DİNİNİZİN GIYMETİNİ BÜLÜN
Galiba Şholov’un veya Dostoviyeski’nin bir romanında şöyle bir cümle vardı:....öyle ki farklı bir söze tahammül edemeyecek kadar despot ve cahil, bir romanı bırak, bir makaleyi baştan sona okuyamayacak kadar… tembel ve acizdi,”
Bir bilgeye: sen nereden öğrendin bunca deneyimi, olgunluğu diye sorarlar.
O da:
1- CAHİLLERDEN
2- DÜŞMANLARIMDAN
3- EN ÇOĞUNU DA BENİM GİBİ DÜŞÜNMEYENLERDEN, DEMİŞ.
İşte bu iki cümle benim haytımı, iç dünyamı değiştiren en önemli cümle olmuştur. Ne zaman bir yazıdan sıkılsam, biriyle tezata düşsem bunu hatırlarım.
Son yıllarda dolar milyarderi en çok artan ülkeyiz. Cumhuriyetin kuruluşndan, 2002 yılına kadar alınan borcun üç katı borç almışız.
1923- 2003 yılına kadar alınan borç 16 milyar dolar.
Özal dönemi: 50 küsür milyar..
1923-2002 yılına kadar toplam yaklaşık 200 küsür milyar dolar.
2002- 2010: özelleştirmelerle beraber alınan borç aşağı yukarı 750 milyar.yani ÜÇ BUÇUK KATI.
TÜRKİYE NE KADAR BÜYÜDÜ? MESELA FABRİKA YOL VB KAÇ KATI OLDU? OLANI DA SATTIK. Başbakanımız bir lokanta açılsa açılışına gidiyor. Sanırsın ki İskenderun demir çelik fabrikası, Seydişehir aliminyum fabrikasını açmıştan çok şamata çıkıyor.
Geçenlerde 100 açılışı aynı anda yaptı. Toplam maliyeti ne mi? Kimi bir sınıf, kimi bir vatandaşın yaptırdığı 5 sınıflı ilkokul, belki de tuvalet , … 200 milyon doları geçmez.
EE ONCA PARA NEREYE GİTTİ? İŞTE DOLAR MİLYADERİNİN ÇOĞALMASININ SIRRI BU OLSA GEREK
DİNİNİZİN GIYMETİNİ BÜLÜN
Erzurum`da Ramazan ayında lokantalar, pastaneler, kahvehaneler kapatılır. Turistin biri lokanta bulamadığı için, bir yerlerden bulup, buluşturduğu simiti yolda yerken, iftarı beklemeye tahammülü kalmayan yaşlı bir dadaş, turistin omzuna vurarak der ki:
`Dinizin gıymetini bülün, dinizi gıymetini bülün. Bahın Müslümanlar ne çekiir? `
ULA UŞAKLAR, PARTİNİZİN KIYMETİNİ BİLİN.
BU ÜLKEDE 20 MİLYON ÜMMETİ MUHAMMED AÇLIK SINIRININ ALTINDA YAŞIYOR. 10 MİLYONUN ÜSTÜNDE İŞSİZ VAR. SADECE 300 BİN ÖĞRETMEN İŞSİZ. KOCA KOCA MÜHENDİSLER ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞIYOR. PARTİNİZİN KIYMETİNİ BÜLÜN.
Bizim dadas nişanli,fakat issizmiş.
sonunda cenaze arabasina sofor olarak ise girer,
nişanlısini hafta sonu gezdirmek icin yeni arabasiyla evin önüne yanasır
nisanlisi cenaze arabasina burun kıvırarak bakar
- vis beni cezdirecagan araba bu mi? ... der
bizim dadasta
- gizim millet bu arabiya binmeh icin ölir,ölir.... demis.
O ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN MÜHENDİSLER, İŞLETME MEZUNLARI:ARKADAŞLARINIZ BU PARA İÇİN ÖLİİİR ÖLİİR. SİZ DE İŞİNİZİN GIYMATINI BÜLÜN
Bir yandan yokluk yoksulluk, bir yandan işsizlik sıkıştırdıkça belki yüzsüzlüğümüzden, belki korkumuzdan, belki yalakalığımızdan, beklide gelecek korkumuz veya iktidar korkumuzdan, belki de umudumuzun tükendiğinden belki de ürümesini bilmediğimizden, ya çocuklarımızı yakınlarımızı üzüyoruz, eşimize saldırıyoruz veya Allah bundan ne kadar hoşnut bilemem ama hep Allahtan bir şeyler istiyor, yıldızlar, mevsimler, çiçekler, derya deniz, yani yapacak o kadar büyük işlerinin yanında Rabbül alemi rahatsız ediyoruz. Yani kulundan korkup bir şey yapamayınca Allaha yakınıp, yakarıyor; çalışmadan, emek vermeden kendimize torpil yapmasını istiyoruz.
Devri murat zamanıdır. Yeniçeriler sokakta bir adamı yakalamış ver Allah ver sopalıyorlar. Adam:
Bir ümmeti Muhammet yok muuu! , diye avaz avaz bağırır.
Yukardan bir pencere açılıp adamın biri aşağıya doğru eğilip; elini boru yaparak:
-Var, var ama çok korkar.
Sahi: Cumhuriyetten bu yana alıterimiz, kan emeğimizle kazandığımız liman, fabrika, toprak onca malı yok fiyatına emperyalistlere peş keş çekmişiz. Yüz bin kadınımız fuhuş yapmak için vesika sırasını bekliyor. 20 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor. Her gün şehit cenazeleriyle uyanıyor ülkem. BİR ÜMMETİ MÜSLÜMAN YOK MU!
(Vaar vaar, ama korkar.) .
Şu ergenekon davasına bir türlü aklım ermedi. Üç dört senedir, bir yanda Balbay, Haberal, bir yanda danıştay katili.
Komutan diyor bunlar bana suikast düzenlemez, onlar benim evlatlarım; evlatları diyor o bizim komutanımız değil adeta babamız, nasıl suikast düzenleriz? Savcı diyor düzenliyecektin ve babanı öldürecektin.
