Her nefesi hayat olan adamdan,
_______________________Gözlerinde güneşi taşıyan kadına…
Deli AŞKIM benim, hasret çekilmez oldukça; her gülüşüne özlemli türküler yakarım şehrimde… Yağmurla yağdıkça yokluğun sızıları, üşüyen parmak uçlarımdan dökülen binlerce satıra güller açtırırım. Bir damla olup şehrine düşmek isterim ay yüzlüm, az ama delice yağmak şehrinin arnavut kaldırımlarına… Şah damarlarından süzülerek yüreğine akmak, seni sende yaşamak velhasıl tek derdim
Hadi sende vur
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Devamını Oku
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız
Cesaretin var mı aşka’ bu şarkı olmalı seni anlatan, yüreğin olmalı yüreğimde bulduğum...ne dersin aşkım ? Ne çok denedim seni bulmayı, ne çok aradım seni bir bilsen deli mavim... Sanma ki çabuk pes ettim, bak seni bulabilmek için ben bir ömrü tüketiyordum nerdeyse.....
Bir özlem ki içimden bir parça olmuş, öyle bir sen ki orada duran, hüzün olmuş, dalga olmuş, akın olmuş, sel olmuş, yüreğimi tutuşturan ateş olmuş, kor olmuş... Sen ki, İnancım olmuşsun, ışığım olmuş, yolum olmuş, yıldızım, güneşim, ay ışığında hayalim olmuşsun... Bir yazım yok ki seni düşünmeden yazdığım, sen ki can sevdiğim, sırdaşım olmuş, omzum olmuş, kahkaham olmuş, gözümden akan damla damla yaş olmuşsun... Bir hayalim yok ki sensiz kurduğum, denizim olmuş, kumsalım olmuş, en güzel dansım, başıma taç yaptığım yıldızım olmuşsun...
Yazarım adını sabah gördüğümde güzel yüzünü, yazarım hüznünü akşam ayrıldığımda senden, bir yakamoz dansı mıdır buluşmamız mavilerde, denizin kokusu mudur kokun, kaşların ay mı, bal mıdır? gözlerin, simsiyah bir zeytin mi? Alfabenin başında mıdır adının ilk harfi, 'Okyanus' mudur adın bir akşam usulca yazdığım,sayıkladığım. Bir hayal midir sıcaklığın , tenin ,terin, bedenin, gece kadar soğuk mudur yokluğun ........’m?
Sen gülmelere layıksın demiştim sana hatırlıyor musun, ama güldürmek için ben yetebiliyor muyum acaba aşkım, beni sorguladığın anlarda söylemeye cesaret edemedim, ben hiç bir yerde değilim, sadece senin içinde sen yaşadığın, yaşattığın sürece varım dediğimi anlamadın mı?... Yerin benim yanım yüreğinin içindeyim. Git desen de, duymasan da, anlamasan bile beni yine yüreğinde olacağım... O sende bulduğum sonsuz sevgi yüreğinde tutacak beni. Yüreğinde besleniyorum. Hiç yaşlanmıyorum her daim biraz daha küçük bir çocuk oluyorum ufacık sevinçlerinle canım kadınım...
Sen, sen olduğun için yanındayım ben, senden başka yoktur bir dileğim nefesinle nefes alırken...Yok başka bir yürek aradığım, bir başkası yok kadınım diye seslendiğim senden başka... O canımdır ki yüreğimizden kopan bir ses, o canımdır ki canımızdan koparak kulaklarına ulaşan..Seni seviyorum.. Bir el istiyordum başımda...Saçlarıma dokunsun istiyordum, tüm bedenimden söküp alsın yalnızlığımı tılsımıyla...Bir el istiyordum dokunsun saçlarıma yumuşacık ve alsın tüm donuklukları usulca.Sen geldin gülümseyerek bana…Bir göz istiyordum gözlerimde...Anlamsız bakan gözlerimin içini görsün, hala arkalarda kalmış ışık huzmelerinin içine dalsın, çıkarsın tüm umutlarımı eski sandığın içinden, açsın da ışığı ile umut olsun yollarıma, yolum olsun yordamım olsun istiyordum...Yine sen geldin bebeğim.. Amaçsız olmamalıydı hayatımız..... Yap boz gibi olmamalıydık artık..... Birleşti mi ayrılmamalıydık.... Giderek bütünleşmeliydik.... Gerisi yavaşça ve hissettirmeden gelir zaten... Hem elinde olmadan olur bu insanın küçüğüm... Ne hayal ediyorduk, bir de baktık ki nereye gelmişiz değil mi ... Yaşadığımız hayatsa bir anda istediğimiz hayat oluvermiş.. Önce ürkek adımlarla yaklaştıklarımıza şimdi tamamen yere basarak ulaşmaya başlamışız. Cümleler tamamlanmış. Cümleler de sevmiş birbirini arada nokta kalmamış,birbirimizin olmuşuz…Hala aklımdan çıkmıyorsun ve seni istiyorum.. Ben , sevgi’yi çok geç de olsa yakalayabildim ve öylesine bir sevgi ile yaşıyorum ki, aşk mertebesinden de tutkudan da öte, sahi küçüğüm tutkudan sonraki duygunun adı ne idi ,sen biliyormusun?
