Sesler kaybolunca
Uzaktan gölgelenince hava
Kuyulardan çıkan çocuklar bir oyuna başlar
Sana değmesin diye bu rüzgar
Elleri değmesin diye
İçin üşümesin diye yağan kardan
Kendilerini yaktılar kuyulardan çıkan çocuklar
Ben evet ben
Hep bir beni anlatma sevdası bu satırlar
Şiir dediğim şeyler
Bir sürü fasa-fiso aslında
Aslında
Seni anlatmak vardı kuyulardan çıkan çocukları bekleyen annelere
Ellerini tuttuğumda kuyudan çıkınca
Kalbimin neden yerinden oynadığını
Ve kış şehrinde bir uğultu koptuğunu
Seni gördüklerinde yanımda
“ İnanma ona… Gülüşü sahte … elleri siyah.. “
“ Adanmışlığı sende buldum dese de inanma ona ”
Ve neden hepsine inat
Beyaz ellerini gösterip
Bakın Ofelyanın elleri beyaz
Kurban olun siz Ofelyanın gülüşüne..
Bakın Ofelyanın yüreği beyaz..
Sizin gözleriniz kan çanağı olmuş yalnızlıktan
Ve kör olmuş
Ve ayırt edemez olmuş siyahla beyazı
Sevgisizlikten kalpleriniz pörsümüş diye koşarak
Neden hepsine inat haykırdığımı anlatmak vardı
Ve fakat ben kuyudan çıkınca baktım
Beni bekleyen anne yok
Beni dinleyecek kimse yok
Artık söyleyecek söz de yok..
Nöbetini tuttuğum
Dünyamı adadığım büyük sevdam var başucumda
Kuyudan çıktım ben
Kuyuda artık ben yok…
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta