He who on wood Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

He who on wood

a.
Thinking with an aquiline nose, he’s;
on a aqueduct, this forest, lives.
A man sewed a shark picture on an easel..
munites ago: Now, here, sitting on a wood;
with a face of golden, like The Sun stood …
: This is ‘The Villager’s Forest’..with his man;
He is a woodchuck and
trying to eat a bit of ‘honey
extraordinary with his fingers
from a chocolate-chestnut tree …
Chocolate-chestnut is the fruit of it.
A bitter taste it was, as chocolate
when this forest builded.
and chestnut,
it’s the very core of this chocolate.
And woodchuck while sitting, reaches...
Here! honey’s being reproduced in this forest!
He knows that kind of manner
is gonna give the best of all;
and he who knows the wall,
echoes within rocks,
where a drawbridge shines:
Halibut are cheerful;
i see the drawbridge-underwater *
(there the forest sing, with its castle *
of this drawbridge.)
A seance of eavesdropping,
as water runs with its thermodynamic.

b.
Under this drawbridge, this man believes
a unicorn’s breathing:
He heard once;
It was deafening! underworld was roaring!
He also saw it’s effects:
somekind watervapour balloons, boiling;
those are like...
had been come
from the ‘ drawbridge-underwater (!) ’
(maybe Pegasus maybe not;
but, for all the trees, it’s for chocolate-chestnut.)
while the wall echoes within rocks! …
each step with mankind’s conquered …

Suddenly, from the castle some
men began running! …
To flog him …
then he jumped like a fish!

c.
The fiend attached to her dreams,
unconsciously fidgeting …
And let The God save us all!
how the hell it must be touched,
this man does not sure.
However, he on wood is eating’n thinking
on the clear surface of eerie dreams:
He does, the way he feels;
and he thinks what he does!
All his steps -
big hope- are full pure …

d.
Taliesin * have never learned from Fidelio *!
Epaulette era! and victory of grace!
A race or jealousy?
If ya have capability,
Then..
shall not isolate me!

There they are! urchin twins when i've glimpsed;
This has also been a continuation
of a different thorn,
since it began …
Something’s thoroughly
was flying at the horizon of the leaves,
and ‘twas flyin’ across the leaves -
will've been introduced to the wet wind
- of this hawthorn

Then the fish now i see,
is still getting higher to the clouds
of the twenty seventh
century degree! ...
She’s not odd, halibut:
The fish, re-does-find firstly, unconsciously,
that ‘Unicorn’ halibut’ …
and a visit to ‘Pegasus’ …
: but the fish named woodchuck
still is eating honey
from the chocolate-chestnut tree!

e.
Acoustic’s on the air!
and sweet, sweet
and heroic! epic!
Caves of thunders of archaic!
Amuse
and anger!
and analogy:

Analogy of due to! …
An eclipse,
eclipse of flotsam!
flotsam:
A happy fur-cabin …
Have you ever really eluded …
(versus) quick and sharpe, only?
i shouldn’t think
coz you’re not guilty

I’m the art worker, i’m the woodchuck
You halibut, you are …
You are the virgin woodchuck!
you’re the watcher’s tower! …
Together.. empress and emperor!
an anonymous anomaly!
An arsenal about probabilities …
(Elicit output, i know the truth.)
Those trees blossom thru a snowy winter nite
Except three hundred and sixty four nights;
Marvelous flowers could anybody see
is always stable, however
once in a yr and just for a day …
Pls do not refuse …

- -

TÜRKÇESİ.

