Şişman bir kırlangıcın kanadına yapışan toz,
Hain yani,kaçak,biraz da mülteci sanki.
Gece gece çekiç sesleri.
İki aşığın çürümüş cesetlerini yiyor şişman kırlangıç.
Aşıkların “aşık” kemiklerini çakıyorlar tabuta,imamlar.
Haziran ölmüş,onu gömüyorlar.
Artık bir yıl; onbir ay.
Onbir imam okuyor,soruyor,onu gömüyor onu.
İçime içime ağlıyorum.
Kendi derimden şemsiye yapıyorum,zira yağmur yağıyor.
Soranlara,toz kaçtı gözüme diyorum,ama biraz mülteci sanki.
Turuncu bir sabah doluyor burnuma,biraz ekşi,küflü,yapış yapış.
Hatırlıyorum,yalıtkan bir gazete kağıdı örtmüşlerdi üzerine,onu son gördüğümde.
Hatırlıyorum,bir kibrit çöpüyle tutuşturdum gazetenin ucunu,yandı haziran.
Oysa onlar,onlar haziranı gömüyorlar.
Köşe başlarını tutmuş palyaçolar,
Sokaklarda ağlama yasağı var.
İçime içime ağlıyorum,
İçim ıslanıyor.
Turuncu bir sabah; biraz narenciye tadında.
Şişman kırlangıç,turuncu tan yerini yiyor.
İçimi çeviriyorum dışıma,
İçim kuruyor ama dışım çıplak.
Kayıt Tarihi : 28.10.2010 12:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!