Okul birincisi olup, şeref kütüğüne adını çaktıran askerin tlf unda bazı şeyler bulunmuş.Zavallı adam alsana 2 yıl göz altı. Sonra anlaşılıyor ki o telefondakilerle bu askerin ilgisi yok.
Ve polis kabul ediyor; sehven yanlışlıkla yüklemişiz.
SORU ŞU: Kime yükleyecektiniz ki, yanlışlık olmuş?
Veya daha kaç kişiye yüklediniz?
Yine bakıyorsun. 2007 deki bir belge 2003 teki cd de çıkıyor.
Bir bilgisayardaki bir meilde kroki bulunuyor. Haritayı kim atmış bilyormusunuz. Zaman gazetesi çalışanı. Nasıl mı? Bir kağıda kroki çiziyorlar, fotokopisini yolluyorlar. Ama derler ya… mazlumun allahı var..
KAĞITTAKİ ZAMAN GAZETESİ ANTETİNİ, YANİ BAŞLIĞI FAR K ETMEMİŞLER; KESİP YAPIŞTIRIRKEN O DA ÇIKMIŞ.
Bundan 30 yıl önce, açık hava sinemaları olurdu Anadolu illerinde.
Bir gün Antep’te benim gibi yaşını almış biri de sinemaya gider. Sinemada heyecanlı bir kovboy filmi oynamakta.
Malum açık hava sinemalarında tahta sandalyeler olurdu. Oturuyor amcam sırasına (sandalyesine) , arkadan 4-5 yeni yetme... Film heyecanlandıkça, gencin teki ayağını amcamın poposuna dayayıp,
kanırtmaya başlıyor. Yaşlı amca kendini kurtaramıyor bir türlü. Neyse ara olunca dönüyor azgın gençlere: “Yorum senin ayak kaç numara? ”
- Niye sordun amca, 42 numara!
- Zorlama yorum, benim gö(z) 40 numara girmez, girdiremezsin! Diye tatlı sert uyarıda bulunuyor.
BUNU NEDEN ANLATTIM? Şimdi bunu söyledim ya beni de ergenekon’a sokmaya çalışacak bazı budalalar., Ama benim gö.üme o ayakkabıyı zor sığdırırlar. Çünki 12 eylüllerde şu ‘demokratlar! ’ top oynar, sermaye tutar göbeğini ve gö.ünü büyütürken ken 12 eylül faşizminin ve işbirlikçilerinin sillesini yiyenlerdenim.
Adamın biri birkaç balık almış fanusa koymuş
Başlamış balığa konuşma öğretmeye ama odaya da kimseyi almamış ki balığın kafası karışmasın.
Bir kaç hafta sonra karısı kapıyı açmış ki. Ne nörsün adam balığın karşısına geçimiş, dudağını fanusa yaklaştırmış. Ağzı balık gibi büzülmüş vaziyette açıp açıp kapıyor.....
Demiş herif neörün...
Adam da ses yok
Be adamım ne oldu sana
Adam karısına dönmüş dudağını büzmüş..... Aynı balık gibi aç ıp açıp kapamaya başlamış…
Bu fıkra bana hep dönek solcuları, milliyetçileri, amerikan trampetçisi dindarları anımsatır nedense, güya milletten, emekten, dinden imandan bahsederleerdi. Şimdi bakıyorumda Altan kARDEŞLER, Günaylar, dinci yazar çizerler, hatta bir zamanlar, amerikaya şeytan diyen hoca efendiler, güya hepsi de bir devrim peşindeydi. Hatta amerikayı Müslüman etmek için oraya mitili atanlar bile oldu ama ne oldu. Amerikan ağzıyla konuşmaya başladılar.
Hoca efendinin biri, papazın elini öper ona saygılarını sunar.işbirliği teklif eder. Oradaki cemaatten biri şaşırıp sorar:
-Yahu hoca efendi, sen on sene önce bankalara karşıydın; önce faiz haram deyip, helel para kar payı vereceğim diyerek para topluyordun. Şimdi asya finans oldu bank asya.
Sen on sene önce bunlara şeytan diyordun, bunlarla dost olanlar dinden çıkar diyordun, ne oldi de adamlar yelliyi sen salavat getiriyin.
- Haklısın, O zaman yanlış kitap okumuşum. ‘hüngür hüngür’
…
Otobüste arama yapılır.
Kaçakçının birinin bavuluna gelir sıra
Polis sorar: bunda ne var?
-kuş yemi
Açar bakarki bir bavul saat
- Uan hani kuş yemi diyordun?
- Bu kul yemi
-Ben yem diye önüne atıyorum, ama yer yemez orasını bilemem, der
Açılım
İleri demokrasi
Sıfır problem
3 y siz (yoksulluk, yolsuzluk, yasak) Türkiye
-Doğalgaza, elektriğe, akaryakıta yapılan zamdan sadece vasıllar etkilenecek, diyor Sayın Erdoğan, Arınç da:
- Zamlarda da bir hayır vardır, diyor..
YERSEN:
Davut yıldızlı, yahudi-ye- üstün hizmet madalyası alan ilk müslüman.
Yasaklıyken, millet vekili seçilmek için abd ye mektubunda:’sizin olan.. ‘ deyip imzalayan adam
Bizi süpürmeyin kullanın diyen bu adamın adamı
Suriye devletbaşkanı Esadla kanka olan aile ziyaretleri, birlikte maç izleyen Özel düğün davetiyesi vermeye giden adam.
Libya devletbaşkanından şilt milt alan adam
Bu kadar... İkilem olur mu?
Yahu yukardakilerin müsebbibi Erdoğansa, bu efelenen bağıran kim?
Dün kahvede dinlediğim bir fıkra.
Mehmet ağaya sormuşlar:
-Oyunu Bahçeliye mi verdin, Erdoğana mı?
-‘Erdoğana
-Niye?
-Devlet bir yalan söylir, bir doğri; Erdoğan hep yalan söylir, beni yormiyirr!