Kartalın kıvrık burnu onun gagası;
su kemeri üzerinde duruyor,
adam bir ormanda yaşıyor,
su kanalının üzerinde yükselttiği.
Dikiş dikmişti resim sehpasına,
Bir köpekbalığı resmi çizdi..
dakikalar önce. Burada, şimdiyse,
üzerinde bir kütüğün, oturuyor;
altından bir yüz sanki,
güneşin yeryüzünde boy gösterişi:
Burası köylü ormanı, bu adamı ile.
Ve o bir dağ faresi.
Bir parça bal yemeye çalışıyor;
.. parmaklarıyla, çikolata sertliğinde,
.. kestane şekeri nektarında, ağaçlardan.
Bu ağaçların, kestane şekeri;
tek sahip olduğu meyvesi.
Böyle, kabuklu yetişiyor kestane şekeri;
kestaneler gibi:
Acı tadında çukulata vardı,
ilk bu orman inşa edildiğinde
Ve bundan da önce
bu kestane şekerleri kabuksuzdu.
Ve otururken ulaşıyor dağ faresi
bu sıradışı yemişlere.
Burası balın çoğaltılıyor
olduğu yer, bu orman:
Dağ faresi, bu tip bir davranışa tanıdık
Biliyor, bu tavır, en iyisini hepsinin verecek olan.
Ve ‘o’, duvarı bilen bu adam
yankı veriyor kayaların içinden,
kale köprüsünün açılıp kapandığı yerde:
(dişi) pisi balıkları pek bir şen;
Sularında, kendini hareket ettirdikçe
Çevresine vardıran bu açılır
kale köprüsünün -görürüm!
(orada orman şarkı söyler;
köprü, kalesi ile birlikte.)
Kulak misafirliği rötar yapmayanı,
Termodinamiği ile, su koşarken!

b.
Bu kale açılır köprünün suları altında;
adam, Unicorn’un yaşadığına inanıyor:
Bir keresinde duymuştu;
Sağır ediciydi! yer altı kükrüyorkendi!
Dağ sıçanı, etkilerini de gördü bunun:
Kaynayan bir tür su buharı baloncukları
(Pegasus’tu belki bu etkileri oluşturan,
belki değil; fakat tüm ağaçlar için,
çikolata-kestane şekeri için.)
kayaların içinden duvar, yankılar yaparken! ...
Her bir adımıyla insanoğlunun keşfettiği! ...

Aniden, kaleden bazı adamlar fırlayıp
koşmaya başladı! !
Kamçılar ile sopalar vardı ellerinde,
dövmek için!

c.
O pisi balığı’nın rüyalarına tutturulan ifrit,
bilinçsizcesine kıpırdıyordu …
ve Tanrı bizi korusun!
tutulabilir, hangi lanet olası?
:emin değildi dağ faresi.
Ama kütüğün üzerine bağdaş kurmuş
bu adam; yiyor ve düşünüyor,
korkunç rüyaların berrak yüzeyinde:
Onun duyguları, onun yapar olduğu şey;
Ve düşünür, yaptığı şeyi!
Onun bütün bu adımları -
büyük umut- tamamen arınmış.

d.
Taliesin * Fidelyo’dan * asla çakamadı!
Apolet çağı ve zerafetin haklı zaferi!
Bir yarış ya da kıskançlık?
Çökertemeyeceksin de duvarlar arasında,
yeterliliğin var ise!

İşte oradalar zıt-bebekler,
afacan ikizler orda!
gözüme iliştiler;
Bu aynı zamanda, bir devamlılık
da olageldi..
farklı bir dikensi bitkinin.. *
Şey’in başlamış olduğundan beri …
Baştan başa uçuyordu bazı şeyler,
.. yaprakların ufkunda;
ve bu, arasındaydı da yaprakların …
-ıslak rüzgar ile tanıştırılmıştı,
dikensi bir tür ağacın! *

Sonra, şimdi görüyorum: bu balık,
Hala yükselmekte bulutlara;
yirmi yedinci yüzyıl düzlemine!
Ve yeniden, aynı ‘pisi balığını’ buldu;
Ve kavrar..ilk olarak,
Sözü edilen Unicorn’u;
Ve ilk bir ziyaret, Pegasus’a doğru! …
Fakat aynı balık, dağ sıçanı olarak adlandırılan;
hala bal kemiriyor, lifsi
‘çikolata-kestane şekeri ağacı’ndan!

e.
Havada yayılıyor akustik,
Ve tatlı mı şeker,
Ve kahramanlık!
Eski zamanların
yıldırımları nirengisi mağralar!
Eğlendirmek,
Ve öfke!
Ve uygun bir yapı, mutlaka; göreliliği
kendi içinde bağdaştırarak açıklamak!

