“Ne anlaşılmaz adamım ben” diye söze başlamayı, asla sevemedim inan
“Nasıl anlaşılsın, anlaşılmazlığı kafaya koymuş, sürekli pimpirik olan”
Nice zamanlar öldürdüm boşuna, şimdi duygularım kaybolan zamana pişman
Nostaljilerim vardı hayatımın her köşesinde, anılarım benim için can
Ne güzel düşlerim düşüncelerim vardı geçmişimde, geri gelmeyecek olan
Nedenini boşuna aramam, her geçen zamanda, yaşayan ömrümdendir solan
Naturam çok gariptir insan olarak, kendimden başkası değil kendime düşman
Niye sorularının cevaplarını peşinen bilirim, düşmanlığım hırsımdan
Nazik, kibar, ince sözlerim vardır, insanları derinden, kalbinden yaralayan
Nazlı, nazenin, saf insanlar çoktur, istersem kandırabilirim umursamadan
Namertlik yapmayı istedikten sonra, namertliğin alanı çok geniştir, inan
Nerede, ne zaman, nasıl namert olurum istersem, bilemezsin karşılaşmadan
Ne olursam olayım insanım, iyi yönümle, kötü yönümle, canlı yaşayan
Nasılsa bir gün yaşam bitecek, düşünüyorum, nedir ardımda kalacak olan?
Nakaratlarla geçti ömrüm, aynı sözler, aynı şeyler, tekrarlardım palavradan
Netleşen düşüncelerim var, heyecan, yanılgı, pişmanlık, anılarımda kalan
20.09.2013 – İzmir
Şiir 25 hece olup, her mısra aynı harfle başlar, biter.
Mehmet ÇobanKayıt Tarihi : 20.9.2013 06:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selam saygı sizedir Sn Çoban......
Benim sû-i ihtiyarımla ömrüm ve gençliğim zayi olup gitti. Ve o ömür ve gençliğin meyvelerinden elimde kalan, elem verici günahlar, zillet verici elemler, dalâlet verici vesveseler kalmıştır. Ve bu ağır yük ve hastalıklı kalb ve hacâletli yüzümle kabre yakınlaşıyorum. Bilmüşahede, göre göre, gayet süratle, sağa ve sola inhiraf etmeyerek, ihtiyarsız bir tarzda, vefat eden ahbap ve akran ve akaribim gibi, kabir kapısına yanaşıyorum.
O kabir, bu dâr-i fâniden firâk-ı ebedî ile ebedü’l-âbâd yolunda kurulmuş, açılmış evvelki menzil ve birinci kapıdır. Ve bu bağlandığım ve meftun olduğum şu dâr-ı dünya da, katî bir yakîn ile anladım ki, hâliktir gider ve fânidir ölür. Ve bilmüşahede, içindeki mevcudat dahi, birbiri arkasından kafile kafile göçüp gider, kaybolur. Hususan benim gibi nefs-i emmâreyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse, bin elem takar, çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur.
DENİLMİŞTİR.
SELAMLAR
zamanla yaptıkları yanlışların doğru olduğuna inanmaya başlarlar.......
Emeğinize saygıyla.., kutluyorum çalışmanızı...
TÜM YORUMLAR (7)