Yalnız ve korumasız mıydım ben .......’m? Yalnız ve çaresiz miydim? Yalnız ve mutsuz muydum yoksa? Her hangisiyse; sen gördün bunu. Bende benim göremediğimi gördün. Benim inkar ettiğim gerçeği kabullendin kendinle ve benimle ilgili. Çok az insanın, o da yalnızca hayatta bir kere yaşayabileceği, her şeyiyle kendini adayarak sevmek duygusunu uyandırdın içimde. Bu duyguyu bir kere daha bulabileceğimi sanmıyorum. Bunun tek suçlusu olarak da seni görüyorum.Çünkü senden başkasını sevemem artık) Bakışlarımı benden aldığın ve kendi bakışlarının izini kalbimde bıraktığın günden beri seviyorum seni….Her akşam her gece her sabah yeni bir sevgilim oluyorsun birtanem.O kadar çok seviyorum işte…Biliyor musun biz ikimiz birbirini şımartmayı seven, birbirini okşamayı,dokunmayı seven, birbirini sevmeyi seven insanlarız.. Ellerimi ellerinde, gözlerimi gözlerinde,bedenini bedenimde seviyorum en çok.. Sen yanımdayken ...... üşümüyor ellerim, kararmıyor içim. Ne kadar da içten gülümsediğine tanık oluyorum aynada seyrettiğim yüzümün. Dört mevsim baharı yaşıyorum seninle, yarını hiç düşünmüyorum.. Tadını, kokunu içime sindirmişim,nefesim senin nefesin,tadım senin tadın olmuş …. Dudaklarımı ıslattığımda bir yerlerden senin tadın geliyor ağzıma canım kadınım. Gözlerimi kapatıyorum şimdi, kokunu çekiyorum içime, ruhuma işliyor kokun, sonra SEN KOKUYORUM BEN! Nereye baksam bal gözlerin bakıyor bana, çenendeki gamzen de gülüyor sen gülünce…O kadar yakınsın ki bana ,hani şöyle uzansam dokunabileceğim sıcak bedenine.. Yanımda çırılçıplak soyunduğunda, ruhunu da soydum çırılçıplak, ne kadar da çok sevdim onu..Taptım..O kadar doğaldı ki,aranan,beklenen.. Herkes tek beden olabilir ama tek ruh da nesiymiş der …..Evet! Tek ruh olmayı yaşadın mı bilmem ...... ama ben yaşadım. Tek bir ruh! İki ayrı bedenin tek bir ruhu oldum seninle..!
