Evrimi evirecekler
Çevrimi çevirecekler
Şempanzeden insanlığa
Hayatı döndürecekler
İnsanlıktan şempanzeye
Dönüşmeyecek evrimle
Evrimleşmeden devrime
İnanmayacak nedense
Bilimsellik insanlığa
Der, layıksın hayvanlığa
Mantıksal aldatmacaya
İnanmalısın şaşkınca
Usun kuramları teze
Antitezler, hipoteze
Kurban olur insan düşte
Tanrıyı inkâr özünde
Aklın fantezilerine
Bilimsellik denilince
Bilimsel olur düzmece
Engel konur düşünceye
Deneylenemeyenlere
Bilimsellik denilirse
Bilime kalmaz güvence
Akıl olmaz akla köle
Bir, iki, üç, dört ve beşte
Düşünce gelir düşeşe
Düşeş insan düşlerinde
Yakışıklı bir şempanze
Akıllar gider peş peşe
Gerçek düşünceden öte
Kendini yapar şempanze
Aslım hayvan der kime ne?
Kimi insanım der köşe
Kimi hayvanım der düşe
İnsan bu, aklı var işte
Hiç yaramamış nedense?
Kendisini yapar köle
Teze antiteze, hiçe
Kanıtsız teorilere
Akıl gitmiş mi, nereye?
Ey insanlık dön kendine
Uyma artık şempanzeye
İnsan layık gerçeklere
Gerçekler kendi içinde
28.08.2009 - İzmir
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 28.8.2009 00:09:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Evrim, evrimleşme… Geçmişte Tabiiyyunlar, günümüzde Materyalistler ve bazı Tanrı’ya inanan evrimciler, insanın evrimleşmesi üzerine çok şey söylediler. Bilim adına konuştuğunu söyleyerek, her söylediğine bilimsel vurgusu yapma geleneği, belki de insan söyleminin en temel yanılgısıdır. Günümüzde hayal mahsulü fantastik kurgu filmleri bile “bilim kurgu” olarak tanımlandıktan sonra, bilimin nelere alet edildiği sanıyorum anlaşılır. Geçmişte üretilen birçok masal, hikâye, menkıbe, dine inananlar tarafından üretilince bilimsel olmaktan uzak tutulurken, bilime inananlar tarafından üretilen, masal, hikâye ve menkıbelerin bilimsel olarak nitelenmesi, insanın en büyük açmazlarından olsa gerek. Deneylenmemiş, kanıtlanmamış olan, hayal mahsulü teori, tez, antitez ve hipotezlerin bilimsel kabul edilmesi düşündürücüdür. Kabul edenlerin bilime inanıyorum demesi de, bilimin atmasyon olmadığını anlamadıklarını gösterir.. Hâlbuki geçmişte üretilen masal, hikâye ve menkıbelerde hayal mahsulleridir. Onların bilimsel kabul edilmemesi, kanımca üretenlerin bilim ürettikleri iddiasında olmamalarıdır. Üretilmiş cinlerin, şeytanların, devlerin, süper güçlü hayvanların, okus pokus yapan büyücülerin vs.lerin günümüzdeki bilim kurgu filmlerindekilerden ne farkı vardır? Bilim kurgularda üretilmiş türlü insan, hayvan, varlık çeşitlerinin, geçmişteki masallarda da insanlar tarafından benzerlerinin üretildiğini, uydurulduğunu görmekteyiz. Onlara masal, hikâye diyenlerin günümüzdekilere bilim kurgu demeleri sanıyorum, bilimsel bencilliğin bir yargısıdır. Bilim deyince her şeyi içine katan bir dünyada yaşıyoruz. Sonuçlandırılmamış birçok teori, tez, antitez ve hipotezler insanların ürettiği kesinleşmemiş yargılar olarak düşüncelerimizi kuşatır. Zan; kesinleşmemiş bilgi demektir. İster kesinleşmiş bilimsel sonuçlar ile ister hayal mahsulü bilgiler ile üretilmiş olsun bütün kesinleşmemiş bilgiler zandır. Yani hayal mahsulüdür. Şimdi temel kavramlara bir göz atalım. Deneylenmiş kanıtlanmış bilimsel sonuçlar. Bunlar üzerinde hiçbir tartışma yoktur. İnsanların düşünceleri ne olursa olsun, bilimsel sonuçlar kabul edilmektedir. Kesin bilgiler üzerinden giderek fikir yürütmek. Kesinleşmiş bilgiler, bazı tarihi bulgular üzerinden giderek insanların fikir yürütmesi… Günümüzde bilgiler üzerinden fikir yürütmeye bilim denmektedir. Hâlbuki hiç biri