Ev Sahibi:
Sanki sizi tanıdım...
Gözüm taa uzaklardan
Tanıyacakmış sanki...
Misafir:
Dostunum... Baba dostu...
Babanla çok eskiden
Tanışıp görüştüğüm
O günün anısına...
Ev Sahibi:
Aaa buyrun,hoş geldiniz!
Hanemize pek büyük
Pek çok şeref verdiniz
Misafir:
Rahatsız etmedim ya?
Ev Sahibi:
O da ne demek canım
Başım,gözüm üstüne...
Ki bilirim unutmam
Senin çok eskilere
Uzanan bir adın var...
Bir fincanlık hatır ya
Damağımda tadın var
Hani o ilk babama
Sunduğun hediyeden
Neydi o leziz,tatlı
O cennet meyvesi ya
Şehvetler kadar derin...
Cennetler kadar güzel...
İştahlar kadar büyük...
Nedir o elindeki? ? ?
Misafir:
Azımı çoğa tutun...
Hani o babanızın
“Yü-re-ği sız-lar” demem
Kulağı çınlar diye...
Benden de bari olsun
Dostluğa bil mukabil
İade-i ziyaret...
Çam sakızı... Kabul et.
Aklımdan çıkmadınız
Bunca yıldır zamandır
Ki bilirim unutmam
Kendisine secdeyle
Taltifin sunulduğu
O pek saygın,hatırlı
Toprağın çocukları (? ! ...)
Sizi hiç unutmadım
Hiç unutmadım sizi...
Ev Sahibi:
Ne harika şeysin sen
Düşüncen,muhakemen,
Göz hafızan yerinde...
Duruşun,zarâfetin,
Şıklığın üzerinde...
Görüyor Musun Hanım?
Bak ne tatlı,hoş sohbet
Alçak gönüllü,cömert
Amanıın... Bak hele bak
Bu ne kadirşinaslık?
Gelmişsin eli dolu...
Çok zahmet oldu.
Misafir:
Aşk olsun aaa... Nedir ki?
Vazifemizdir canım (? ? ?)
Size atıyor kanım
Kendimi alamadım
Eli boş varamadım
Ev Sahibi:
Al benim iki gözüm
Yüreğim harman sana
Ne varsa çoluk çocuk,
Yar yaren,ev bark,mal mülk...
Emrinde, ferman sana
Misafir:
Teşekkürler dostlarım
Ev Sahibi:
Pek kibar pek tatlısın
Ağzından bal damlıyor
Sohbetin çekiliyor
Kaynayıp karıştıkça
İçimize muhabbet
Tohumu ekiliyor
Söz şundan açılmışken
Eveet... bak ne diyecem
Bizim de mahalleye
Bir uğursuz dadanmış...
Misafir:
Şeytan mı,nee, ne dedin?
Ev Sahibi:
Bir yol ki en kolaydan
Teklifsiz akıvermiş...
Her eve her köşeye
“Paket” bırakıvermiş...
İffeti,ibadeti
Kendine benzetirmiş...
Yeni nesli kendince
Bir güzel benzetirmiş...
Misafir:
Pek de zorluymuş canım (! ..)
Ev Sahibi:
Daha dün komşu evden
Çıkacakken görülmüş
Bak ne dümenler dönmüüş...
Ne çoraplar örülmüş...
Misafir:
Desene zamparaymış (! ..)
Ha ha ha...
Ev Sahibi:
Duyduğum kadarıyla
Pek mâhir,mahâretli...
Varlıklı,vâriyetli...
Neyse geçelim bunu
Uzan şöyle rahat et
Dertleşelim kardeşçe
Hal hatır,gönül satır...
Sorması ayıp hani
Ahbap sen kimlerdensin?
Kim kimin neyin nesi?
Bu çorap kimin fesi?
Misafir:
Ben çiftlik nöbetçisi...
İlk Atanız Adem’e
Uzattığım kısmetten
Şimdi siz evlatlara
Tomar tomar pay eden
Bir iyilik elçisi...
