir duygu kaldı
Şiirler öksüz kaldı
Beceremedim
Yarım bir heves kaldı
İçimde o his kaldı
Bitiremedim
Geriye ölüm kaldı
Tutkulu zulüm kaldı
Vuslata bir an kaldı
Seni o kadar seni o kadar sevdim ki
Söyleyemedim
Sana anlattıklarım neleri susuyor bir bilsen
Ve anlatmadıklarım neleri söylüyor...'
Boğazımı yırtarcasına susuyorum
Ya verilmekten yıpranan cevaplardayım
Ya sorulmamaktan solan sorularda
Sen ıslatmasını bilmeyen bir yağmur oldun her akşam
Ben ıslanmasını bilmeyen ahmak
Bu yüzden aşık olamadık sırılsıklam
Pimi çekilmiş coğrafyalarda
Zaman ayarlı bir aşkın en tesirsiz parçasıydım
Ve ben günah şeridinde hatalı sonlanandım
Az gittim… uz bittim…hiç geldim!!!
Uyurken bile uykusuzluk akan gözlerinde
Kaçan trenlerin hesabını istasyonlara kesen
Kalabalıkta unutulmuş bir yalnızdım
Kendine kaçak yolcular bindiren...
Her yolcu da kendini ihbar eden!
Kalbime girmek tehlikeli ve yasaktırlarla
Yaşamamaya kalkışıyorsun hayata
Ve ben senden yırtılma bir yelkenle
Aynı yöne gittikçe aynı yere geldim
Sonumu baştan yazdım;
İçimde hala bana ilk aldığın acım!
Gece sabahı da siyah kusuyor üstüme
Aklıma yaprakların dökülüyor
Bugün aklımda sen vardın;
Aklımı karıştırmadım!
Artık biliyorum…
Aşk bir intihar saldırısıdır; yalnızca iki kişinin öldüğü!
Aşka nişan alıp ayrılığı ıskalayan acemi
Hala gözlerinde kalp kapaklarım
'Seni almadan içimden nasıl giderim?'
Ve sen kaç kez bu hırsla sevildin
Koca koca kışları;
Kısa kısa şubatları biriktirdin...
Susku sınanmamış bir ustura gibidir
[s]Susardın…
İç denizine sığınmış gemileri yakan bir limandın
Bak şimdi gönülsüz gittiler senden;
Gönlünü çaldıkların !!!
Yazmadıklarından korkarsın en çok yaşadığın hiçbir şey de
Ve adın gibi bilirsin;
Aramayı unutan bulmayı öğrenemez
Bugünler dünlerinden utanıyorsa
Hiç yarın olamayacaklar
Şimdi ne bugünsün ne de yarın
Olsa olsa sadece bir yarım;
Ya da eksilen yanım!
An kaybından ölen zaman
Senden daha katilini bulamadı kendine
Gelseydin eğer kendimi bile kovardım yanımdan
Gelmedin yine kendimsiz kaldım ardından...
Dünyanın bütün dillerinde sustum ve bir şair bıraktım geride
Ekmeğini aşktan çıkaran!
'Sustalı bir aşk senin ki
Sesinle çıplaklaşıp suskunluğumla giyiniyorum'
Korunak sandığım tüm senlerde
İçimde yoktan başka bir şey kalmadı
Ruh ölünce cesedi beden taşıyor sırtında
İki büklüm acılarla …
Patlasam her yere acı sıçrayacak biliyorum
Patlamamaya hazır bir bomba oluyorum
Ben mi çok yorgundum sen mi çok dinç?
Bende mi eksikti sen de mi fazlaydı sevinç?
Dilsizler yalan söyleyemez anladım
Ya ben konuşamadım ya sen sağırdın!
Yaşadıklarımızı en başından
Senin farkına vardığım ilk akşamdan
Anlatmaya gerek yok
Hem yaşadığımız pek bir şey de yok
Ben güldüm sen korktun
Ben ağladım sen yoktun
Ben kahrımdan ölüyorken
Sen umursamadan gülüyordun
İşte bunlardan ibarettik biz
Aslında biz diye birşey de yoktu
Senin bir kaç dublörün vardı
Sevgini nefretini özlemini
İçindekileri onlar söylerdi
Sen hep bana uzaktın
Şimdi bir kaç şey sormak isterdim
Neden yalnız bırakıldım
Neden ağlatıldım
Neden kandırıldım
Ama artık hiçbir önemi yok
Nedenlerime cevap bulamasam da
Mutlu olmanın yolunu buldum
Aslında bunu sen yaptın
İçimdeki seni sen öldürdün
Bana bırakmadığın için de
Minnettarım öldürülüşüne
Ve şimdi git artık başakalarına
Ağlamam buna merak etme
Çünkü sen hiç olmadın ki
Bedenin yanımdaydı
Gözlerin hep uzaklardaydı
Şimdi o gözlediğin uçurumlara git
Orada seni tutacak ben olmayacak
Git işte düşlediğin yere
Ben özlemeyeceğim seni
Sen hiç hatırlamayacağın için beni
BİTTİ...
ARTIK ŞİİR DE BİTTİ
BAK İŞTE SEN DE BİTTİN.
İkinci sınıf bir kadın...
Akıtıyor yol boyunca rimellerini
Tıpkı kalabalık bakışları gibi
Hüzünlü operalar eşlik ediyor ona
İkinci sınıf bir kadındı o…
Bu gece en hüzünlü aryayı çalabilirim dedi
Dipten geliyordu sesi neye benziyor desem
Lirik bir rüzgârı andırıyordu kokusu
O şimdi anayurduna dönmek isteyen hüzünlü bir opera
Perdelerin rengine boyanıyor kapılar
Kitapların arasına sıkışan kokusuz şair’ler;
Bana yalnızlığın operasını çalabilir misiniz?
Kusuyor zehrini içine
O şimdi nerde?
Varlığı hangi mevsimde?
Sen her gece şuramda göğsümün ana yurdunu işgal ediyorsun
Uğruna tüm şarjörleri boşaltabilirim beynine!
Sözlerin tetiği çekmemi kolaylaştırır
Vurabilirim aniden karşımda seni!
Bu şiir ile ilgili 337 tane yorum bulunmakta