Hayal ediyorum şimdi birbirine karışmış sıvı, ter kokularımızı parfümlerimizin karışımının o tuhaf hissi…öldürüyor beni ..Yine bir sevda akşamında parmaklarımın ucuyla dokunacağım sana, incitmemek için, tıpkı bir heykeli inceleyen, keşfe çalışan sanatsever gibi, tüm iniş çıkışlarını, tüm kabartılarını ruhuma kazıyarak, hiç çıkarmamacasına seveceğim seni. Kulağına nefesimi bırakacağım beni en iyi böyle hissedebilirsin diye..Sen ise uzun saçlarını dans ettireceksin göğsümde, karnımda..dudaklarının ucuyla dokunacaksın hatta yavaş yavaş içine çekip yutmaya çalışacaksın beni. Göğüslerinin ucuyla dokunacaksın ıslak dudaklarıma , hepsini öpmeme izin vermeden gezdireceksin yorgun ama aç dudaklarımda. Dudaklarımın senin , göğüslerinin ikimizin olduğunu hissedene kadar,bir avuç kum tanesinin yere dökülüşü gibi sessiz ve usulca ince ince titrek titrek seveceksin beni. Göğüslerinin inip kalkmasını, nefesinin hızlandığını hissedip bu güzel anı seyredeceğim. Ve zevk anı, kendimizden geçiş anı.Kendi dünyamızda kayboluşumuzu, titreyişimizi, bir süre çok kısa bir süre, huzurlu karanlığa doğru döne döne indiğimizi , arada kornaları sesleri, titreyişleri birbirine harmanlayıp tek bir noktada patladığımızıı, koptuğumuzu, derin iç çekişimizi, huzuru bulduğumuz anı seyredeceğiz……Ve sonra hayalden uyanıp çıkacağım sessiz bir hayalet gibi evden…Yürürken terinin hala tenimde olduğunu hissetmek büyük mutluluk veriyor bana küçüğüm.Yıkanmak istemiyorum, sevmiyorum sevişme sonrası yıkanmaları, pislikten arınmak istermiş gibi….Sadece bedeniyle değil, elleriyle, gözleriyle,ruhuyla ve yüreğiyle de sevişebilmeli insan değil mi ...... bizim gibi...Fazla muzur mu oldu acaba..?:)
Yazdım ....... çünkü ha bugün ha yarın deyip ertelediğim, söylemek istediğim halde söylemediğim nede çok şeyim vardı, dememek için yazdım.. Bil ki..! Çok seviyorum seni.. Binlerce kez konuk ediyorum beynime,sorduğum soruların yanıtları hep evet oluyor, sıradan bir yaşam düşlüyor yeniden şehirler,sokaklar ve yeni öyküler kurguluyorum ikimiz için...Sıcak diyar ve iklimler de dolaşıyoruz,gözlerimi kapatıyorum gülen yüzüyle karşımda duruyorsun içim sıcacık oluyor artık kim korkar soğuk havadan diyorum kendi,kendime daha sıkı sarılıyorum sana... Bana uyku borcun çoğaldı bakalım bunları nasıl ödeyeceksin ? gülme).
Aslında seni kağıtlara yazmayı o kadar çok istedim ki ....... Ama bir türlü başaramıyorum, sevgimi ve seni daracık satırların arasına sığdırmayı. Şiirimsi duyguları anlatmanın bu kadar zor olduğunu bilmezdim senden önce. Belki bu yazıdaki kelimelerin bir araya gelmesi bile kifayetsiz kalacak sana ve duygularıma karşı. Yaşanılası sevgim, yalnızlığı aldatma sebebim, ismimin gülen yüzü;...... seni seviyorum... Bilir misin; yazanlar hep hayalindeki sevgiliye yazarlar yazılarını. Tıpkı ozanlar ve şairlerin, şiirlerini uzaklarda; belki hiç yaşamamış biri için yazdıkları gibi. Belki bu gece yanımda olsaydın, bu kadar hasret kokmazdı haziran.Ama özlemleri yaşanılası kılan, sabah sana kavuşmak değil midir? İyi ki varsın, iyi ki benimsin, iyi ki seviyorsun beni, iyi ki seviyorum seni; seni sevmeseydim yazamazdım..! Seni kadınım gibi seviyorum..Mükemmel kadınım benim…
Seviyorsan gönülden,karşılık beklemeyeceksin,
Kafayı çekip çekipte,kapısına gitmeyeceksin,
İbadetin sayıp,her gece tanrıdan dileyeceksin,
Aşıksan arkadaş,adam gibi seveceksin.
Sudan sebepler bulup,asla üzmeyeceksin,
Başına bela olupta,sokağından geçmeyeceksin,
Herkese anlatıpta,alemin diline düşürmeyeceksin,
Aşıksan arkadaş,adam gibi seveceksin.
Gel demişse bir gün sana koşup gideceksin,
İstiyorsa yüreğini,çekinmeden çıkartıp vereceksin,
Hayatta onunla ağlayıp onunlada güleceksin,
Aşıksan arkadaş,adam gibi seveceksin.