Köyün birini su basar, millet camiye toplanır. Allaha yalvarmaya başlar. Bakarlarki duanın surenin sele faydası yok. Hepsi yükseklere kaçarlar. Ancak imam camide kalır duasına devam eder.Ne kadar gidelimderlerse de gitmez. Su iyice yükselir, bir atla gelirler, imam yine binmez. Su camiyi yutar bir kayıkla gelirler ki imamı kurtarsınlar. Ancak imamı ‘Ben ancak allaha güvenir, allahtan yardım dilerim’, der; bir türlü binmez,. Su minarenin şerefesine çıkar. Geçen bir helikopter fark eder hocaya ip atar hoca ‘Ben, ancak Allahın yardımına inanırım,siz kim oluyorsunuz, der yine binmez. Sonuçta hoca boğulur..
Aşağıda sorgu melekleri sorar sorurşturu. Bakar ki saf kalpli birisi bunu cennete atmak isterler. Hoca ben, sizin cennetinize gitmiyorum der, gitmez.
Neden diye sorarlar
-Ben allaha küsüm, der.
Gidip yüce rabbimize durumu anlatırlar. O’da:
-Sorun bakalım neden küsmüş.
diye sorarlar
Hoca:
-Çünki dünyada o kadar yardım bekledim.bana kendi yardım etmedi,, kulların yardımını da ben kabul etmedim, beni utandırdı. Sonrada boğuldum, der
Durumu allaha bildirirler, Allah:
-Söyleyin o kuluma ona bir at, bir kayık, bir de helikopter gönderdim ama akılsızlığından ölümü seçti.. Ne yapsaydım, yoksa sırtıma bindirecektim,der..
Edebali’yi, Mevlan’ayı, Yunus’u, Hacı Bektaşi Veli’yi; Varidat’ı, Gençliğe Hitabeyi, Tonyukuk kitabelerini, Mesneviyi okuyunca türk ulusu allah sevgili bir kavmi olmalı ki onca güzel önderler göndermiş. Ama onları da kendi elimizle boğduk, sürdük, astık, ilkelerine, sözlerine, sahip çıkmadık. Yüzyıllardır ülkenizi, o kadar uyarmalarına rağmen. Af buyurun, Amerikanın osuruğuna salavat getirip, onun emirlerini ayet, vaşintonu kabe belleyen insanlaraın müridi olduk; Emp uşaklarına teslim ettik bu güzelim vatanı. Demokratımız dincimiz amerikadan medet umar oldu. Yani o Fatihin, Yavuzun, Mevlana’nın çocukları elaleme malat oldu gitti. Ve hala arlanmadan utanmadan el açmışız allahtan yardım bekliyoruz. Sana Muhammed gibi bir peygamber, Mustafa Kemal gibi liderler, Yunus, Nazım ve daha bir nice düşünürler önderler, aydınlar göndermiş. Daha ne yapsın Allah bilmem ki. Belki onların anlatım biçimi seni sıkıyordur. Bari Nasrettin Hocayı dinle.
Nasreddin Hoca, babasıyla oduna gider. Öğle vakti baba oğul namaza durular. Ama bakarlarki bir kurt çıkar karşıdan yaklaşmaya başlar.. Bunu fark eden babası, bir yandan namazını kurt için bozmanın yanlışlığını düşünür ama eşek de elden gidecek.
Başlar:
“ VEŞŞEM SU VEDUHA HAAA! , VELGAN,MER İZA CELA HAAA! YAĞŞA BENA YAĞŞA HAAA, kurdu kaçırmak için son hecesini tekrar edip bağırararak yüksek sesle dua okumaya başlar.
Ama fayda etmez Kurdun açlıktan gözü dönmüş, gittikçe yaklaşıyor.
Bunu gören hoca:
-BABA, BABAAA! KURT EŞEĞİ YİYECEK; DUAYI BIRAK, ÜRÜMESİNİ BİLİYORSAN ÜRÜ, der.
Demem o ki dostlar, Bankaların % 50 küsürü Borsanın, sigortanın % 70 i, fabrikların kitlerin hepsini el aleme satmışız. Ne tekel kalmış ne telekom. Alo! desen elin oğlu para kazanıyor. Marketteki malların % 80 i yabancı malı.. Dua ile ne don ne duvar dikilmiyor.ღ Kurt sürüye girince, kılın keçenin, duanın faydası olmaz; ürümesini biliyorsanız ürüyün.
En ceylan yerimizden, en duygusal anımızda vuruyorlar hep. İşte deniz feneri davası. Allah, din iman diye diye diye soyuluyoruz. Allah, inşaalah, elham dülillah elbette ama, her işi Allah’tan beklemek de bence pek islami değil. Çünki allah bize akıl, fikir, düşünme, kıyas etme, ders alma gibi yetenekler vermiş, daha fazlasını da istemek yüzsüzlük değil mi? Bir ata sözümüz var: O dirgeni yiyen sıpa, bir daha gelir mi sapa, deriz. Ama nedense durmadanda aynı harmanda, aynı harmancıdan dirgen yiyip duruyoruz.
İşin garibi kimse neyim ne ediyorum, ne diyorlar diye sorgulama gereği bile duymuyor. Muhalefete muhalefet ediyoruz.
Hükümet başarısız mı? Aaah bir muhalefet olsaydı.
Zam mı geldi? Şu muhalefet de muhalefet değil ki..
Sorgulamadan, bize ezberletileni tekrar edip duruyoruz..
Hani koyun sürükleri vardır. Hepsi biribirinin izine basıp kıçını koklayarak, en öndeki nereye götürürse tek sıra halinde oraya giderler.
Yolun sağından, adamın çoğundan; tam bir kişilksizlik, siliklik, sürülük durumu.
Komutanı Memed’e sorar:
-Vatan nedir Memed?
-Anamdir komutanım
- Ulan temel vatan neyimiş söyle bakim
-Memdin anasidur komutanım
Herkes bir şeyi bir şekilde kitabına uyduruyorlar bu ülkede. Her sokakğa düşmüş kadına bakın mutlaka bir hikayesi vardır, aynı onun gibi..
Her namussuzu, hortumcuyu, rüşvetçiyi dinleyin mutlak, ama diye başlayan cümle kurarlar. Ve biz de Bravo deyip alkışlıyor,. Sonra seçim zamanı verilen beş on çuval kömür, bir iki poşet kurtlu makarnayla yemlenip oylarımızla destek veriyoruz.Oysa beş kez arabaya bindin mi, veya ikiyüz liralık alışveriş yaptınmı, alınan vergilerle verdikleri yem geri dönüyor. Mesela 60 lira tlf parası ödesen getti kömürün üç çuvalı.