kesinleşmiş bilgi olarak karşımıza çıkmaz. Bu nedenle fikir yürütmenin bilim kabul edilmesi zaten başlı başına bir hatadır. O zaman herkes atıp tuttuğuna, hayal mahsullerine bilimsel sonuç der işin içinden çıkar. Fikir yürütmeyi tez, antitez, hipotez testi, kuram veya teori olarak ele alabiliriz. Bunlar nedir? Sav veya tez, bilimsel yöntemde belli ön bilgilere dayanılarak, henüz kanıtlanmamış fakat mevcut bilgilerle mantıksal olarak çelişmeyen, bilimsel araştırma sürecinde doğrulanmaya çalışılan düşüncelerdir. Herhangi bir konuda ortaya atılan teze karşılık üretilmiş olan karşı düşüncedir. Hipotez testi diğer bir deyişle tahmin sınamaları olarak adlandırabiliriz. Hipotez testinin ne olduğunu tam olarak anlayabilmemiz için gerekli olan birkaç tanımı bilmemizdir. Bunlardan ilki hipotez kelimesinin ne anlama geldiği bizim için ne ifade ettiğidir. Hipotez kısaca doğruluğu bir araştırma ya da deney ile test edilmeye çalışılan öngörülere, denemelere denir. Kuram veya teori, sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünüdür. Şeklinde ansiklopedilerde açıklanmaya çalışılmaktadır. Görüldüğü gibi bunların hiç biri bilimsel kesin sonuç değildir. Hepsi zandan ibarettir. Zan yani; tahminlerden, mantık yürütmelerinden ibarettir. Bilim adamları arasında bu tür fikir yürütmeler çoktur. Fikir yürüten bilim adamlarının çoğu, tez, antitez, hipotez ve teorilerinin kesin sonuç olmadığını bilirler. Ne var ki, fikir yürütmelerini kesin bilgilermiş gibi algılayan, algılatmaya çalışan, adına da bilim adamı diyenler vardır. Böyle bir söylem, ideolojik felsefi yaklaşımların bir sonucudur. Bu yaklaşımlar insanları kutuplaştırmakta, hayal mahsullerini gerçekler gibi algılattırmaktadır. Yaratılışa karşı öngörülen evrimleşme teorisi, bilimsel deney ve ispatlardan uzak insanları meşgul etmektedir. Yaratılışa inanmak nasıl bir inanç meselesi ise, evrim teorisine de inanmak bir inanç işidir. Her ikisi yaklaşımın deneylenmesi, deneysel sonuçları yoktur. Mantıksal yürütmelerde ateist felsefe sahipleri evrimleşmeyi öne çıkarırken, inananlarda yaratılışı öne çıkarırlar. Aynı kanıtlardan giderek, bir taraf mantıksal yürütmeleriyle Tanrı’yı inkâr ederek evrimleşmeyi gündeme getirirken, diğer tarafta kendi mantıksal yürütmeleriyle Tanrı’yı kabul ederek yaratılışı kabul edebilir. Onların birbirlerine bilim dışısın diye yönelmelerinin bilimle hiçbir ilgisi yoktur. İşin özünde tamamen felsefi bir savaş vardır. Günümüzde bazı inananların evrimleşme teorilerine inanır görünmesi, bir gerçeği yakalamış olmalarından değil, aksine, teorilerden etkilenmelerinden kaynaklanır. Alsında İşin gerçeğini bilmek zordur. Zira milyon yıllar öncesini anlamak, gerçeklemek, kesin sonuçlar elde etmek mümkün değildir. Günümüzde kendini bile anlamaktan aciz insanların, geçmiş hakkında kesinmiş gibi fikir üretmeleri yanlı bir tutumdan başka değildir. İki kültür inancın temelini oluşturarak bilimsel çalışmalara yön vermektedir. Bir görüş yaratılışı inkâr ederek, Tanrı’nın yokluğundan hareketle, rastlantı sonucu varlıkların oluştuğu iddiasını yaparken, Diğer görüş, Tanrı’nın varlığından hareket ederek, bütün varlıkların yaratıldığını ifade etmektedir. Tanrı’nın varlığını ve yaratılışı kabul edenlerden insanın evrimleştiğine inananlar, ateistlerin evrimleşme teorisine inandıkları gibi inanmamaktadırlar. Ancak toplumdaki söylemlerde, tartışmalarda sanki birliktelermiş gibi algılanarak yanlışa doğru gidilmektedir. Diğer taraftan evrimleşme açısından bakılırsa, hayvanın