bir enkazı omuzlar gibi
bükme boynunu öyle
gökleri kuşatan bu içten selâya
bırakıyorsun diye
renksiz bedenimi
üzülme e mi...
ne gelirdi elinden
şefkatle terlemiş,tuzlu bir öpüşe
emanet etmekten başka yüzümü
oysa kızıl yakışmıştı saçlarıma
beyaz kar taneleri erimişti kızıllığında gençliğin
kara gözlerimde uyandırdığın yıldızları
seyretmek en çok senin hakkındı
parmağının ucuna bulandı şimdi
adımın laf-ı güzafı...
hırçınsın toprağa
ağaca,kuşa
koynunda uyuttuğun bu kadına
kızgınsın
gezegenler arası bir boşluğa saldı diye seni
öyle muğlak,öylesi kopuk yerçekiminden
baharüstü
henüz havalar bile ısınmamışken
daha faturaları ödenmemişken ısınmanın bedeli
buza çizilen bu resme kırgınsın...
kulaklarına hediye sözcükler biriktirdim
kefen cebimde
yırtık kağıtlardan
mektuplar muştuladım güvercin gözlerinde
bükme boynunu hasretimle
göğsündeki yerimdeyim ben her zaman
karıncaların yurduna misafirim sadece
dağılan tenimde sevdanın sarmaşığı
türkümüzü söylerken
rüzgarın eli okşar taze çimenlerimi
sonra sen gelirsin akşamüstleri
yine uzanırız boylu boyunca
papatya kokulu çayırlara
zaferin adıydı ya sabır
sen öğretmiştin...
günlerdir ağlıyorsun
çocuk gibisin yemin ederim
sus hadi,ağlama...
yağmurlar dinsin...
hem bir kaç zaman sus kalmak
içinle hesaplaşmak
kocaman bir kavuşmanın ümidini
emzirip büyütmektir gizlice
ölüm dedikleri...
ister istemez kabul et sevgili
benden sana bırakılan
bu küçük hediyeyi...
6/5/2011 ya leyl
Ya LeylKayıt Tarihi : 7.5.2011 14:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!