Akşamüstleri güneşin son ışıkları ayak diretti kapatmaya perçemlerini,
Bir esnaf gülümsedi emek sokağından indirirken dükkanının kepenklerini,
Senelerdir hizmet verdiği sokağın ahalisine gülümseyerek evine döndü,
Salyangoz sırtında kıpırdayan bir karıncanın kıpırtısını duydu sanki rüzgar,
Rüzgar gecenin bakışlarının önünde samimi sofraların yanında döndü,
Bir çocuk duruyordu pencerenin önünde elleri sonsuzluğun pençesinde kıvranan,
Kömür dumanın kapkara lekeleriyle acımasızca yüreği sızlayan,
Kaybetme korkusuyla tüm kayıplara kayıtsızca sürüklendiği için hırslanan,
Bir çocuk düşünüyordu seni aydınlanmaya çalışan apansız karanlığında,
Dolunayın sessiz gölgesi terennüm ederken yeryüzündeki çam ağaçlarına,
Beş asır evvel bir yeniçeri çırağı despotlukla hükmederken Payitahtın saraçlarına,
Her gelişinde gittin aslında benden sendeleyen benliğinin beliren belirtisinde,
Gece tükenmek üzere ilkbahar çiceklerinin hoş kokusu dinç tutuyor vücüdunu,
Birkaç yaşlı burjuva idare ederken bu tebessüm saçmaya layık yalnızlık acununu,
Nemçe yöresinde düşmeye yakın bir kalenin muhafızının yaptığı beyhude hurucunu,
Tükenmeyen yalanların arasından çıkartmak isterken gülüşlerin masumca suçunu,
Her gelişinde gittin aslında benden metamorfoza uğrayan tabiatın asilliğinde,
İmsak vakti geldi güneş gökyüzünü aydınlatma merasimde titreyen elleriyle,
Bir çocuk sabahlamıştı düşlerinde mahallesinde oturan Boşnak kız ve burjuvalar,
Hayat canlandırmıştı bütün insanlık akmıştı sokaklarda yapraklar gibi savrulmuş insanlar,
Gidiyor mekteplerine küçük başlı talebeler hayatın acısından habersiz öğreniyorlar ilim-irfanlar
Bütün bu akan kainattaki vaveyladan sızan kör edici ışıkla,
Her gelişinde gittin benden Ahmed Arifin eskitttiği prangaların gıcırdayışlarındaki hasretle.........
Kayıt Tarihi : 18.11.2017 15:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!