Bir başkasını bulupta,ansızın terk etmiyeceksin,
Sevdinmi bir kere,hücrelerine kadar hissedeceksin,
Ona gelen dertlerin karşısına çıkıp dikileceksin,
Aşıksan arkadaş,adam gibi seveceksin.
Sevdinmi tam seveceksin
Bakmadan nalına mıhına
Bıkmadan usanmadan
Ona buna kulak asmadan
Sevdinmi tam seveceksin
Göğsünü gere gere
Yüreğini sere sere
Ödünleri vere vere
Sevdinmi tam seveceksin
Gerekirse ağlayacak
Gözyaşını silecek
Onun için ölünecek
Sevdinmi tam seveceksin
Rüyalarda onu görecek
Arzularına dur diyecek
Sevdan bir ömür sürecek.
Sevdinmi tam seveceksin
Yalana karşı, öfkene karşı
Dostlarına karşı, düşmana karşı
Her şeye karşı
Sevdinmi tam seveceksin
Bu nasıl bir gidiş böyle!
Hastalık bulaşmış bir köyü terk eder gibi...
Suya sabuna karışmadan akıp gider gibi...
Suç işlemişcesine vatanından kaçar gibi...
Bu nasıl bir gidiş böyle!
İmge toplamak için mi istila ettin yüreğimi!
Batırdın bayrağını göğsüme...
İsteseydin... Sana el değmemiş ilhamlar verirdim...
Gerek yoktu uygarlığımı ateşe vermene!
Şimdi... Küllerinde duman tüten...
Ve içinde ekmek pişen ker*** fırınların yıkıldığı...
Harabe bir bedende soluk alıyor sevdan...
Bu muydu istediğin!
Yakışmadı!!!
Yakışmadı bu galibiyet erliğine...Sırıttı...
Can özüm...Yaşlı kurdum...Serserim...
Bir zamanlar hasretle bekleyenim...
Söylesene...
Bu nasıl bir gidiş böyle!
Cinayet mahalinden uzaklaşır gibi...
Kan davalını görüp saklanır gibi...
Bir evi soymuşcasına pencereden atlar gibi...
Bu nasıl bir gidiş böyle!!!
yüreğim.
isminin kazılı olduğu yüreğim
beni başka diyarlar üzerinde gezdirip
hayal ile gerçek arasına sığmayan gözlerin
kızmadı ki yüreğim sana
darılmadı gücenmedi.!
inan..
düşünme fazla beni
ben bıraktığın gibiyim
tek fark var aydınlık bakmıyor gözlerim
tek fark var heyecanla atmıyor kalbim
tek fark var iştahsızlaştı yüreğim
tek fark var güneş gibi değil hep karabulut çalınıyor üzerime
tek fark var; aşk dolu şiirlerim yerine
ayrılık kokan esir düşmüş sevdamı yazıyor bu ellerim.
farklar öyle çoklar ki.
yine de kızmadı yüreğim sana
ellerin tutunabildiği bir anda saracak yüreğimi biliyorum.
Söylemiştin bunu bana
sen belki bu konuda yalan söylersin ama
biliyorum ki bana bakan gözlerin asla.
Şimdi..Kurudu Damarları Hecelerimin..Yüreğim Çığlıkta Bense SuSKuNuM..
Gözyaşlarımda Boğulan Hıçkırığımla Tutunuyorum Hayata..HerŞeye İnat..
Hüznüm Karışır Sessizliğimin Uğultusuna..Yıprandı Kirpiklerim..Yıprandı Kirpiklerim..
Yüreğim Lal..Dilim SuSKuN Konuşmamak Üzre Tutuldu..Vuslata dek..Efendim..
Tebessümlerimin Yitikliği Yansırken Gece ye..İçimde KalaKaldı Yorgun Yüreğimin Solgun Bakışları..
Ayrılığının Hüznü ile Çürüdü Gurbetinde..Ben Tükenirken Usulca Pörsüdü Her Yanı Yüreğimin..
Özlemin Yağmur Misali Sağnağına Tuttu Beni..Yandı Her Damlan da İçim..
Belki SuSKuNLuĞuMuN Bedelini Ödetiyor.:Aynalar Onlara Her Baktığımda
Vuslatımız Vuku Bulana dek İçimdeki Bu İflah Olmaz Alev Terk Etmeyecek Beni..Benliğimi..Sen Diye Yanan Şu Yüreğimi..
