Sıradışı bir sessizlik kaplar
ortalığı
saklanırken Güneş
Torosların ardına.
Ve
Akdeniz
kızıla dönüşür,
bulutlar öbek öbek
salınarak
dans ederler
üzerinde.
Veda dansı mı bu
gidene
yoksa
kavusma sevinci mi
dönene.
Mayısın kokusunu atamamışken
doğa üzerinden,
karanlıklar kararsızken daha
çökmeye,
avuç içleri terlemezken,
geliverirdi günlerdir beklenen.
Ve
kırlangıçlar valse başlardı.
Daha iç kabartıcı daha çoşkulu
daha,daha,dahalarlaydı
alçak perdeden,
üst perdelere geçişler....
Eller el üstünde
gözler göz üstünde
dizler, dizler tutmazdı....
kalp geçici süreyle kapatırdı
vanaları
ve kan
donardı aniden.
Sonra
tusunami diyorlar şimdilerde,
ona benzer
bir
duygu fırtınası kopardı.
Radyoda 'Akdeniz akşamları'
masada halisinden
kırmızı Bogazkere Şarabı
Ve
bir dal fesleğen.
İlk kim başlayacaktı söze.
Söylenecek birşey
kalmamıştı ya,
üç ciltlik sevda masalı
bitiverirdi
o en kısa o en uzun o en en
zaman diliminde.
Güneş,son çeyreğini de çekiverirken
tepelerden
ortalık iyice kızıla çalardı
Feslegen kokusu karışırdı şaraba
Ve
O
portakal çiçeği kokardı hala
Haziran başlangıcında.
Kayıt Tarihi : 23.5.2005 18:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!