25 Haziran 2013 Salı 14:51:37
= 000.000.011 =
Düş ve Düşünce Gücüyle İnsan! .
“ÖZGÜRLÜK” Adlı Romandan:
{…/././…} Küçük Okurov da terk edilmiş gibidir, şehirde yaşayanlar sadece en gerekli zamanlarda dışarı çıkar, evlerinde ilk karın yağmasını bekler, iskambil oynar, din ve aziz kitaplarından okutup dinlerler. {…/././…}
..
Kar Yağıyor Üstüne
Kar yağıyor oraya,üstünü örteyim gel,
Üşütüp hastalanma,yüreğim yanmasın gel,
Gel Canım geç kalma gel,gül benzin solmasın gel,
Üşütüp hastalanma,yüreğim yanmasın gel.
..
Yanarız hep giden sevgililerin ardından
Yanarız hep giden sevgililerin ardından,
Duysa ağlar melekler, dinmeyen feryadımdan,
O ben, ki ben değilim,yanarken hep kahrımdan,
Duysa ağlar melekler, dinmeyen feryadımdan.
29 Haziran 2012
..
Bana öyle bir gelişle gel ki,
Sana aşkım bitmesin.
İçimde yanan ateş,
Gelişinle sönmesin.
22 Haziran 2007
..
Sene 2010 Haziran ayı başları.. hava tatlı ve biraz da sert.. yağmur sel alacak şekilde boşaldı gök yüzünden ve yine gökyüzü kuruttu bütün yaşları.. havanın etkisiyle girdim kütüphaneye ve tozlu bir rafta tozlu bir kitap çarptı gözüme.. tarihi aralamak istermişcesine rastgele çevirdiğim sayfada yıl 1915. Birden bir ses duydum ve arkamı döndüm. Arkamda koca bir ordu. Şaşırdım. Umutsuz bir bakış ile bakmak zorunda kaldım. Ayaklarına doladıkları bez parçası yırttık giysiler ve cephanesiz. Ben umutsuz bakışlarımın arasında o Mehmetçiğin bakışındaki umudu fark ettim. Gülüyordu bakışları ile. Tedirginlik vardı elbet kaşlarında ama emindim tedirginliği can vermek değildi sadece vatana hasret kalmakdı. Korku vardı elbet ama korku düşman değildi anasıydı. Gözlerim gururla doldu bu sefer ağlamaklı hissettim ve rastgele bir sayfa daha çevirdim. Önümde yatıyorlar.. korktum. Yanlarına gitmek istedim. Mehmetçik bir elinde silahı bir elinde türk bayrağı yatıyor.. toprak öylesine sarmış ki vicudunu ona yatak gibi olmuş. Toprak öylesine sarmış ki üşümesin diye öylesine koruyorki bir kurşun daha gelmesin diye.. hayretler içindeyim.. bir yanımı gurur kaplıyor bir yanımı evlat acısı.. yatıyor ama ölü gibi değil.. bir görseniz o halini.. öyle gururlu, öyle asil, öyle cesur ve öyle sine mert ki.. gözlerimden yaşlar boşalıyor.. içime saplandı sanki kalbim birinin ellerinde. Kitap öylesine çekti ki beni alamıyorum kendimi. İğne batmalarını hissedebiliyorum. Biri sanki kalbime kan merkezime ay ile yıldız çiziyor. Yüreğim kabarık, göğsüm öylesine dik, başım boynumdan bağımsız hareket ediyor. Öylesine hevesle çevirdim ki bir sonraki yaprağı dizlerim titredi. Bir esinti esti.. nefes alışım biraz daha duyulur haldeydi. Sanki uzun bir yol koşmuş ve soluklanır gibi. Dizlerim artık taşımıyor bedenimi uzanmak istiyor vicudum iyice yavaşladı nefesim gözlerim doldu önümü göremiyorum her yer buğlandı. Çöküyorum dizlerimin üzerine. Elimde silah. Kabzesini toprağa dayadım. Bir nefeslik daha durayım ayakta diye ama yıkıldım. Bitkin ve çaresiz toprağın kokusu geliyor yüreğime.. acaip bir şey. Artık işlemeyen vicudum daha çok şey hissediyor. Bağırma sesleri daha net geliyor. Uyan Mehmet uyan sesi de..
..
Bir cicek olsam koklar misin beni
Ellerine alip oksar misin beni
Gozlerinde yas olsam dusunur musun beni
Gonul bahcemde ne kadar yalnizim
..
Bulutlardan aşk yaptım,
Sana gönderdim,
Yağmurlardan kaçma sevdiğim,
Gönlüne aşkım yağacak.
(Haziran 2003,İstanbul)
..
Bir gün sen de gelirsin,
Münker Nekir'e cevap verirsin.
Amellerin karşına gelir,
Bilmem o zaman ne edersin?
1 garip derviş/Haziran 2012
..
Tevatürler başladı
Eski,yeni…birtakım söylentiler
Eklentiler.. Haziran üstüne
Güya Mayıs’ın sonunda kaçmış
Haziran’da çocuğa kalmış
Temmuz’da doğurmuş
İşte tevatür..
..