Ama onlar cin, onlar namussuz. durmadan çözüm üretiyor, soymak için. Tıpkı 5- 10 sene önce faiz haram diyenlerin şimdi o kar payı veren şirketlerini bankaya dönüştürdüğüne kitaptan bir yol bulduğu gibi!
Tıpkı 8- 10 sene önce ille de türban deyip ortalığı biribirine katanların, Hoca efendilerinin icazetiyle bu gün, türban omasa da olur dediği gibi!
Nasrettin Hocaya komşusu eşeğini ister. Hoca:
- Eşek yok der.
Der demesine de, tam o sırada eşek anırmaya başlamaz mı.
-Hoca hani eşek yok diyordun?
-Be adam bana inamıyorsun da, bir akılsız eşeğe mi inanıyorsun der.
Şimdi siz, savaş görmüş, bu ülke için canını, zamanını vermiş, herşeyini ortaya koymuş, badireler atlatmış, kurşunla4r yiyip gazi olmuş; bunca önderlerinizi dinlemiyor, elleri pamuk gibi sıcak sudan soğuk suya değmemiş, haytında belki bir ağaç bile dikmemiş, kuş sütüyle beslenen eşeklere inanıyorsunuz öyle mi.
Hadis derki: Her kavim layık olduğu liderle yönetilir. Ne diyem anam babam: …liğinize doymayın öyleyse.
İmam-ı azam hazretleri, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek Kenara çekildiğinde, yanındakiler:
-Neden böyle yaptığını sormuşlar.
Hazret, düşünmeden cevap vermiş
-Onun boynuzları var, benim ise aklım. demiş.
Ne diyeyim, akıl akıl gel bize de takıl..
Stalin çalışma odasına yakın dostlarını toplamış sohbet ediyordu. Votka şişelerinin biri gidip, diğeri geliyordu. Kafalar iyice dumanlanmıştı. Stalin kan çanağına dönmüş gözlerini etrafında dalkavukluk yarışına girmiş adamlarına çevirerek sordu:
- Saçını ihtilalde, halk içinde, devlet yönetiminde, bürokraside ağartmış dostlarım... Söyleyin bakalım halkın yönetime baş eğmesi, kayıtsız şartsız itaat etmesi için yöneticiler ne yapmalı, nasıl davranmalıdır?
Her dumanlı kafadan bir ses çıktı. Kimisi adaletten, haktan söz etti... Kimisi demokrasiden... Kimisi sürgünden, sehpadan, hapisten... Kitlesel cinayetlerin deha çapındaki katili Stalin, beğenmedi adamlarının izahatlarını... Bir kadeh daha votka çekerek şöyle dedi:
- Yönetimi eline geçiren hükümdar en yücedir! Halkın karşınızda başeğip durması için ne yapmanız gerektiğini durun da şu beyinsiz kafalarınıza çivi gibi çakayım...
Hemen hizmetçileri çağırıp emretti.
- Çabuk bana bir tavuk getirin...
Aceleyle bir tavuk kapıp getirdi adamları... Stalin, kafaları iyice dumanlanmış adamlarının gözleri önünde başladı canlı canlı tüylerini yolmaya tavuğun.Bütün tüyleri yolunup cascavlak kalan tavuğu odanın ortasına salıverdi, lider...
- Şimdi izleyin bakalım nereye gidecek bu şaşkın tavuk...
Zavallı tavuk bu azaptan kaçıp kurtulayım diye aralık kapıdan
dışarı canını atayım diyor, soğuktan tir tir titriyor... Masaların altına giriyor, köşeli masa ayakları canını yakıyor...
Duvar diplerine koşuyor teleksiz, tüysüz kanatları yara bere içinde kalıyor... Şömineye yaklaşıyor tüysüz derisi kavruluyor... Çaresiz, tüylerini yolan Stalinin bacakları arasına saklanıp, sığınıyor... O zaman Stalin, cebinden bir avuç yem çıkarıp önüne tane tane atıveriyor yolunmuş tavuğun... Yemlenen tavuk, Stalin nereye yönelse peşinden koşuveriyor.. Ağızları bir karış açık kalan dostlarına bakıp, pos bıyıklarının altından gülerek şöyle diyor Stalin:
- Gördünüz mü, Halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup al ve serbest bırak... O zaman yönetmek kolay olur... Stalinin sofra dostları hayretler içinde kalıp:
- Vay anasını birader, adamdaki akıla bak, diye başlarını salladılar...
Bu gerçekten olmuş mu, yoksa uydurulmuş bir öykü mü bilmem. Ancak Stalinin Tavuğu diye bir tabir var... Bu tabire uyan nice halk, nice yönetici görmedik mi biz de şu kısacık hayatımızda... Hele de, tüylerimiz yolundukça iktidarın bacakları arasına girip, ara sıra önümüze serpiştirdikleri yemlerin peşinden koşanlarin arttigini gördükceee iktidarın oylarının neden arttığınıda anladınız umuyorum.
Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanan toplumlar uçar ve özgür olurlar; uçamayanlar ise tavuk olur..Tavuk toplum önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz.
Charles DARWİN
Ben felan yalaka şunu demiş, felan allahsız liberal hacca gitmiş, şu sahibinin sesi şunu demiş,
Sahibinin sesinden başka bir kaynağı okumayan, rakamlara bakmayan partisini din yerine, liderini peygamber görenlere bakmam. Bakmamalıyız
Felan hoca efendi şöyle uçarmış, şöyle naçarmış, açılmadık kapıları şöyle açarmış, masallarına hiç bakmamalyız.
Bir insanın kıldığı namaza; yedi yıldızlı otelerde konaklayarak, bir garibanın sırtında taşınarak yaptığı hac ibadetine; kaç kere hacı olduğuna değil;
Günümüz pratiğinde ne yaptığına ne ettiğine, din adına, devrim adına, milleti ulusu adına konuşanların işine aynesine bakmalıyız hani.