Ve ki, böyle ‘bir vadesi gelmiş’!
Bir tutulum!
Güneş ya da Ay tutulması,
enkazdan ilk etapta fark edilenlerin …
su yüzüne fırlayanlar, enkazdan!
Bir mutlu kürk-kabini! -
kısa-vade sığınmak için …
bir hayvan postu …
Gerçekten hiç yakanı
kendinden kurtarabildin mi:
(ya da) sadece.. çabuk ve keskin?
Düşünmemeliyim böyle,
suçlu değilsin çünkü …

Dağ sıçanıyım, ben resim işçisi!
Sen pisi balığı, sen …
Sen bakire bir dağ faresisin!
Sen seyreden bir kulesin! ...
Birlikte, imparatoriçe ve imparator
Adı sanı belirsiz bir asilik!
Silah deposunun fitili! …
İnce elenip sık dokunası sorgu yöntemleri,
ve beklenilen çıktı’lar, getirisi bunun;
(gerçeği biliyorum!)
O ağaçlar ki çiçeklenir karlı kış gecesinin içinden,
Üç yüz altmış dört gün harici;
Herkesin görebileceği harikulade çiçekler..
Her zaman için oradalar -denge noktasında
- ama yılda bir kere ve sadece bir gün için
Reddetme
-

ayrıntılı açıklamalar:

türettiklerim:
The Villager’s Forest: köylü ormanı

* drawbridge underwater: under-2 (isimler ile kullanıldığında) yer, mevki, rütbe, sayı bakımından altında, daha az önemli: underclothes, undermanager…)

fur-cabinet: kürk kabini (kürk çadırı)
- -

* Dikensi bir tür bitki=thorne
* Dikensi bir tür ağaç=hawthorne

woodchuck: dağ faresi

aquiline: kartal gagası gibi kıvrık; kartal gibi

aqueduct: su kemeri, su yolu (özl. t””aştan, vb. yapılmış kemerler vasıtasıyla vadi ütünden su taşıyan kanal) .

easel: ressam sehpası

drawbridge: açılır kale köprüsü

halibut: pisi balığı (pisi balıkları)

* ‘here the forest sing’: ‘sings’ yerine ‘sing’ derken, ağaçlardan oluşma bir ormana işaret etmek istedim.

eavesdropping: kulak misafiri olma; gizlice dinleme.

Unicorn:
(1) midilli boyutlarında tek boynuzlu mitolojik bir at cinsi.beyaz renklileri makbuldur. mitolojide saflığın ve temizliğin sembolüdür. uni+corn: bir, tek, only+ boynuz…bir illüstrasyonu için bkz;
http://www.geocities.com/enchanedforest/cottage/8182/unicorns.html#horse
www.eksisozluk.com
(2) alnının ortasında tek boynuzu olan efsanevi at.

