.... O dedi ki bana
“bak gökte yıldızlar ağlaşıyorlar
yerde otlar, karıncalar
Hiç bir nesne bulunmuyor
senin o tedirgin kollarının arasında.
Yaşamsız yurtlar gibi anlasmsız duruyor
ve bomboş kuruyor benim belim
sevda deryamızın ortasında...”
Biliyor musun
kara gecelerimin balkıyan yıldızı
sevda alemindeki sonsuzluğum,
Ben seni düşününce
gövdemi kuş gibi hafif
hava gibi ince
ve delikanlı zamanlarımdakinden
çok daha yıkılmaz ve zinde buluyorum...
Çünkü senin sevdan
yağlı bir urgan değil boynumu sıkan
senin sevdan yüreğimdeki coşkun çağlayan,
Çünkü seni sevmek
bir tanrıçaya ibadet etmekten
daha kutsal bir eylem,
Çünkü seni sevmek,
nefesini ciğerlerimle
sıcaklığını tenimle
ve yüreğini yüreğimle
eşleştirmek
demek
birtanem...
Ne denli anlatsam seni
ne denli güzellesem sevgini
ne denli parça parça parçalayıp
kaymaştırsam uzuvlarını uzuvlarıma
ne denli eritsem ruhunu ruhumda
bir tamam söndüremem yürekte
volkan volkan kaynayan ateşimi...
Birtanem,
anlatmaya bir türlü söz yetiremem
gönlümün otağında fütursuzca
çırılçıplak oturan mutluluğu,
Ne denli çırpınsam da dile getiremem
gülümün güzellikleri
sevda sarayımızda nasıl dokuduğunu...
Sen benim yarım yüzyıl ötesinden
yüreğimde kanayıp kalan
bir deva bulmaz yarasın
ve bana doğa ananın
kutsal emanet gibi sunduğu hatırasın...
Ondandır ki ulvi bir tutkudur
benim sana olan tutkum,
Ondandır ki yürek vuruşumdur
hiç bir kurala gelmeyen
asla değer biçilemeyen
ve beni böyle
dünyanın eteklerinde
divane dervişler gibi süründüren aşkın...
Allı gülüm
sana tüm varlığımla
ve tüm duyarlılığımla
en değerli şeylerim üzerine
yürekten gelen bir yeminle
söz ederim ki
hiç bir dişi varlık geçemez
senin sevgilinin yakın semtinden,
Hiç bir dişi kanatlı uçamaz
senin sevgilinin göklerinden...
Ben senin aşkınla
köle olmuş bir gönüllü dervişim,
Ben sevdalı ve serkeş bir yürekle
seni sevmenin ayrıcalığına ermişim...
Ben senin tek erkeğin tek eşinsem
sen de benim aynen öyle al dudaklım,
Asıl sensin mutluluğun kaynağı
efsanevi aşkımızın efsanevi otağı
yaşam seninle var ancak
ben seninle varım...
Gönülde sevda sevda dalgalanmanın,
yaşamanın, var olmanın
ve ölümden yaşama doğarcasına
yeniden doğmanın asıl kaynağı sensin.
Sen benim huzur bağımın tomurcukları
Sen benim kırlarımın yemyeşil baharı
Sen benim sevdamın renkli çiçeklerisin...
Ahum...
ceylenım...
ve daha sayamayacağım
bin bir türlü güzelliklerin
ve çılgın dişiliklerin
güneşi altında yanan balım...
Bir yavru kelebek çizerim göğün alnına
karlı dağların doruğuna senin adını
tüm renklerini emiştire emiştire doğanın
kelebek gökkuşağına boyar mavilikleri
senin adınla duyulur aşkın iniltileri
bir sonsuz güzellikte
bir bitmeyen serüvende
gürleşip büyür yaprağım dalım...
Mavi atmosferde bir sevda alkımı
senin o tılsımlı gül endamın
bütün renkler senin sembolllerin
ısı ve ışık ve beynin o görkemli işlevi
senin yürek titreşimlerinden erişir bana,
Anamın adı gibi biliyorum ki ela gözlü nergisim
senin renklerin vurulacak gelecek yaşama
senin adın konacak tüm güzel kızlara,
ceren, xazal, ceylan, ahu
hüzünlü bir moğol dervişi gibi
acısız düşecek toprağa
gözlerinde dünyayı dolaşan bugu...
Gözlerim yaşarıyor durmadan
bir ince esrik mutluluktan,
Oysa ben mutluluktan ağladığımı
bir nebze yaslanıp güneşe
bir yudum nefes kadar okşandığımı
hiç ama hiç anımsamıyorum.
Senin hünerin
bütün bu gözyaşlı mutluluklar
Sineme saplı hançerlerin
kışın ayazında nergislenmesi,
Senin eserin
susuz kalan düşlerimin
ak göğsün üstünde yeşermesi...
Benim ilk ve son sevgilim
ve ömrümdeki biricik gerçek eşim,
Öyle bir oluşum ki
senin kalbinin kadın kadın yanışı,
Öyle bir anlatımsız güzellik ki
aşkın hazanda başkaldırıp uyanışı,
Anlatamam tanrıçam
anlatamam birtanem
anlatamam güneşim...
Resmini kalbimin üstünde taşıyorum hep
sana baktıkça gözlerime güzellikler nakşoluyor,
Mutluluk dalgaları vuruyor yüreğime
karanlığıma sıcak ve ak ışık tomurcuklaları düşüyor
gülistana dönüşüyor yanım yörem
ve kenetleniyor birbirine ellerimiz...
Yollar kaybediyor uzunluğunu
karanlıklar yitiriyor koyuluğunu
bir kızıl gül açımı sevdalı durakta
yapışıyor ten tene kaynaşıyor iç içe bedenlerimiz....
Ben bir deli dalgasıyım engin denizlerin
döğünür düşerim ezelden ebede eteklerinde
sevdamın destanını söylerim iniltilerle derin derin
öpüp ayaklarını, kanayıp köpürerek...
Ve ondandır ki
çiçeklenip meyveye durur
gönlümüzde güzellikler sevişerek...
Ben dedim ki ona
“sığar mı iki komünistin aşkı deryalara
gök sema bile yetersizdir bize
biliyorsun ki biz
geleceğe giden yolların yolcularını yaratacağız
sözle tarif edilemeyecek olan sevgimizle...”
31/12/2014
Mehmed SarıKayıt Tarihi : 15.1.2015 05:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!