Mesela cemat üyelerinin müritlerinden topladığı 200 büyük baş hayvanla kaç kişi adına kaç kere trilyonlarca kredi çektiğine, daha doğrusu devleti nasıl söğüşlediğine, ve buna nasıl bir “dini kılıf” uydurarak o cemaati uyuttuğuna bakarım.
10 milyar harcanarak duble yol iyi. Bu onların Görevleri, ceplerinden yapmadılar ama bununla övünmeleri de hakları belki de. ya geriye kalan 590 milyar borç dövizin nereye harcandığına da bakarım.
1920 den 1983 yılına kadar alınan toplam borç 16 milyar dolar ise
Ve son 8 yılda alınan toplam borç özeller dahil 700 milyarı bulmuşsa.. Yani 45 - 50 kat.. Vergileri satılanları da koy 60 kat..
O zaman türkiye nin kişi başı geliri hiç olmazsa 20 kat artaması gerekirdi diye bir usa vururum
Ve Hoca Nasreddin’den öğrendiğimiz hesapla: kedi buysa et nerde.... Et buysa kedi nerede? diye sorarım.
Yılda 11 milyonluk kitap dağıtılır bu çocuklara. Tabiki güzel,alkışlarım. Almanya da dağıtılan kitaplar her sene geri toplanır, ikinci sene tekrar okutulur. Ama Benim ülkemde kapağı bile açılmamış kitaplar pırıl pırıl kitaplar neden her yıl çöpe gider. Toplanıp tekrar dağıtılamaz mı? . Neden mi; Kendi yaşadığım ildern ve öğretmen olduğumdan bilirim. Basan kendi adamları, dağıtan kendi adamları da ondan. Kömürde öyle, makarna da öyle.
Ve ben bir insan üçbeş yılda milyoner olmuşsa ona bir mim koyarım. ne yaptığına nerden nere geldiğine bakarım
Öyle danışıklı” van minut” ların samimiyetine inanmak için,
(daha önce de yazdım.) Oğluyla bir yahudi firmasının kurduğu mayın arama şirketine 600 km lik ve en az 200 km karelik, (2 000 000 dönüm) mayınlı araziyi, temizleme karşılığı 49 yıllığına peşkeş çekmek için meclisi bir ay kilitleyip, nasıl yırtınıklarına bakarım.
Üstelik Türk Silahlı Kuvvetleri: biz bunu 2 milyon tl lik bir maliyetle temizleriz demesine rağmen ve askerlerin nasıl ve kimin çıkarına bertaraf edildiğini sorgularım.
Ve anayasa mahkemesi iptal edince: “ Bu siyasi bir karaar!
Bize iş yaptırmıyorlaar!
Bu hakimlerin alayı geri kafalı Diye bağırışlarına bakarım
Cebinde kredi kartlarını, banka faizlerini, görmezden gelip, müslümanlık taslayanlara:
Devletten aldıkları teşvik kredilerinin nasıl ve nerede kullanıldığına, deniz yıldızına, kombassanlara, ırak karşısında gösterdikleri tavra
Ergenekon davasında savcılarıyla mahkemelik olan sanıklar, savcıların değiştirlmesini istediğinde. Süren bir davanın savcısı değişir mi, derken;
Deniz feneri davasında iş akp lilere kadar uzanınca- akpli leri sorguya çeken savcıyı nasıl değiştirdikleri iki yüzlülüğüne bakarım.
Gazete, tv daha doğrusu kendine borazan almak için devletin yüksek faizle aldığı dövizi vakıf banktan, halk banktan hısımına düşük faizle verdiği 750 milyon dolara bakarım.
Vakıf binalarını, arazilerini, karısının ortak olduğu sağlık şirketine 49 yıllığına kaç liraya kiraya verdiğine bakarım.
Bir zamanlar kendi kendine yeter diye övündüğüm ülkemde, 2010 yılı itibariyle tarım ürünleri ithalatında cumhuriyet tarihinin rekoru kırılmıştır. Uluslararası standart sanayi sınıflamasına göre 2010 yılında ithalat 6.5 milyar dolara ulaşmıştır.2011 de ikiye katladı nerdeyse.
İktidarın hep ihracat rekoru kırmakla övündüğü uluslararası standart ticaret sınıflamasına göre de gıdada ithalat 12.9, milyar dolar.
Hükümetin onca övündüğü 8 yıllık duble yol hızlı tren yol yatırımı + yıllık sosyal projeler toplam 12,küsür milyar olduğuyla karşılaştırılırsa
sanırım size bir fikir verir.
İşte ben bu ithal angusların ne dediğine değil; nereden kaça ve bu güzel ülkede bunların niye geldiğini, sorarım kendime.
Kuranda: asla onları dost edinmyin denenlere peşkeş çekilen müslüman evlatlarının alın teriyle yapılmış olan tekellere, telekomlara, kitlere bakarım.
Enflasyonun % 6 diye ilan edildiği yerde yarıdan çoğu yabancılara satılan ve karını ülkesine götüren bankaların % 40- 50, devletin % vergisini veremeyen esnafa bakkala uyguladığı % 30 - 40 faiz aldığı ülkede, başbakanın bu bizim işimiz değil dediğine bakar öyle veririm hükmümü.
.”Van minut”, gürültüsü, bop namazları, beni hiiiç tatamin etmez.
Bir yahudiye Yani Ofere bir gecede ihalesiz peşkeş çekilen ve mahkeme bozunca mahkemeye ateş püsküren bozduktan sonra 2- 3 katına satılan tüpraşa bakarım...
Diiin imaan allaaah, vatan, devriiim naralarıyla ölçmem imsanlarının samimiyetini.inancını.
Solcu, Allahsız dediğimiz Denizler, Mahirler…, Filistin halkının kurtuluşu için savaşırken; diiin, allaah diye nara atanların, ne yaptığına bakarım?
Mesela ıraktaki müslümanların katledilmesine ortak olmak için, ne zaman çıkacağı belli olmayan 70 000 coni güneydoğuya konuşlansın, 3 liman enrine verilsin diye teskerenin çıkması için malüm hoca efendisinin de telkiniyle nasıl yırtındıklarına bakarım.