deafening: sağır edici

roar: kükremek

Pegasus: (1) yunan mitolojisinde sirt kisminda bulunan kanatlari sayesinde ucabilen mitolojik atin adi. (2) pegasus, kanatlı bir at ve çok iyi bir uçucudur. medusa ve poseidon'un çarpık ilişkisinde döllenmiş, medusa'nın kafası kesildiğinde doğmuştur... bellerophon tarafından evcilleştirilmiş, chimera'yı vahşice öldürmesi sırasında ona hizmet etmiştir. bellerophon onu olympos dağına doğru uçururken, zeus tarafından roket atarla düşürülmü$tür ama pegasus olympos dağına kadar yedek benzin tanki ile uçabilmeyi ba$armı$tir.. ve bundan böyle hayatını zeus'un silahlarını taşıyarak geçirdi.... (3) ilk ortaya çıktığı zamanlarda (medusa'nın kanının tarlalara damlaması gibi bi hadise ile) bellerophon dahil hiçbir savaşçının dizginleyemediği vahşi bir yaratıktır... daha sonra bellerophon savaş tanrıçası athena'dan yardım dilenir ve geceyi tanrıça'nın tapınağında dua ederek geçirir, rüyasında athena'nın kendisine altın bir dizgin verdiğini görür, uyandığında dizgin yanındadır... sözkonusu dizginden etkilenen pegasus, bellerophon'un onu boynuna takmasına ses etmez, bu sayede korkunç yaratık chimera öldürülebilir.... (4) mitolojideki kanatlı at.ecarus mitinde de geçer.ilham perisidir aynı zamanda (5) perseus'un,medusa'nın kafasını kesmesinden sonra akan kandan merydana gelen kanatlı at.daha sonra perseus'un atı olmuştur.
PERSEUS: (1) eski yunanlılarda gök,yıldırım tanrısı, evrenin hakimi, tanrıların ve insanların atası sayılan zeus ile argos kraliçesi danae'nin oğlu. babaya pek layık olamamış.... (2) medusa'nin ba$ini kestigine, andromeda'yi kurtararak evlendigine ve polydektes'i medusa'nin ba$iyla ta$la$tirdigina inanilir.
ANDROMEDA: (1) spiral galaksilere güzel bir örnek teşkil eder. (2) yunan mitolojisinde ethiopianın prensesi. anası cassiopeia nymphlerden daha güzel olduğunu söyleyerek böbürlenince kibiri yüzünden poseidon tarafından ethiopia'ya canavar yollanarak cezalandırılmış. oracle'dan olayu öğrenen ethiopyalılar anca andromedayi kurban edince şehri kurtarabileceklerini öğrenmişler. andromedayi kurban etmişler falan sonra yakınlardan geçen perseus tarafından kurtarılmış. (3) saate 1 milyon kilometrelik bir hızla, bize dogru yaklashan ve bu hiz da bir degishiklik olmazsa yaklashik 17.5 trilyon yil sonra bulushacagimiz komshu gok adamiz. (4) kral kepheus ile kasiope'nin kızının adıdır.
www.eksisozluk.com

fiend: şeytan, ifrit, iblis; kötü ruh

fidget: kıpır kıpır kıpırdamak, kıpırdayıp durmak

eerie: acayip ve korkunç

* Taliesin: Merddin*’in “daha sonra bana böyle diyecekler” dediği ismi.(Merddin=Myrddin=Merlyn)

Fidelio: Bilkent’te Turizm Bölümünde Front Office bölümüne ve otellerde müşteri ağırlamaya yönelik, ama halkla hiç ilişiği bulunmayan saçma sapan bir ders.

epaulette: apolet

era: çağ

grace: nezaket, zerafet, incelik; cazibe

urchin: afacan çocuk

thorn: diken bitkisi

hawthorn: (ağaç örneğinde) akdiken

analogy: bir ölçüde benzerlik, veya aynılık; bir şeyi ona bir ölçüde benzemeyen başka bir şey ile karşılaştırarak açıklama.

flog: (bir sopa veya kamçı ile) dövmek... for ex. They flogged him for stealing money

due: vadesi gelmiş

eclipse: (güneş veya ay) tutulma

flotsam: (batan bir gemiden) su yüzüne çıkan kırık gökük; veya eşya.gemi enkazı

elude: (bir kimse veya bir şeyden) yakasını kurtarmak

elicit: (çok dikkatli ve yerinde sorular sorarak) bilgi edinmek, öğrenmek

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 5.11.2004 21:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Akın Akça
    Akın Akça

    ince eleyip sık dokuyorsunuz Esra çok teşekkürler... atları duyuyorum evet, nal sesleri topraktan fışkırtıyor göğü ... ve istasyona yaklaşan trenin çevre ahşap evlerin birine uyguladığı ses şiddeti gibi zangır zangır..

    çok sağolun.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Akın Akça