Hece Grubu Üyelerinin Genel Çalışması Üzerine Öneri:
Değerli arkadaşlarım, hepinizin bilmesi gereken bir ilmin ortak noktasında olduğumuzdur. Bu nokta, pozitif düşüncemize eşit uzaklıktadır. Bunu görmemek demek, ilgisizliğin ta kendisi demektir. Bu nedenle, şunu söylemek istiyorum: Çalışmalarımızın netini, bilincimizin gücüne ve grubumuzun birlikte çalışıp doğrularda birleşmesine bağlıdır. Bu nedenle bu ilkeye şiddetle itibar göstermeliyiz. Bu açıdan baktığımızda, bütün grup üyelerimiz ve yöneticilerimizin genel bir sorumluluğunun var olduğunu, bilmelerini istiyorum. Bir dizi eğitim yazısı yazdım ve grup odamızda asılıdır. Bu yazıların okunup, notlar alınması gereğine inanıyorum. Hatta eksikleri varsa tamamlanmasını itiyorum. Bizler bir birimizi yetiştireceğiz ve eksiklerimizi tamamlayacağız. Ancak, bu gruptaki arkadaşlarımın bundan sonra, hece düzeninde yazmış olacakları çalışmalara da çok dikkat etmelerini istiyorum. Bizlerin en küçük hatası olmamalı diye de, düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım: Hecenin genel doktrini canlılığını korumalı ve sizler buna dikkat etmelisiniz. Hece şiirini yerli yerinde yazmak ve okumak bizlerin görevi olmalıdır. Hepimizin böyle bir mecburiyeti var ve olduğuna da inanıyorum.
İşimiz kültür, sana ve edebiyatsa o işi doğru yapmak da bizim has görevimiz olmalıdır. Aksi halde, tükenip giden halk edebiyatımız, daha fazlasıyla tükenip gider.
Bu durumu, bütün arkadaşlarım çok iyi bilmeliler ki; Halk Edebiyatımızın hâkim dalı, hece şiirinin temel varlığıdır. Bu temel varlığın, hayatta anlam kazanması da bizlerin o kültürün değerlerini bilmeye ve işlememize bağlıdır. Demek oluyor ki; çok önemli bir görev ve sorumluluk altındayız. Bunun böyle olduğunu, hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Değerli arkadaşlarım; Bundan böyle şunu söylemek isterim ki, hiçbir zaman yazmak için değil, yazdıklarımızın bir edebi kültür olarak kalması yönünde olmalıdır diye, düşünmeliyiz. Bu açıdan baktığımızda; Bir ricamı yerine getirmenizi istiyorum: Hep birlikte çalışıp üretmek zorundayız. Fikir ve düşüncelerimizi paylaşmak zorundayız. İlimin gelişmesinde, Düşüncelerimizin zenginleşmesinde birlikte hareket etmek zorundayız. Hiç bir kimse, kendine göre sonuç çıkarmamalı ve aynı zamanda birlikteliğimizin anlam ve önem kazanması yönünde her türlü gelişmeği göstermelidir.
Hece şiirinin bir takım kurallarını bilmek zorunluluğu, hepimiz için gereklidir. Nedenine gelince; Sanatsal değerlerin yazarı olmak ve onun içinde kalmak zorundayız. Bu şaka götürmez ciddi bir görevdir.
Sizlerden istirhamım, yazdığım ve yazılacak bütün makaleleri okuyup, değer yargınızı not düşmenizdir. Bunu yaptığımız takdirde, o zaman yazımın devamlılığı oluşur. Aksi halde, bir noktada tıkanır kalır.
Şunu da söylemek isterim ki; İleride başlatacağımız çalışmaların içerisinde yer alacak arkadaşlarım, bu çalışmalarda nasıl bir ciddiyet içerisinde görev alacaklarının hesabını yapmak zorundalar, Bu nedenle, şimdiden çalışma programlarını yapmalılar. Bu uygulamanın nasıl bir uygulama olacağının hesabını da yapmak zorundalar. Hatta bu programın ve onun uygulamasının genel işleyişini bir takvime bağlamak zorundalar. Eğer işimiz “Türk Halk Edebiyatı” uzantısında, sanatsal duyarlılık göstermekse, işte o zaman
Hece şiirinin yazım kurallarını ve genel esaslarını hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız. Her zaman genel tarzımız bu olmalıdır. Bu nedenle hepinize sevgilerimi gönderiyor ve iyi çalışmalar diliyorum
Mürsel Adıgüzel
Kayıt Tarihi : 10.9.2007 00:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hece şiiri çalışmasını yapan ve yapmak isteyenlere bir derece yol göstermek maksatıyla yazıldı.