Dün hafız esadla yan yana maç seyrederken, “kardeşim” diye hitap ederken, kızının düğünü üçün ayağına davetiye görürürken, nasıl oluyor, ne değişti de bu gün amerikanyla birlikte düşman olunuyor, saldırılıyor diye sorarım kendime…
Libya devlet başkanından ödül alan sen, bu gün türkiyeden kalkan uçaklarla libya halkını bombalarken hala saklıyor musun o ödülü,
Yahudui üstün hizmet madalyasıyla
Veya bir başka yahudi örgütünden aldığın adl (anti defarmation eague) ödülüyle yan yana mı duruyor acaba diye merak ederim.
Daha dünün çulsuzunun,
Bu günkü servetine bakarım.
Yoksulun çocuğuna “dirimi taşıdın ölümü de taşı” diye imam hatipleri salık veririken kendi oğluna, kızına amerikan okullarında okutmalarını bir usa vurur ve sorarım?
Deki kızın türbanla okuyamamış, zulüm görmüş onun için amerikada türbanlı okuyabiliyor.
Madem din iman diyorsun,kuranı kadimde nikah düşmeyenle bir arda yalnız kalınamayacağı, yolculuğu bırak, hacca bile gidilemeyeceğini inanan sen; elin kabuklularıyla, sünnetsizleriyle aynı odada kızının bulunmasını hangi ayete dayandırıyorsun?
Peki oğlun da mı türban zulmünden gitti? diye sorarım mesela.
Polisi, mahkemleri, basını, yayını arkasına alıp, öyle kendi halkına efelenmesine değil;
Yasa gereği muhtar dahi olamayan birinin, kendini başbakan etmesi için abd dış işleri bakanınadan icazet isteyen ymektubu:
Size hayırlı hizmetler yapacağımı vaad ediyorum.
En kısa zamanda görüşmek üzere
Sizin olan.
Recep tayyip Erdoğan, deyip imzalayan
tahtının salandığını hissedince, 2. Defa seçilebilmek için. Kılavuzu aracılığıyla: “bizi deliğe süpürmeyin, kullanın” dedirten adamın adına, inancına, “milli irade mi” der, bir yurtsever olarak mim koyarım.
Gerisi laf güzaf... Demogoji olur..
Kırkağaç kaymakamlık binasının tamir gerektiği bildirilince, merkezden yazı gelmiş.
Nelerin aktığını yazın, acele bildiriniz.
Aynı zamanda meşhur bir hicivci olan kaymakam eşref, cevap yazmış.
- Muslukları hariç, her tarafı akıyor.
Türkiye kadının durumunda dünyada 135inci
Özgürlüğklerde sondan ilk onun içinde.
Yolsuzlukta bronz madalyamız var..
Avrupa ve asyanın en mutsuz toplumları içine giriyor.
Dünyada en pahalı elekrtrik su tlf, yakıt enerji kullanan ülke.
Dünyada en çok vergi veren ülke..
Aldığı borca, yüzdelik olarak en fazla faiz ödeyen ülke
Gençlerinin en umutsuz olduğu ilk dördüncü ülke. Ülke.
Tarım ithalatında hindistandan sonra dünyada 2. Yiz (madalya madalyadır helel olsun biz)
Şimdi sıkı durun: hani özelleştirmeye karşı çıkan vatan haini, hani batılılar, bize durmadan özelleştirin diyorlar ya: % 22 ile dünyada ekonomisinde devletin payının en az olduğu ülkeyiz. Avrupa ve abd nin ekonomilerindeki payları bizimdevletin iki katı. Sahi özelleştirilenleri kimler aldı?
Ama başbakanımıza sorarsan: nerdeeen nereye geldik…
Dün jet fadıl soygunu
Sonra mercimek olayı.
Sonra trilyon davası
Sonra kombassan
Sonra mısır olayı
Sonra ali dibo davası…. Ve Daha niceleri
Tabiki bunlar ortaya çıkabilenler.
Herkes bilir ki
Rüşvet yolsuzluk namussuzluk aysberg gibidir.
Görüneni ancak gerçeğin yüzde biri değildir. Ortaya çıkmayan kaç milyarlık acaba
Ve demokrat, çağdaş insanların demokratik bir ülkesinde olsa, bunların bir tanesinde bile o parti sittiğin sene belini doğrultamaz. Hele japonya da meclistekilerin hepsi harakiri yapar.
Konferans vermek için davet ettikleri vekilin 30 dolarlık biletini, o şirket aldı diye, o vekili ömür boyu cezalandırdı avrupa.
Onlar, galiba Ömer’in adletini örnek almışar kendilerine.. Yoksa asıl Müslüman onlar da, Müslümansınız diye birileri bizi dolduruşa mı getiriyor.
Sahi başımıza hangi saksı düştü ki hala yalan bunlar diyebiliyoruz. Veya yetmez ama ‘heye! ’
Deniz feneri davasını düşünün. Allah aşkına söyleyin, bir içişleri bakanı:
-Gaçın ulan hırsızlar, polis geliyor, der mi?
De ki, baktı polis bir gün kendi kapısını da çalabilir diye, o dedi. Bu ülkenin insanları, böylesini seçecek kadar ker mi?
Binmişiz alamete gidiyoruz kıyamete....
Bizde bu kafa bu ense ağanın cebinde de bu para oldukça artık sonumuz ne olur bilmem...
Oturumunuzu sonlandırmaya geldim, meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve
şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim.
Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükumet olmak dışındaki her şey!
Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar,
birkaç kuruş için Tanrıya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı?
Bir parça vicdan da mı yok?
Atım kadar bile dindar değilsiniz!
Altın sizin yeni Tanrınız olmuş!
Satılığa çıkarmadığınız bir değer de kalmadı...
Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz?
Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, o varlığınızla kirletiyorsunuz!
Tanrının kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz!
Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız.
Siz ki, halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız. Kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz!
Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı!
Ve bu gücü de bana Tanrı verdi.
Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim.
Vay halinize!
Şimdi derhal defolun!
Acele edin rüşvetin köleleri! Acele edin, gidin!
Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!
Yukarıdaki söylev, tarihte demokrasinin beşiği olarak bilinen İngilterede geçmiştir..
