Ensemde bir tokat kaybolamamak
Zehirli Galata posterinden fırlayan kız ve ben yürümekteyiz
Sızlayan bir sarıdır İstanbul akşamları türküsü dilimizdeyken
Gülümseyen bir tıkanık şişko el ediyor
Şaşı bakıp şaşırmamışlar kahvesinden iki çay söyleniyor
Koca çınarın bir kolu eksik
Rüzgâr usul rüzgâr mavi
Bir kraliçe öpmediğinden hastalananlar sokağındayız
Cazibe uğrağı sohbetlerin ardından izin istiyoruz
Zira demek için sebep arayan Almancılar gibi
Zira diyoruz olmadık yerde
Maarif takvimi bilgini bir amca fırtına çıkabilir diyor sessiz
Eli o hemşire gibi susturma meraklısı
Yokuş mu dik ben mi üretimsizim
Yeşilmiş banklar oldukça yeşil
Soru sormaya korkan hademeler teşkilatından emekli biri
Şarkı izni alıp şakıyor hem de avaz avaza
Şehrin göbeği neresi diye soruyor bir kızıl
Kaybettiği neyse üzmüş onu çok belli
Dedim ya daha önce kaybolamamak üzer beni
Yitirmek değil
Okyanus ferahlığı iddiasındakiler çıkagelir aniden
Ahenkle dans edenlerle randevulaşmışlar meğerse
Ay yanığı köyünden kırmızı soğan gelecekti
Karanfil kokuluymuş derler o soğanlar için
Kırmızı olsun istedik bugün
Al rengi gök olsun sevgililer
Bahçe duvarlarımızda mor güller oyun oynarlar
Oklarıyla sokaktan geçenleri vururlar
Âşık olsunlar diye
Kendinden geçmişler karnavalında
Ölümden güzel ‘şey’ i arayanların ortasında kaldık birden
Bir kapı açıldı
Açılmakla bitmedi
Büyüktü kapı ama beyazdı
Kapı bir evliyaya eşikti
Evliya bir şarkıdan başkası değildi
Beşiğimiz soğuk su
Koca bir sandaldı karşıdan gelen
İki fincan gözyaşı lazımmış bizde kalmamış dedi afacan komşu çocuğu
Aslında o evde ne çok eksik var diye düşünmek istedim
Ki gözyaşı yoksa ne vardır ki sahi
Tanrı ödüllendirir bazen kimilerini
Mesela yanlarına hiç uğramayarak
Ya da hep yanlarındaymış hissiyle
Koparılmış saç telleri yavaşlatır geceyi
Anlatılmaz uygunsuzluk şirin gelir kafalar Leyla
İçtenlik sınandı durduk yerde
Çiçek adları yarışması düzenlendi
Renkler yarıştı göze girmek için
Lila öne çıktı bir ara
Yine de bakir bir erenin oyuyla değişti her şey
Birinci seçememek güldürdü bizi
İyi oldu sanırım
Kimse küsmedi
Dedim ya kocaman olmak yetmiyor her zaman
Kahve fincanlarında eğlenceli ışıklar çarptı gözümüze
Masal anlattık birbirimize
Yağmurdan ıslanmış bir yazar sordu
Sizin elleriniz neden pembe ki
Göz göze geldik kıkırdarken
Bilmiyorduk
Bilmek istemiyorduk
Biz de ona sus dedik
Söyleme kimselere
Sana ne hem
Pembeyse pembe…
03.06.09
Nadir
Nadir KeleşKayıt Tarihi : 3.6.2009 13:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

şiirde kolay.
sevgili dostum şiirde şiirlere anafikir olacak güzel mısralar var. fakat şiir, şiirin kaldıramayacağı derecede aşırı imge yüküyle yüklü. bir kere daha elden geçirseniz iyi olur derim ben..
baki selamlar.
şu mısra tüm şiiri okumama değdi doğrusu:
'İki fincan gözyaşı lazımmış bizde kalmamış dedi afacan komşu çocuğu'
TÜM YORUMLAR (2)