Biliyorum EFENDİM
Umutlarımın Sancısı Artar Her An..Ben Sancıların Konakladığı Yer Olurum..
Şimdi SuSKuNLuĞuMuN SoN Nefesinde Kaldı Yüreğimdeki Heceler..
Benliğim..Ruhum..Bedenim..Damarlarım Kanar Bu CaN da..
Yüreğim Sızı İçinde Kahrolur..Erir Yavaş Yavaş..Ömrüm..ama.
Biliyorum! !
İnsafsız Sızılar Bırakmayacak Beni Sarıvermişken Dört Koldan
Duygularımın Siyahi Bakışında Kalacak Gözlerim..
Ve Gurbetimin Garip Çığlığı ile Son Bulacak Sessizliğim..
Biliyorum..! ! Gecenin Zifirisine Karışacak Senin İsmini Soluyan SoN Nefesim..
Dokunacak Belki Gece ye Titreyen Sesi Yüreğimin..
Biliyorum! ! Suskunlığumla Birlikte..Ruhumun Süzgecinden Gececek Acılarım..Sızlayacak
Alabildiğince Yüreğim..
Seni Anmadan Sensiz Gecen Her An Kahrolacağım;
Özlemini Çoğaltan Bu Yalnızlığım Terk Etmeyecek Beni EFENDİM..
Vuslatımıza dek..
Sevdalıyım Sana EFENDİM..Mecnunum Yolunda..Aşığım Yüce Rahman a..
Tükenir Ayaklarım..Sessiz Feryadlara Boğulur Yolları Yüreğimin...
Evet SuSKuNuM..ama Kabul Etmiyorum Ey Sevgili SuSKuNLuĞuM daki Tükenmişliği..
..Ve Biliyorum..! ! Umutlarımı..Yüreğimi..Sevdamı..Ve Ömrümü Karanlığına Çekemeyecek Gece..
Yine de Konuşmalı mı Yüreğim..BİLEMİYORUM..¿?
İşte bu sonu bitimsiz maviliğe açılan masalın kahramanları olduk seninle... Ver elini güneş, ver elini mavi, ver elini aşk; ellerinde küçülüp kaybolmak geçiyor içimden... Sonsuzluğun bu muğlak ve dolambaçlı yollarını düzleştiren, dokunduğu her yeri güzelleştiren asil ruh... Kesişen yörüngelerimiz bizi 'bir'leştirdi. Şimdi, sen nefes almadan nefes alamayacakmışım gibi hissediyorum...
Zamanı geldi... Güne yanında, gülümseyerek uyanma halleri var şimdi günlüğümde... Gün içi (bolca) seni düşleme nöbetleri... Saatlerin bir türlü mesai bitimine kavuşmaması sendromları... Telefon her çaldığında 'arıyor işte' diye yerinden zıplamalar... ve sonunda geceye koşan gün, gülümseyişine koşan ben...
Zamanı geldi... Ruhunu ruhuma karıştırıp, herkesin ayrı söz (ya da düş) coğrafyalarında tanımladığı 'mutluluk' tariflerine bir yenisini daha katmanın zamanı geldi... Buzdolabının üzerine yapıştıralım, mıknatısla metal arasında kalsın aşkımız; ellerimizle yüreklerimiz arasında, seninle benim aramda...
İsterdim ki, her gidişin bir dönüşü olsun! Ardından buğulu gözlerle el sallayanların, yüzlerinde kocaman bir gülümsemeyle kollarını açtıklarını da görebilsin her insan!
İsterdim ki, söylenmemiş sözcüklerin, kurulmamış cümlelerin değil, sadece; söylenmişlerin, kurulmuşların pişmanlığını duyalım; “üzgünüm! ” diyecek zamanımız olsun!
Bağışlanmayacak kadar büyük olmasın suçlar!
İsterdim ki, sığınacak bir liman bulabilelim fırtınanın ortasında; yürek dardayken, “vazgeçme! ” diyecek dostlarımız da olsun!
İsterdim ki, kaybetmeden önce ağlamayı, söylemeden önce düşünmeyi, nefretin tuzağına düşmeden tartışmayı da bilelim.