Sözleri sarf eden kişi,
1653 senesinin 20 Nisan günü, meclis çatısı altında kükreyerek nutuk atan
General Oliver CROMWELL isimli,
sadece ülkesinin çıkarlarını kollayan yurtsever bir Generaldi.
Ve bu nutuk tarihi şekillendiren 50 söylevden biri sayılıyor...
Afedersiniz, siz ne sanmıştınız?
Yok canım, ne ilgisi var bizim ülkemizle(!)
Hiç bizim yöneticiler böyle yapar mı(!)
Fatih ALTAYLI, Erman TOROGLU için:
O kabzimal futboldan ne anlar ki deyince
E.T.: Ben eski futbolcu ve hakemim futboldan anlarım, kabzımalım hıyardan da anlarım
Biliyorum bir çoğunuz bu yazıyı okurken duvarlara tırmanıyor bana küfredip kızıyorsunuz.
Hasankaleli fevzi emi, oturmuş arkadaşlarıyla cinler periler üzerine sohbet ediyor.
Biri, gidip bir çarşafa bürünmüş; elini, kolunu sallaya sallaya geliyor.
Fevzi emi, hayaleti görünce mehmete seslenmiş:
Ula mehmet ohu! Ohu!
Mehmet, bildiği bütün duaları okumuş, nafile hayalet daha da hızlanarak üzerlerine geliyor...
Fevzi emi bağırmış:
Ula mehmet ohuma, ohuma! Bu namussuz ohudukça kudurir!
Neticede adı demokrasi, hatta ileri demokrasi de olsa her toplum bir punduna getirilip layık olduğu şekilde yönetiliyor işte. Demokrasiyi ne kadar biliyoruz, Neyi, nasıl, ne kadar okuyoruz; demokrasi derken kendimiz ne kadar demokratız, asıl mesele burda.
Her nekadar sürçü lisan etmişsem affoluna.
Hepinize gülümseyen güzel bir gün diliyorum..
MAHMUT NAZİK MERSİN
Buraya kadar okudukların seni sinirlendirdiyse, kalanını okumasan da olur…
HATIRLA
Bilirsiniz devlet yerli mısırı çiftçiyi korumak için ithal mısırdan % 70 vergi alır.
Kemal Unakıtan yani Recep beyin Kemal abisi maliye Bakanı. Önce yerli mısır ihtiyaca az gelince bu vergiyi % 20 ye indirdi. Ancak bu uygulamanın kaç ay olacağı ne zaman sona erceği belli değildi, sadece Unakıtan biliyordu. Mısır hasadına kadar diye söylenti çıkarıldı, normali de buydu.
Sevgili sevimli maliye bakanımızın oğlu binlerce ton mısır ithal etti.. Tabi babası maliye bakanı olunca işler de kolaylaştı.
Bir ay sonra ne oldu dersiniz
Yeterince stok yapılınca vergiler tekrar % 70
Yani alışına satsan yüzde elli karın var...
Hele kendi yem fabrikan varsa 8 kuruşa aldığın mısırı 100 kuruşa satarsan kar ın ne olur. % 92+ 50= % 140 (deki masraf felan) % 120 kar
Yemede yanında yat.
Diğerleri tüccar değil mi onlar da ithal etsin diyebilirsiniz.
Ancak babası bakan olan birisi bir ay sonra ne olacağının tüyosunu alırsa. Ve diğer tüccar harman zamanına kadar bu devam etmek zorunda diye düşünürse.. Ki mantıklı olanı da budur..
İşte babası - pardon allah - yürü ya yavrum deyince....
Daha sonra ne oldu
Bu allahın yürü ya kulum dediği hayırlı evlat daha sonra likit yumurta işine girdi, likit yumutranın vergisi % 0(sıfır) , ama köylüye yetiştiriciye vergi var..
Daha sonra ne oldu:
Hükümetimiz mayınlı araziler illaki özele 45 yıllık kullanım hakkına temizletilecek diye meclisite diretti de diretti
Muhalefette hayır kendimiz temizleyip yoksula dağıtalım diye diretti
Şu ergenekoncu askerler de şu eski kafalı muhalefet yok mu..bize 2 milyon dolar verin asker temizlesin dedi
Hükümet köpürüryor - gerkise özele- temizletelim diye mecliisten akp çoğunluğuyla geçti
Ama yine şu ergenekoncu hakimler yasayı iptal etti
Ve tayyip bey gürledi: elimizi ayağımızı bağlıyor mahkemeler iş yapamıyoruz!
wan minut
Gazeteleri karıştırırsanız. Görürüsüüz...ortaya çıktıki
Bu hayırlı hatayda evlat tamda yasa çıkmadan bir ay önce gizlice bu işin uzmanı israilli ortakla bir şirket kurmuş bile
Meclis tam bir ay bu konuya kitlenmişti hatırlarsanız.
Ama şu hakimler yok mu adamın elini ayağını bağlıyorlar, işyaptırmıyorlar ki..
Sonra başbakanımızın abi dediği bu sevimli bakanımızın karısına rüyasında malüm olmuş. Ak sakallı, bbebek gibi kokulu, ak cübbeli bir er kisi:
ya kemal sen amerikanın şu hastahanesine git orada ameliyat ol demiş
Ve erenlerin evliyaların adamı amerikada ameliyat oldu.
Demem şu ki dostlar bu sadece bir yöneticimiz
En namuslumuz, kaç kere hacca gitmiş bakanımız böyle
Ya diğerleri
Mesela adalet baknımızın bizzat devlet müfettişlerince tespit edilimiş 20 ali dibo diye adlandırdıkları ihale işleri var
Şu anda mücevherin vergisi yüzde sıfır
Türkiyenin nebüyük mücevher italatçısının ortağı kim bilen var mı?
İlacın vergisi kaç?
Bir açıklaması vardır elbet. Benim ince işlere aklım aermez. Sizce neden.
Bir sınav yapılsa cevaplarda mod medyan kullanılsa.
Ve cevaplar mod medyan formülünü bilen biri şıp diye hiç çalışmadan iyi puan alabilse
Sınavdan bir gün önce internette mod medyanı 100 000 binlerce kişi tıklasa
Sınavgünü ve sonrasıtıklayan sayısı sıfır çekse
Sizce bu neyin ispatıdır.
