Rolümüz tamamlanmadı henüz insanlık üzerine, rollerimiz bir gün biter
Rehavetteyiz, “insanlık söylemlerimizle insanlığı öldürdük” artık yeter
Razı olduğumuz şeylere bakın, inançlar iki para, çıkarlar akla lider
Ruhumuzu çaldılar, insanları koyun yerine koymak için bir yalan yeter
Rüzgâr önünde yaprak olmamak için, özgür, tutarlı, sağlam bir inanç gerekir
Ruhumuzu özgür kılmak için, köle kılan eğitimlerden kurtulmak gerekir
Robotluk insana yakışmaz, insanlar insana, insanlara olmamalı esir
Replik olmamalı sözlerimiz, bilgiyle bilinçle söylenmeli, yapmalı tesir
Rüzgârlar esiyor etrafımızda, ortalık kan gölü, söyleyin ilkemiz nedir?
Roller öldüren kahramanlık üzerine, durumlar insanlığın çürümesidir
Rızamız yok insanları öldürmeye, insanları özgürce yaşatmak erdemdir
Robocop’luktan kurtulup, birlikte iyi bir insan olmayı bilmemiz gerekir
Rumuzlar, semboller hayatımıza yön veriyor, inancımız nerede duruyor?
Rızamız ile, çıkarcılar aklımızı, mantığımızı, kalbimizi kuruyor
Rab, Rab’lara dönüşüyor yürüyüşler, insanlar şaşkın, insana asker oluyor
Rabbini unutan insanlar, insanlık yolundan çıkmış, riyakârlığa oynuyor
11.08.2013 – İzmir
Şiir 25 hece olup, her mısra aynı harfle başlar, biter.
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 11.8.2013 00:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kaleminize sağlık sayın Mehmet Çoban.
İşte, diyânete itaat etmeyen felsefenin böyle yolu şaşırdığı içindir ki, ene kendi dizginini eline almış, dalâletin her bir nevine koşmuş. İşte şu vecihteki enenin başı üstünde bir şecere-i zakkum neşv ü nemâ bulup âlem-i insaniyetin yarısından fazlasını kaplamış.
İşte, o şecerenin kuvve-i şeheviye-i behîmiye dalında beşerin enzârına verdiği meyveler ise, esnâmlar ve âlihelerdir. Çünkü, felsefenin esâsında, kuvvet müstahsendir; hattâ, 'Elhükmü lilgàlip,' bir düsturudur. 'Galebe edende bir kuvvet var'; 'Kuvvette hak vardır' der. Zulmü mânen alkışlamış, zâlimleri teşcî etmiştir ve cebbârları ulûhiyet dâvâsına sevk etmiştir.
Hem, masnu’daki güzelliği ve nakıştaki hüsnü masnua ve nakşa mal edip, Sâni’ ve Nakkaşın mücerred ve mukaddes cemâlinin cilvesine nispet etmeyerek, 'Ne güzel yapılmış' yerine, 'Ne güzeldir' der; perestişe lâyık bir sanem hükmüne getirir. Hem, herkese satılan müzahraf, hodfüruş, gösterici, riyâkâr bir hüsnü istihsan ettiği için, riyâkârları alkışlamış, sanem-misâlleri kendi âbidlerine âbide yapmıştır.
DENİLMİŞTİR.
Kutlarım.
TÜM YORUMLAR (5)