Bu Haziran akşamında
Karmaşık duygulardayım
Yıldızlara bakıp,bakıp
Senimi düşünsem
Yıldızların altına uzanıp
Seninle mi üşüsem...
..
Saat 21'lerde yazılırmış hep şiirler,
ister mahpusta ol ister okulda,
ne gözlerinin fincan karası unutulur
ne de bıraktığın ten sıcaklığı,
ister yakında ol ister uzakta.
Kuzey Denizi, 8 haziran 2004
..
Artık büyüme göstergem sakal ve bıyıklarımın büyüme oranı değil.
Onların ne zaman beyazlamaya başladığını hatırlamıyorum bile.Bu tavır size biraz melankolik geldiyse eğer,şunu söylemeliyim ki; 20 li yaşlardan 30 lu yaşlara dogru gitmeye başlamışsanız,üstelik İstanbul da, tam karşınızda ve sizden uzak salınmaktaysa,hele bir de uğruna ruhunuzu pazara sürdüğünüz o sevgilinin gözlerinin nerede olduğu belli değilse.
O zaman geriye birtek şey kalır ki o da Cahit Sıtkıyla aynı yolların yarısında buluşmak.
Günlerden 21 haziran 1996 bu gün 29. yaşıma girdim.
21 haziranların genelinde nedense ruhumda hep buruk bir tad olmuştur ve tüm delirme nöbetlerim de böyle günlerde uğramıştır bana.Çıkaramamışımdır hiç “ballı incirlerin ve taze fasulyelerinin” tadını.İnsanlardan ve de özellikle sevgililerden yediğim kazıklar acıtmıştır canımı.
... İşte yine böylesi günlerden birindeyim.Yalovadan çıktım yola(Mavi gözlü tay’ım) İzmire gitmekteyim.Uzun bir aradan sonra özgürüm yani.
Fazla param olmadığı için bulabildiğim en ucuz biletli bir otobüse bindim.
..
En büyük katilleri gecenin Beyoğlu'nun arka sokaklarında yaşarlar.
Afyon kokan dudaklarında birer zehirdir sevişmek...
Onlar ki hep fahişelere bağlandılar ve orospu sevdalara ağladılar; içerken meyhane köşelerinde.
Sessizce kaldırıldı cenazeleri yağmurlu bir Haziran ikindisinde.
En büyük katilleri gecenin son kurşunlarını kendilerine sıktılar...
..
1326 yılında Osmanlı Devleti’ne Bey olan Orhan Gazi zamanında şekillenmeye başlayan bir askeri teşkilat.
Orhan Bey’in baş veziri olan Alaaddin Paşa tarafından kurulduğu ifade edilir. Osmanlı’nın ilk düzenli askeri teşkilatıdır.
Devşirilen gayrı müslimlerin çocuklarından, kıl kırk yarılarak yetiştirildikten sonra oluşturulan bu askeri teşkilata Yeniçeri Teşkilatı denmiştir.
İman, ihlas, ahlak, fazilet ve insan sevgisi ekseninde yetiştirilen bu askerler yüzlerce yıl destansı kahramanlık ve fazilet örnekleri vermişlerdir. Savaş kurallarını çok iyi bilen, eğitimli, insan haklarına fiilen riayet eden, züht ve takva sahibi, ehli tarik merhametli ve abit olarak yetiştirilen bu disiplinli ordu, dünyada parmakla gösterilen bir ordu olmuştur. Sırp Sındığı, Kosova, Niğbolu, Varna, İstanbul’un Fethi, Otlukbeli, Çaldıran, Mohaç ve emsali zaferlere imzasını atmış olan bu askeri teşkilat, meşhur örneği ile, yoldaki üzüm bağından koparmak zorunda kaldığı üzümlerin bedelini, çıkın yapıp aynı üzümün dalına asacak kadar da kul hakkına riayet etmiştir.
..
Bana eskileri anlatma arkadaş
Şimdi barikatlarda isyanın zamanı
Aşkın ve kavganın çağdönümü
Yılllardan haziran ikibinonüç
Anlaşılması çok güç...
..
sözler gelip yürekte düğümlenmiş
bu gözler sensizlikle mühürlenmiş
ne fark eder artık “hangimiz daha çok sevmiş”
bu beden başka tende demirlenmiş
(haziran 2005)
..
Gerçekçi ol ama göründüğün gibi,
anlat ama düşündüğün gibi,
sev ama içten ve dürüst,
Aydınlat karanlığı, korkma,
Bir gün biteceksin mum gibi.
8 Haziran 1989 / VAN)
..
9 haziran hayallerini gerçekleştirmek için bir fırsattır
Öyle bir fırsattır ki asla geri dömez
Bu fırsatı değerlendiren daima mutlu olur...
Değerlendirmeyense çok pişman olur
Ama son pişmanlık fayda etmez
Bu yüzden hayatta pişman olacağın şeyler yapma...
..
Tükenmez denilen,
yollar tükenir....
Bitmez denilen,
hasret biter...
Son nefes verilir,
..
günün miadı dolarken
ve çağlayanlar geride kalırken
yargılandı çığlıklarımız
yargılandık
yandı zaman
suskunluğa gömüldü toprağın yaraları
..