Henüz Yirmi Yaşındayım-Soma'ya İthafen-Ö ...

Mustafa Arpa
84

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Henüz Yirmi Yaşındayım-Soma'ya İthafen-Öyküsellikler

Henüz yirmi yaşındayım,öyle ki yetmiş yaşını gördüm.
Henüz yazın başındayım,yaz bitmedi,kışın başını gördüm…
Bir gök gürültüsü gibi geçti zaman çılgın ve deli,ıstırabı belli olan bir tufan yeli.
Binlerce mil uzakta kalmış geminin içindeki…
Otoritenin son haklarını kullanan,ölümle düet halinde,
Deli divane olan kaptanın anlık işini gördüm.
Çok geldi gitti ecel imtihan diyerekten,
Her gelişte kesti sözümü,boynumu eyerekten.
Ölmeden gördüm! son nefesi burnunda doğduğunada pişman öldüğünede;
Nefsin zevkli ateşini yaktığına da pişman söndürdüğüne de…
Bu hali imtihanda sınavını kaybetmiş kulun göz yaşını gördüm.
Üç bala bir avrat için canını dişine takıp,
Gurbet denen hur yılanında bir zulumiyet gömleğiyle çalışırken…
Başına gelen bir iş kazası-alın yazısı-ile yurdunu bağını terkeden
Gurbet şehidinin,yetiminin göz yaşını,vakurlu çatık kaşını gördüm.
Dostum! dostumun dostunu gördüm,düşmanımın düşmanını…
Çok analar gördüm bağrı yananlar…
Koynunda bin bir hassasiyetle bakıp,beslediği bir çiçek gibi,bir ceylan gibi…
Yavrusunu,canısını; vatan uğruna,toprak altında yatan,cana can katan uğruna
Çöle,düze,geceye,gündüze balasını gönderipte,
Tek namussuz kurşunla şehit edilen,üç dakkalık arşınla sılaya gönderilen,
Bayrağı oğlu içinde oğlunu bayrak içinde gören,duyan,bilen o ananın Gözünde yaşını,bağrında taşını gördüm,belki çok da az gördüm.
Günlerce açlıktan,aşsızlıktan ağzı kokan;
Köşedeki fırının içinden iki sıcak ve müferrih ekmeği
Yüzbin pişmanlıkla,gözyaşlarının yanaklarını kazımasıyla çalan veya alan garibaninin,
Sürgünari bir şekilde yakalanıp,sürgünari bir şekilde o kodesten bu kodese,
O koğuştan bu hücreye atılan,hücrenin soğuk çehresinde itap katılan,
Garibin hayat büstünü kılıçlayanın imansız işlerini,o mazlumun da kanı durmayan kelpek dişlerini gördüm.
Ben henüz yirmi yaşındayım,yirmi yaşının bölük bölük taşındayım.
Altta çalışırlar! toprağın taa metreler altında,gün gelir alışırlar kaybolurlar hayatın bahtında…
Maden işçisi gördüm,işin dişlisi.
Her yeni gün işe giderken sanki dönmeyecekmiş gibi geri,sanki her an gelecekmiş kara haberi,
Bu duyguyla can yoldaşından sonsuz saygıyla ayrılırlar ya!
Girerler ya sonunda gireceğimiz kara toprağın kara rengine,kara gönlüne…
İlk besmeleyle kazmayı toprağa vururken,toprağı etrafa savururken,
Ağzına giren toprağı yutarken,
Tamda kara elması bulmuşken…birden bir çığlık sanki kıyamet.
Ne o toprak mı çökmüş nerede kaldı değer,nerdedir kıymet?
Adım atmaya,sürünüp kaçmaya fırsat yok.
Hava yok,ışık yok,gün yok,güneş yok,yok,yok,yok da yok…
O an sorulan sualler açık ve çok…
Ölüm mü? yaşam mı? anam mı? babam mı? avradım mı? balam mı?
Ve bir ümitsiz ümitsizlik’’gardaş ses ver… hayat yalan mı?
Hakkın bana helal mi yoksa haram mı? ’’
Deyip de hayata,madene elveda diyen garibin alem-i haşrını gördüm…
Gördüm ya bitmez çileler saya saya,göçemezsin hayattan doya doya.
İstemezdim isteğimin isteksiz olmasını,
Çok görmezdim baharımda kar taneleri dolmasını…
Ama çok gördüm,görmemem gerektiğini ve gerekeceğini…

Mustafa Arpa
Kayıt Tarihi : 24.5.2014 12:09:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


25.05.1999 tarihinde yazılmış olan bu şiirimizi,Soma'da can vermeyen ciğeri kavrulan canlara ithaf ederim...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Arif Tatar
    Arif Tatar

    Çok görmezdim baharımda kar taneleri dolmasını…
    Ama çok gördüm,görmemem gerektiğini ve gerekeceğini…

    Gönül sesi ancak bu kadar olur, var olun; iyi ki yazdınız... Bir an karanlık lekeleri düşündüm! 10 puan +ant. Şimdilik esen kalın...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Arpa