Ev Sahibi:
Söylemesi ayıptır
Yoksulluk bizi yıkar
Çok zaman meteliğe
Cebimiz kurşun atar
Misafir:
Yoksulluk da ne canım
Allah emri değil ya
Bak işte saçılıyor
Hediyem deniz derya...
Ev Kadını:
Bey! Baksana evimiz
Tam takır kuru bakır...
Misafir:
Al şu hediyeyi al
Al da kötü talihin
Elini kolunu kır
Ev Kadını:
Tatlıdır derler hani
Bedava sirke baldan
Çevirmek nankörlüktür
Gelen kısmeti yoldan
Alalım bâri gelmiş
Şöööyle bi kibarcıktan...
Ev Sahibi:
Hanım! Bu güne değin
Aynı lokmadan yedik
Tek yastığa baş koyduk
Beni etmedin ihmal...
Ki bundan sonra zaten
Bana tek sevgin gerek
Ben yaşlıyım bâri sen
Toz pembe hayâle dal
Bu kara gün dostundan
Ne varsa el kiri, mal
Hepsini üstüne al...
Ev Kadını:
Bey! Bak şu altın adam
Geldi de şuracıkta
Beni de ihya etti...
Hediye yağmurundan
Sanki şu yüreğime
Su değil ateş serpti...
Ev Sahibi:
Bak seen... Evlere şenlik (?)
Ev Kadını:
Konuğum yaklaş şöyle
Biz vefâsız değiliz
Bizden de lütuf gerek
Kimse yokken şurada
Lütfuna karşı atak...
Dostluğa perçin atak...
Gözüme hoş, edâlı
Pek şirin görünürsün
Aşkım sahi sen hangi
Dayrenin müdürüsün... (? !)
Misafir:
Daha dün şu pek azgın
“Gözleri dışarda”nın
Tahtına oturmuştum...
Yarın da işte karşı
Çadırın konuğuyum...
Bu günün kısmeti sen...
Sürpriz hediye senin
Sultanlara layıktır
Yak yakıştır şunları
Tak takıştır şunları
Yaklaş da bir parmak çal
Cennetten getirdim bal...
Ev Sahibi:
Hanııım! Gözüm bir şeyden
kasılır son günlerde...
Rengin uçmuş gibidir...
Hani şu uğursuz dost,
Şu milattan misafir (!)
Çok uzun kalmadı mı?
Her şeyde bir çapanoğlu...
Pek fazla olmadı mı?
Ki bin bir plan,düzen,
Sahta yüz,dolap dümen,
Göz boyama,göz oyma,
Göz gezdirme, göz koyma...
Fosseptik çukurundan
Kötü koku geliyor...
Sanki bir dost kazığı
Yüreğimi deliyor...
Evet şimdi anladım
Geç olsa da anladım
“Kovulmuş” bir Şeytan’ın
Gelişinde şüphe var
Elinde kırık testi,
Kullanılmış kahpe yar...
Anlat bana tez anlat
Anlat bana Sahte Yar!
Hani o sıcaklığın
Hani o yakın ilgin
Neden beni öylece
Yüzüstü etti sevgin
Son zamanlarda sanki
Bir hayli heyben dolu...
Ki bunlar bilir misin?
İpe sapa, insafa
Gelecek şeyler değil
Hânenin onuruna
Sığacak şeyler değil
Ev Kadını:
Dinle Ey Yaşlı Bunak!
Yerin tavan arası...
Madem ki şimdi tam
Yaşamanın sırası
Bak servetin elimde
Yüreğin serin olsun
Bana artık hülyâlar...
Göz,gönül oynaşları
Baş döndüren rüyâlar...
Bulutlardan bir binek...
Baştan çıkarır cinsten,
Dişe dokunur cinsten,
Taş gibi,el değmemiş
Cennet meyvesi gerek...
Ev Sahibi:
Kadın senin gönlüne,
Gözüne günah değmiş...
