*-*-* Anamın Başörtüsü *-*-*
İkiye katlar, kare tülbendini,
Üçgen şeklinde başına örterdi,
Görünce büyüklerini,
Uçlarını yaşmak eder yüzüne çekiverirdi
Adına; kimi leçek, kimi eşarp, kimi tülbent derdi.
O kadar saf ve bir o kadar tertemizdi
Çünkü tarikat, cemaat, siyaset eli, henüz değmemişti
*
Kınalardı; el ayak parmaklarını
Tülbent, leçek, eşarp altında yoktu bone şapkası,
Değildi atı amerikan, üstü Arabistan modası
Analarım, bacılarım; baş örtmeyi…
Geleneğine, büyüklerine saygı diye bilirdi.
Saçları görünmesin diye değildi, onların örtünmesi,
Çünkü onlar; tarikat, cemaat, siyaset nedir bilmeyendi.
*
Analarımız; eşarbı, leçeği, tülbendi,
Saf, temiz duygularla, içinden geldiği için örterdi,
Vardır ya! Anadolu’ya has,
Anadolu anasına mal olmuş, bir biçimi…
Doğaldı onların güzellikleri;
Ellerine, ayaklarına, saçlarına kına yakarlardı,
Dar pantolon üstüne cübbe sarkıtmazlardı.
Çünkü Anadolu’mun anasının;
Yüreği saf, duyguları narin, inancı berraktı,
Günlük kıyafetleri onlara çok yakışırdı,
Örtüleri, kınaları; ne tarikat, ne cemaat, ne siyaset adınaydı.
*
Uzun, bol pileli etek ya da şalvar giyerlerdi
Taranmış saçının üstün de, ne güzel görünürdü leçekleri,
Boğum, boğum kınalarla süslenirdi elleri,
El öptürmekten, tokalaşmaktan kaçınmazlardı,
Çünkü kalpleri temizdi, zihinlerinde fitne fesat gezmezdi.
Onlar helalinden gayrı herkesi,
Baba, ana, kardeş, evlat bilirlerdi
Çünkü onlar, Anadolu kadınıydı,
Çünkü onlar, Anadolu’nun özüydü,
Onların saflığına, berraklığına, tertemizliğine ve şeffaf duygularına,
Hile karışmamıştı; yediği, yedirdiği, pişirdiği, ayranına aşına.
Çünkü onlar, yaptıklarını, yapmazdı; tarikat, cemaat, siyaset adına.
*
Eskiden Anadolu’mun anası vardı,
Eşine, çevresine, evladına hizmeti ibadetten sayan,
Vakit bulunca namazını kılan,
O, abdestsiz gezmezdi ki zaten,
Zaman, mekân fark etmezdi onun için
Her an dualar yansırdı diline yüreğinden,
Allah’a, yönelirdi, riyasız sıtk ile geldiği gibi içinden
Daha araya tarikat, cemaat, siyaset girmemişken,
*
İşte! o analar, o bacılar,
Atatürk Cumhuriyetiyle kendilerine sunulan,
Nimetlerin farkındaydılar.
Çağdaş muasır medeniyete yakışan genç dimağlar
Yetiştirmek için kolları sıvadılar,
Kızlarına; “Siz cumhuriyet kadını olacaksınız,
Yarının modern Türk kadınını temsil edeceksiniz” dediler;
Atatürk’ün istediği çizgide yetiştirmeye gayret ettiler,
Tarikat, cemaat, siyaset nedir bilmeyen yürek sahibiydiler.
*
Her halleri her şeyleri hatta giyim-kuşamları dahi doğaldı,
Onlar ki Anadolu’mun doğası gibi saf,
Havası kadar temiz kalpli
Şehitlerime emsal arınmış ruh sahibiydi
Anaydı, bacıydı, daldı, daldaydı, gardaşdı…
Türban icat olmamışken, daha
Anadolu’mun ruhuna, özüne, tabiatına, doğasına has,
Özellikleri taşıyarak bu topraklarda yaşarlardı
Çünkü o zamanlar; tarikat, cemaat, siyaset, bulaşmamıştı daha
Allah’la kulun arasındaki tabii, (natürel) , (organik) aşka.
… ve o, nur ruhlu canlara…
… ve o, gül yüzlü güzel insanlara.
Haydar DEMOĞLU
Kayıt Tarihi : 17.10.2008 09:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
eskiden adı; eşarp, leçek ya da tülbentti....
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!