İlla, “savaş” tehdidi altındayken atmayalım, “barış” çığlıklarını...
İlla, sevilmemiz gerekmesin, sevebilmek için!
Dünyanın yalan olduğu genellikle bilinir de, hani bazen söyletirler insanı; “Dostluk, sevgi yalanmış! ” diye... Gelip geçici dense, dilimizin ucundadır; şan, şöhret, güzellik... İsterdim ki, kimsenin aklından çıkmasın, gelip de geçtiğimiz...
Bir yolculuğu güzel yapan, yanımızdaki insanlardır ve her birimiz, bizlere ödünç verilmiş bir hayatı yaşarız. İsterdim ki; kadri, kıymeti bilinsin; aynı zaman dilimini paylaşıyor olmanın!
Kimse susmasın konuşması gerekirken; sadece, kazanacakları kavgalara girişmesin insanlar!
Düşlerimiz olsun, kimsenin cesaret edemediği türden!
İsterdim ki; acı rehberlik etmesin mutluluğa; ölüm, gözümüze sokup durmasın hayatı; hasrete ihtiyaç duymasın vuslat!
Ertelenmiş sözler var dilimde
Buruşmuş bir kağıdın içinde duygularım.
Gecikilmiş bir aşk yazılı köşeye atılan kağıtta
Hiç bir şey için geç değil belki
Belki, şimdi tam zamanı.
Bir de yürek sözden anlasa...
Hergün bir sonrasına ertelenir itiraflar
Bir kaçış ki, bu insanı kendinden eder
Sorular döner beynimin içinde
Beynin içinde satır satır işlenir duygular
Bir gün sonraya ertelenir hergün.
Bir yaprağın yere düşüşü gibi olabilsem
Ağır ağır süzülsem herşeyin farkında olarak
Bir şelale gibi olsam
Coşkunca düşsem arzularımın yüreğine
Korkularımı erteleyebilsem bir anlığına
Hergün koskoca bir yaşam ertelenir oysa.
Sözcüklerin ucuna yüklüdür yaşam
Kendimin kendimle savaşı bu
Kendimle ertelenmiş sözcüklerimin savaşı
Korkularımızın esiri olmuşuz
Ertelenmiş bir yaşam var sırtımızda
Ertelemiş sevdalar yaşarız
Ertelenmiş dostluklar
Ertelenmiş kendini buluşlar.
En çokta yüreğimizdeki parıltıları erteleriz.
Oysa sevmek, daha kolay gözükür korkmaktan.
Sevsek hesapsızca,
Aşık olsak ertelemeden yüreğimizdekileri.
Sözcükler aksa billur bir su gibi
Ertelemesek yaşamımızı.
Belki olacak ertelemesiz yaşayışlar
Bir umut ışığı yanar yürekte
Umudu erteleriz bu sefer
Umudu erteleriz bir sonraki güne.
Ertelenmiş bir umudun sırtına yüklemişiz korkularımızı
Ertelenmiş sözcüklere saklamışız yüreğimizi
Ertelenmiş bir varoluş yaşarız.
Seni sevmek.....Ne zaman aklımdan seni sevdiğim geçse hatırladığım ilk sey yok yere uğruna akan gözyaşlarım oluyor. Bilemezsin bu kadar çok sevdiğin insanı hatırladığında bile acı çekmenin ne demek olduğunu. Bilemezsin sen aşkını yaşamak isterken nefrete toslamanın nasıl bir duygu olduğunu. Bilemezsin işte sen bunları da bunlar gibi daha bir çok şeyide ve belkide seni nasıl sevdiğimide.