Bundan sonra seninle
Artık kuzu sarması
Olamam sarmaş dolaş.
Namus Özürlü Kadın!
Var git sen yavaş yavaş
Başka limana yanaş...
Şeytan görsün yüzünü.
Dostunun aslı ateş,
Ateş öpsün gözünü...
Anladım bu kervanda
Ezildim,sona kaldım.
Üstsüz, başsız, perişan,
Yırtık bir dona kaldım.
Cennet sâkinlerinin
Başını yakan meyve;
Şimdi de benim üstsüz,
Evsiz,ocaksız,yurtsuz,
Maldan,eşten umutsuz
Bahtıma çıkar oldu
Yuvamı yıkar oldu
Misafir:
Aile 'küçük cennet”...
Beni kahreden bu ya!
Şu ki DESTANLIK İŞİM:
Sakinleri ayırmak;
Cennet libası edep
Örtüsünden sıyırmak
Ev sahibi:
Ey Şeytan Aleyh Lânet!
Babama ettiğini
Şimdi bana da ettin
Hediye mi? Ocağıma
İncir ağacı diktin...
Al da başına çal
Hediyen senin olsun
Pılın pırtını topla
Bu son gelişin olsun.
Bu dünya bana oldu
Acıyla dolu gurbet
Gerçek evim, vatanım
Ait olduğum cennet...
Ey Şeytan! Besmeleyle
Sana, “kovulmak” düşer...
Bana da yurdum için
Yola koyulmak düşer...
SONUÇ:
Adam derin uykudan
Gözlerini açınca:
- O da ne? Bu bir rüya!
Dedi gam duya duya
Pek çok soru içinde
Uzanmıştı yatağa
“Bu dünya, gurbet,acı...
Yaşamdan mana ne ki?
Ya mûteber HEDİYE (!)
Şeytan da neyin nesi? ...”
Gibi kadim sorular
Bir sahnelik oyunla
Manasını bulmuştu.
Kafası durulmuştu.
MESAJ:
Bu, “bir rüyalık” yaşam….
Ebedi cennet için
Alt birim, kısmî değer…
O ki sonsuz kurtuluş
Kâbus görmeye değer…
Bilesin ki günahlar,
Şeytan eli her “düşüş”
Çıkış yolunu örer…
Günahlardan ruhunu
Sökebilirsen eğer…
GÜNAHLARDAN RUHUNU
SÖKEBİLİRSEN EĞER…
Kayıt Tarihi : 27.12.2008 16:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Not: Allah, insanı yarattığı zaman Şeytan’a Âdem’e secdeyi (itaati) emretmişti. Onun bu emre “insanın saygınlığını” içine sindiremeyip karşı gelmesi... Ardından kovulup, kötülük cephesinin baş aktörü olarak işe koyulması... İlk iş olarak da hile ve aldatma yoluyla Âdem ve Eşi’nin cennette yasaklı meyveden yemelerine sebep olması... Bu şiir,bir senaryo tarzında Şeytan’ın 'kuyruk acısı' olarak dünya sahnesindeki Ademoğullarına yönelik çok yönlü,çok amaçlı öyküsüdür... Ayrıca bu drama örneğinde dünyanın gurbetliğine ve yaşamın anlamına dair önemli ipuçları bulacaksınız
![Ahmet Yüksel](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/12/27/hediye-77.jpg)
Kaleminize sağlık. Tebrikler.
kaderimiz,
ne varki; nefsimiz
nefse uymaya hazırız
ne nerde başlar
diğeri nerde biter
evlatlar eşler
yanımızda değiller
sıkıntıya düşmeye görsün inan
şamar oğlanı şeytan
yeterki çalmasın başkasının kazancını
insan yarı yolda bırakır şeytanı
nefsimiz o bizim içimizde
Allah bela etti sayar kimimizde
edep yerlerrini örtmeyedir libas, giy dolaş,
sen bir de KÖYLÜ ŞAİRLERe gel gardaş
TÜM YORUMLAR (15)