Herkesin bir hikayesi olurmuş hatırladığında içini sızlatan,sevgiliye dair...Benim hiç hikayem olmadı...Hayatımın film şeridide yok gözlerimin önünden süzülüp geçecek,her kareyi ayrı bir yalnızlıkta bırakmışım.Bir kalemin mürekkebini akıtırken duyduğu savurganlığı,gözyaşlarıma benzetirim hep.Her damlada ayrı bir serzeniş her kelimede bir sitem.Buralarda her bir sokakta bir ahh! ! iniltisi duyulur,buralarda haykırış dudaklar açılmadan sol yanından duyrulur,burada kahır karanlığa vurgundur.Gözlerini kapatırsın elini yüreğine koyarsın ve 'birgün mutlaka'diye avunursun...
Kullanılmış aşklardan artakalan bir kalbi değil,duraklardan yolcu alıp bindiren son durağa yanaşma bir sevda değil,sigara süngerine en yakın bitiş tütünü gibi değil,papatya falında elde kalan atılası son sapı gibi değil,bir çınarın kökleri kalınlaşmış ihtiyar hikayesi gibi değil,bir nazlıgoncanın kırmızısını güneşe nikahlaması gibi geleceksen gel...Bizimde bir hikayemiz olacaksa gel...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...



Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta