Her Nefes Bir Öncekinin Aynısı
Gökkuşağının bütün renklerini kaybettim. Güneş kızıl çığlıkları ile geceyi bitirirken yeni güne umutla bakamıyorum. Her yanım balçık baktığım her yer karanlık. Nereye baksam umutsuzluk, nereye gitsem hüzün. Beklenmeyi beklerken yaşananların zorluğuydu bunlar. Hayatın acımasızlığında kalan umutsuzluk merdiveni gibi. Tırmandıkça daha da dibe vuran…
Adımlarımı ne kadarda büyük atsam izlerim hep küçük kalıyor. Kısa mesafelere koşarak bile gidemiyorum… Prangalarla bağlanan adımlar gibi her büyük adım atışta bir kez daha düşüyorum… Toparlanıyorum silkeliyorum üzerimdeki umutsuzluk tozları ve tekrardan yürümeye çalışıyorum. Kısa adımlarla hedefe ne kadar ulaşılabilirse… Ömür yeter mi dersin.
Gecikmiş baharın ilk ve son gülleri gibi umutla güneşe gülümserken şafak ayazlarından korunmaya çalışıyorum, güneşin ilk ışıkları ile. Uzun gecelerde yaprağın gölgesine sakladığım umutlarımı ayazdan korurken dışarıda kalan bir dalım donuyor… Yeni gün yeni umutları hayata döndüremiyor.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.