Her gece kelepçe vurulur ellerine güneşin
Sümbüllerim yorgun düşer baygınlıktan.
Ufukta ölü bir deniz
Mercan mağaralarında ninniler
Ve kanatlarında yel değirmeni eli
Özgürlüğün güleceği günü bekler.
Sen hangi rüzgârın kırıntısısın?
Haziranda kar savurup,
Kuşatıp çepeçevre yüreğimizi
Kendi gölgeni, kendi karanlık ruhunu
Gizleyip, sahte ışıltılarla çıkarsın karşımıza!
Hangi yasa ceza verecek sana?
Uyanışın eşiğindeyken goncalarım
Erguvan ömrü kadar aldatıcı yalanlarınla
Kara gölgelerle yaktığında içimizi
Soldurmak kolaydır bir gülü.
Yeşertmek zor…
Ama güneş çözecektir kelepçelerini
Yeniden, yeni bir umudu müjdeleyerek
Çünkü tutunamaz hiçbir kangren hayatta
Sadece iz bırakır, sadece acı bir deneyim
Hedefini şaşmış dinsiz kurşunlardan
Uzak köşelerde düşmüş bir beden
Şunu anladım ihanetinden,
Güvendiğin insan vardır.
Güvenmediğin…
Artık bu kadar saf olma şair,
İnanma herkese ve her söze de.
Hiç beklemedik bir anda
Keserler çünkü ellerini yedi dalganın
Aylar Haziran’ı gösterse bile.
Kayıt Tarihi : 6.12.2009 15:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

yareginize sağlık hazirandaki karda herhalde bir başka olur
Selam ve saygıyla..
Seyfeddin Karahocagil
İnanma herkese ve her söze de.
Hiç beklemedik bir anda
Keserler çünkü ellerini yedi dalganın
Aylar Haziran’ı gösterse bile.
Katılıyorum size
Bu öyle bir devran olmuş ki, ihanetler,zulümler kol geziyor...
Tebrik ve sevgimle
Şiiriniz bana büyüklerimden duyduğum bir sözü hatırlattı 'Kara bahtım kem talihim taşa bassam iz olur, ağustosta suya girsem balta kesmez buz olur.'
Yüreğimizdekilerin günü, mevsimi değişir elbette de, bakış açımızın genişlemesi ile neden göz diktiğimiz nesne değişmez hala anlamış değilim.
Zaman öfkenin merhemidir denir ya, sanırım biraz daha zamana ihtiyacımız var.
Umutlarınız her daim maviliklerce engin olsun.
Sevgi yüklü saygılarımla derlediğim çiçeklerim, engin yüreğinize.
TÜM YORUMLAR (9)