Kps- tıp sınavı- üss deki askeri öğrencilere eksik puan gelip 4 saat önce telefonla bildirildiğini ki yeğenim bunu öğenemedi… çünki dağda çalışıyordu ve bulunduğu yerde tlf çekmiyordu..
DEVLET 350 MİLYON BORCUYLA BEREBER ÖZELLEŞTİRDİĞİ BİR KİT İ BOCUYLA BEREBER SATSA. ARADAN BİR İKİ AY GEÇİNCE” SATIN ALAN YABANCI FİRMYA “ SENİN KABUL ETTİĞİN O 350 MİLYON DOLAR BORÇ VAR YA, ONU DEVLET ÖDEYECEK DESE” Kİ BU DA OLDU VE MUHALEFET PARTİSİ MAHKEMEYE TAŞIDI VE KAZANDI. ANCAK ŞİRKET AMERİKAN OLUNCA ULUSLAR ARASI ANLAŞMALAR GEREĞİ Kİ ADAMIN SUÇU YOK – AVCUMUZU YALADIK....
BU ALIŞ VERİŞTEN SİZ NE ANLAM ÇIKARIRSINIZ.
İŞİN GARİBİ MEDYADA BU HABERLERLE İLGİLİ – BERTARAF OLURUZ KORKUSUYLA -TIK ÇIKMADI. VEYA GÖRÜNMEZ KÖŞELERDE GÖRÜNMEZ YAZILARLA YAZILDI.
ZAMANIN DENİZ BAYKALINI DA KİMSE DUYMADI.
TABİKİ AKP NİN KÖR AŞIKLARI DA NE DUYDU, DUYAN DA İNANMADI… GERÇEKTEN SADEC ONLARIN SUNDUĞU MEDYAYI TAKİP EDİYORLARSA İNANMAMAKTA DA HKLI OLABİLİRLER. İNANILIR GİBİ DE DEĞİL K.
Basit bir matematik sorusu?
Bir liman tamiratı ihaleye çıkarılsa
7 800 000 tlye ihaleyi bir dostunuz alsa
O dostunuz bir taşerona 4 800 000 tlye verse
O taşeronda bir başka taşerona 2 800 000 tl ye başka bir taşerona verse
1- ilk taşeron kaç lira kar eder
2- devlet ne kadar kar eder! ? (devlet ne kadar zarar eder desem birileri kızacak)
3-5 000 000 (eski hesap 5 trilyon lira) ya herbiri 15 bin liraya 60 metrekarelik ev yapılsa (bu maliyet az dmeyin) ben yaptım. Ordan bilirim.
Çalan çırpan olmazsa, hele plan proje felan parasız olursa 15- 20 000 liraya hayda hayda ypılır..))
Kaç ev yapılır.?
Ha bu liman istanbulda..
Arkanda pirin yok allahın yok
Sen cırmalaya dur bir lokma ekmek için
Sana din iman, 33 sübhanallah, elhamdülillah
Kendilerine han hamam yan cebe koy eyvallah..
Anlayana sivri sinek saz
Anlamayana şey etsen az..
Şu et işini bir arştırın hani onda da vergi düştü ya.. Ustaları kalfalara öğretmiştir herhalde
40 milyonlukmuydu sayısı- şu kuş gribi aşısının başbakan diyor, yok, GELSE BEN BŞLE AŞI OLMAYACAĞIM..; sağlık bakanı diyor ‘ MUTLAKA GEREKLİ AŞI’ ACABA NEDEN ANLAŞAMADI BUNLAR. Bunun bir anlamı olabilir “ tek başına yedirtmem”
Ve telefon zinciri. Adalet bakanlığında başlıyor. Olayla ilgili failleri ortakları dolaşıp, kanal 7 de bitiyor. TAMDA İLGİLİLER SORGULANACKTI Kİ.. UCU KENDİLERİNE ULAŞINCA SAVCILARI DEĞİŞTİR, DİZDEN OLAN SAVCILARA, VE DAVA ADLET BAKANLIĞI MÜFETTİŞLERİNE HAVALE.
O TELEFONLARDA ne söylendi bize kapalı. Hani soruşturma gizli olmalı.. Kişi hakları söz konusu. ame deniz fenerinde. Ergenekondavası olunca istediğini istediğin şekilde yaz.
ERGENEKON SAVCILRININ TAYİNİ İÇİN NE DEMİŞTİTNE DEMİŞTİ ADALET BAKANI: NEHİRDEN GEÇERKEN AT DEĞİŞTİRİLMEZ..
DEMEKKİ NEHİRE GÖRE BİNİCİSİNE GÖRE DEĞİŞİYOR İŞLER.
Neticede adı demokrasi, hatta ileri demokrasi de olsa her toplum bir punduna getirilip layık olduğu şekilde yönetiliyor işte…
Bunları hepimiz biliyoruz. Benim esas merak ettiğim ise;
“Deniz fenerinin ışığından gözleri kamaşıp birikimleri karaya vuran yurt dışındaki yurttaşlarımız. Hani seçim zamanı uçaklara binip, otomobillerine atlayıp malum partiye oy verebilmek için akın akın memleket yollarına düşen yurttaşlarımız. Onlar ne düşünüyorlar acaba bizim “size müstahak” diyen bu manalı-manalı, gıcık gülümsemelerimiz karşısında. Onlar ve onların yurt içindeki yüzde ellilik uzantıları. Onlar ne düşünüyorlar ya da uyanmak için başlarına başka hangi taşın düşmesini bekliyorlar. Dileyelim ki sizleri uyandırmıyor olsa da bu taşlar başınıza düşen en büyük taşlar olsun… Daha büyüklerinden Allah korusun… Hepimiz altında kalırız....cç
Çetin altan, BU TİP yazısını “enseyi karartmayalım”, diye bitirir hani.
Lütfen enseyi karartmayalım
SAYGILARIMLA
SAYGILARIMLA MAHMUT NAZİK MERSİN
Kayıt Tarihi : 15.10.2011 13:51:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mahmut Nazik](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/10/15/hep-yalan-soylir-beni-yormir-bu-namussuz-ohudukca-kudurir.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)