insanlaşması değil, insanların hayvanlaşmasından da söz edilebilir. Ancak nedense ateist kültür, insanların elişerek hayvanlaştıklarını değil, hayvanın insanlaştığını öne çıkarmaktadırlar. Zira onlara göre insanın hayvanlaşması gelişmek olarak kabul edilmez. Hâlbuki neyin gelişme, neyin gerileme olduğu da izafi bir kavramdır. Ama ne olursa olsun ortada bir gerçek vardır. Bu gerçek, insanın deneyleyemediği, ispatlayamadığı konulurda cesur fikirler üretmesidir. Üretilen fikirler ise gerçek olmayıp hayal mahsulüdür. Hayal mahsulü bilgilerin, bilim kabul edilmesi ise, ne yazık ki bilim adamlarının çelişkisinden ibarettir. Günümüz dünyasının din dışı kültürleri, ideolojik taraflılıklarını, sapmalarını, bilime de bulaştırmayı hedefleyerek, bütün zanlarını (hayal mahsullerini) bilim olarak dayatmaya kalkmaları, bilim adına yapılmış en büyük ihanet olsa gerekir. Onun için, Tanrı’yı inkâr edenlere bir şey söylemek isterim. Tanrı’yı inkâr etmeniz, deneylenemeyecek ve hiçbir zaman ispatlanamayacak hayal mahsulü fikirleri (teorileri) bilim diye tanıtmanızı gerektirmez. Daha objektif ve gerçekçi olmanız, insanlık için daima en iyi yol olacaktır. Tanrı’ya inandığını söyleyerek evrimleşme teorisi lehinde konuşanlar içinde bir çift sözüm olacaktır. Tanrı kitabında “gaibe (bilmediğiniz konulara) taş atmayın. Bilmediğiniz konularda bilirmiş gibi hareket etmeyin. Böyle yapanlar elbette zanlarından sorumlu olacaktır.” Demektedir. İnsan olana düşen, zanlardan uzak durmaktır. İnsan olana düşen daima gerçekler üzerinde hareket etmesidir. Hiçbir tez, antitez, hipotez ve teori gerçek değil, sadece insan aklının ürettiği zanlardır. Üzerinde gerçek olmadığını bilerek konuşmak keyif verebilir. Ancak insanların lüzumsuz, sonuç getirmeyecek konularda keyif almak için konuşmaları yakışık almaz. Basında, televizyonda gördüğüm tartışmalar, insan bencilliğinin, tarafgirliğinin, ideolojik sapmalarının bilimi çıkarlarına alet ettiğini göstermektedir. Hâlbuki çıkarcılıktan uzak durmak insanlık erdemidir.
![Mehmet Çoban](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/08/28/hece-evrim-2.jpg)
zevkle okudum hem şiiri hem de açıklama kısmını.
İslam tasavvufu insan esmasını bu et kemik bedene vermez.
Tasavvufta insan kemale ermiş iddraktır, bu et kemik beden insanın bineğidir.
Aslında biraz düşünürsek, biri birimize seslendiğimiz isimlerimizi dahi bu et kemik bedene söylemeyiz.
Mesela,
Mehmet'in eli, Mehmedin ayağı, gözü, başı deriz ve bunların hepsinin cemine de Mehmet'in vücudu deriz fakat hala Mehmet diye seslendiğimiz şey ortada yoktur.
Biraz daha kendimizi zorlar işte Bu tüm vucudun birde karekteri, edinimleri var, aklı var deriz genede Mehmet diye seslendiğimiz şey ortada yok.
Bu bireysel olarak esma almış bir canlıda bu kadar anlaması ve açıklamması zor bir muamma iken, insan esmasını ve verildiği makamı anlamak ve açıklamaya çalışmak ne kadar başarılır bilemiyorum.
Tasavvufta bir bilim dalıdır, ona gönül verenler, her söze, her konuya, her canlıya velhasıl tüm aleme şeş cihetten bakmayı öğrenir, sadece bir yönü ile gördüğü, duyduğu, düşündüğü hiç bir şeyi doğru kabul etmez tasavvuf erleri. Ve maymundan geldiklerini söyleyen canlılarıda anlar ve hissiyatlarını bilirler, çünkü o taraftanda bakmışlardır.
İnsan oğlu yeter ki düşünsün, araştırsın boş boş durmasın, evrim teorisini ispata uğraşırken belkide insanla karşılaşır.........yeter ki düşünsün.
Çenem düştü dostum affola.....
Saygım sevgim ve muhabbetim ile
TÜM YORUMLAR (23)