Hiç anlamadın beni. Anlamak bile istemedin. Ben seni hep sevdim, sen beni hep üzdün. Aslında diyorum ya sana beni hiç anlamadın diye bende seni anlamadım ya neyse işte. Ama anlamak istedim en azından ve anlayabilseydim keşke bana yaptıklarını, keşke bi açıklaması olsaydı. Keşke, ah keşke o son konuşmayı hiç yapmasaydık, hep hayalımde kalsaydın, hiç bir zaman ulaşamıyacağım asil sevgilim olarak kalbim en orta yerine yemyeşil capcanlı kalsaydın. Ama merak etme hala kalbimdesin hala en ortasındasın ama bi yara olarak her dokunduğumda hala canımı yakan bir yara olarak. Adını kalbime hançerle yazdın hiç unutmayayım diye ama sonra banane dedin çektin ve gittin. Bilmiyorum nasıl becerdin ama sonuç olarak beni haksız cıkarmayı da başardın. Yapmadığım okadar çok şeyle suçladın ki nasıl ve neden hiç anlayamadım. Bilmem biliyormusun sen benim kalbime mühür taktın içine kendini koyup beni de dışarı atıp yüreğimin ormlarında yangınlar çıkarttın hiç acımadan, bir kez bile düşünmeden.Sana neden die soramayı o kadar çok istedimki,sorduma hiç unutamıyorum nasılda ben sana hesap sorarken sen bana bağırıp çağırmıştın.Diyorum ya ztn ben beni sevmemene kızdmadın, başka birini sevmene de kızmadım, beni en çok yaralayan, en çok üzen; ben senin için ' onunla da olsa mutlu olsun Allahım' diye dualar ederken senin bana söylediğin o yüreğimi yakan kömür gibi sözlerin oldu. O aylar sonrs bile içimde sindiremediğim sözlerin. Ahhh ah keşke o son konuşmayı hiç yapsaydık diorum ya hakıkaten hiç yapmasaydık keşke. Keşke beni bukadar yaralamasaydın.Keşke beni böyle gecenin bir vaktinde keşkelerin girdabında yapayalnız keşke demeye mahkum bırakmasaydın.
Seni sevmek...Yasamaktı benim için,hergün sevinçle okula gidip gözlerinde kaybolmaktı,soluduğun havayı solumaktı,oturduğun sıraya oturmaktı,dokunduğun kaleme dokunmaktı,bir amaçtı seni sevmek hayatımda seni sevdiğim ilk zamanlarda. Ama şimdi seni sevmek ve sen acı oldu artık benim için,ağladığım o günlerde dinldiğim en acı aşkısı bazen, bazen sen giderken arkandan bakan gözlerimdeki yaş oldu, bazende gecenin kör vakitlerinde yüreğimin çaresiz sözcükleri oldu kağıtlardan akıp giden.
Seni severken ben gözyaşalrımda boğuldum yetinmeyip her günün sonunda ümütlerimi de boğdum gözyaşlarımın selinde ama ne fayda öyle güzel bakıyordunki yemyeşil gözlerinle benim gözyaşlarımla boğduğum ümitlerme bir soluk oluyordun ve ümitlerim anka kuşu gibi külleriden doğuyordu da ben hiç birşey yapamıyordum.Ümitlerim... Normalde ne güzelşeydir değil mi ümid etmek? Ama ben öğrendim ki sayende insanın ümidi ne kadar çok olursa yaşadığı hayal kırıklığının şiddetide o denli büyük oluyormuş.İşte bende öyle bir hayal kırıklğı yaşadımki ümitlerim enkaz oldu altında ben kaldım ama sana sesimi duyuramadım. Gururumu yenip sesimi sana duyurmayı başardığım da ise sana uzanan ellerimi geri çevirdin. Bununlada kalsan iyiydi de bu sefer ümitlerimden alamadığın hırsınla hayatımı başıma yıktın ve gittin bu sefer ben kendi kendime çıkmayı başardım o enkazdan evet başardım. Sensiz yaşamayı öğrendim herşeyi kabul ettim senden yadigar gözyaşlarım kaldı bide o akrep gibi sokan sözlerinin acısı.
Neyse işte bana bıraktığın yadigarlarınla yaşamayı da öğrendim sen hiç merak etme.Aşktı işte benimkisi de her aşk gibi acı ve soğuktu.Zaten nedir ki aşk? Belkide ünlü bir düşünürün dediği gibi aşk yanlızca arzulanan bir varlıkta bulacağımız tada susamaktan başka birşey değildir.Belki aşk sadace elde etmek istediğini elde edememenin hatta bazen başkasına kapırmanın verdiği acıyla gözyaşlarına sığınmaktır.Neyse ne işte, tanımını filozoflar yapsın ama bana eğer olurda sorarsan aşkın benle anlamı ne diye? Aşk seninle kanın yüreğimden damlayıp gözlerimden zehir olup akarken canımı acıtmasıydı derim.
Bu şiir ile ilgili 337 tane yorum bulunmakta