Altın olsa zincirin bağlama yüreğini
Kendi ellerinle yaratma köleliği
Etme şu kula kulluk, gel biraz dinle beni
Bulaşma bu davaya karartma günlerini
Kör edersin gözünü ışığı bulamazsın
Bir asır yalvarsan da sesin duyuramazsın
Geçirdin artık dostum, tavsiye dinlemedin
Türab ettin ömrünü ellerini vermedin
Sen şimdi çöl sanırsın yürüdüğün bu yolu
Bağlanmış gibi dilin, sanki şakır yüreğin
Yalın ayak gezersin sırtında aba kürkün
Yaz ortasında donar soğukta ter dökersin
Sen şimdi şu güzelim ömrünü helak bile edersin
Doğru dürüst uyumaz iki lokma yemezsin
Dayanırsın şaraba gece gündüz içersin
Bir de isyan edersin.
Sana söylemedim mi, bulaşma demedim mi
Zincir altın da olsa bağlama demedim mi?
Şimdi bu çile senin, ne diye ağlıyorsun
Verdin gönlünü işte, sönmez ateşlerdesin
Öyle biçare bakma, hiç ulema değilim
Senin geçtiğin yoldan çok evvelden geçmiştim
Hala yüreğimde kan hala yangınlardayım
Kalkamadım diz üstü hala yataklardayım
Gayrı bahar bulunmaz, ömrün donarak geçer
Dalma derine dedim bu vurgun adam seçer
Sana dedim de sanki kendim bilebildim mi
Şu yürüdüğüm yoldan geri dönebildim mi?
İşte o yüzden sana öyle deli yalvardım
Yemyeşil filizlerin hazan olamasın dedim
Beyaz dokunsun sana kara değmesin dedim
Bu dünyaya bir kişi yanmaya yeter dedim
Ben yandım be dostum, gel sende yanma dedim
Hep dedim hep dedim, sense hiç dinlemedin...
Kayıt Tarihi : 20.6.2008 22:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!