Sevgiyi güzelleştiren, güzel anlatan, güzel gören, güzel duyan, güzel bakan GÖNLÜ GÜZEL kendi ve ruhu güzel DOST AŞIKLARA;
'SEVGİ' konusunu işleyen, sanatçı sevgisiz olmaz. Bunun için Yunusça konuşmak ve Yunusça düşünmek güzelliktir. “Bir siz dahi sizde görün, benim sizde bulduğumu” der, Yunus. Fuzûlî ise aşk ve sevgi konusunda bir başka güzelliktir elbet. O aşkta gam ve kederin mutlak olduğunu bilir. Bunun için aşka gönül verenlerin ise mutlaka aşktan gönüllerinin yanacağını ve kim ki aşkı ister ise gönlü kederli ve gün gün ziyan olup kalacağını belirtir.
“Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır
Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır Fuzûlî ”
Sevmek delicesine, ve bu aşk elinden çaresizlik içinde yanmak, yanmakta da güzellik bulmak. Derman bulunca aşık aşıklıktan çıkarak yok oluyor. Onun için zehir aşığı var eden sebeptir. Zehri azar azar alırken aşıklığın en zirve noktasına erişme hoşluğu içinde, mestlik gerek. Dert, aşıklar için en büyük dermandır. Derman, aşığın amacı değil. Aşık acıyı yaşarken dertli olmalıdır. Eğer doktorlar ana şifa sunup iyileştirirlerse asıl o zaman aşığa zehir vermiş olurlar ki bu ölümdür. Aşık gün be gün kahrolarak, ilacını almış olacak. Aşkın zehrinde acılar içinde yanacak, aşkın zehiri içinde vuslat bulacaktır.
“Aşk derdiyle hoşem, el çek ilacımdan tabip; Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır. Fuzûlî ”
Aşığın görünüşü doğruluktur. Bu Elif harfinde gizlidir; çünkü Allah da tektir ve doğruluğun sembolü Osmanlıca Alfabesi ile elif harfidir. Aşık aşkı çeke çeke öyle incelecektir ki Elif harfi gibi incecik kalacaktır. Öylece vucudu yaralarla dolacak Elif Elif, şerha şerha yaralar ile dolacaktır. Böylece: “Allah! Allah! Allah!” demeye başlayacaktır. Giderek, sembolü doğruluk olan ve tek olan Elif harfine benzeyecektir.
Aşık, her zaman ah etmeli, ah etmenin sembolü elif harfinin yanına gelen yuvarlak “he” harfidir. Bu aşığın yüreğinin yangınlığına delalettir. Aşık aşkın acısı ile vucudu paralanmış , içinde ve dışında yaralar meydana gelmiş göz göz olmuştur. Yani sıfır gibi, oyuk oyuk, göz göz yaralar. Sonra bu şerha şerha yaralarla birleşir karışır. “Elif” ile “he” karışmış şerha ve göz göz olmuş. Aşık “oI(Ah! Ah! Ah!) ” diyerek feryat edip yanıp yakınmaktadır. İncelmiş elife dönmüş vucudunda şerha şerha yarıklar göz göz yaralar oluşmuş beti benzi atmış sararmıştır. Giderek kamburlaşan aşığın beli bükülür. “ , (vav)” harfine benzer. Böylece aşık, “I (Elif ) gibi doğru, oI(Elif ve he) harfleri gibi şerha şerha yarık, ve göz göz, oyulmuştur artık (Ah!) etmekte, “oI, (vah!)” demektedir.
Aşık artık dermansızdır. Çare mescit, namazgah ve camidir. Yardım için Allah’a yakarmak için camiye ibadete gider. Varsa ki ne görsün, her yerde Elif, he vav, Allah yazılıdır. Utanır sıkılır duvarlardan. Demek ki benden de çaresizler var der. Nihayet döner evine kaderine sığınız. Aşkı içinde derman bulmayı dener.
İşte Fuzûlî’nin ilâhî aşkı çağıran birkaç şiirinden örnekler bunun en güzel delilidir:
“Aşk içre azap olduğu bilirem kim Her kimseki aşıktır işi ahü figandır. Fuzûlî ”
“Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola getürmek saba beni
Nahvet kılıp nasib fûzûlî gibi bana
Ya râb mukayyed eyleme mutlak bana beni Fuzûlî ”
Abdullah Çağrı ELGÜN
[email protected]
Teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum.
TÜM YORUMLAR (3)