Atalarımız ne demiş; Bir elin nesi var,iki elin sesi var.
Tekelcilik=Sömürü
Başkasına ticaret yapma serbestliği tanımıyan yapılaşma.
Sigara yasağını tüm samimiyatimle destekliyorum ancak; bir yandanda şiddetle karşı çıktığım bir konuyu dile getirmeyi bir borç biliyorum.Biyandan yasaklar getirip diğer yandan görmezden geliceksin.bu hiç olmadı.yasaklanıyor ama kontrol unutuluyor.internet kafelere bir göz atın isterseniz.Bence samimi iseniz; o fabrikalarda çalışanlara başka bir alternatif sunacaksınız.Sadece yasaklar getirmekle bir yere varılmaz bence.Çuvaldızı evde unutmıyacaksın ve biyerlerime batıyor diyede bağırmıyacaksınız.Bizde millet olarak iki elimizi çarparak seslerimizi yükselteceğiz.yani sadece baba çabasıyla ne avrupa birliği ne milletin dirliği.bunların yeri burası değil belki ama yöneticiler de bana katılacaklarını umuyor ve böylelikle kalemleri kuvvetli yazar ve çizerlerimizin de desteğini alarak daha gür bir sesle devlet millet el ele muasır medeniyetlere doğru.selamla.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
güzel dediniz umarım olumlu olur ben bir içici olarak testekciyim bu konuda saygılar
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta