Hazanda aşk iki göz arası kadardır
Bir gözümüz toprağa, bir gözümüz yıldızlara bakar
Toprağa bakıp
Vazgeçilmez sandığın dünyaya kanarsın
Yıldızlara bakıp
Kâinatın aşkına dalarsın.
Hazanda aşk yaprak olur dökülür toprağa
Yeni aşklara gebe mevsimleri örter geceler üstüne
Taze bir ruh gibi fışkırır sevdalar doğanın gözelerinden
Her yaprak sen, her çiçek sen
Seni görmeyen gözlere sitem ediyor böcekler
Her aşk sabaha koşar gecelerin içinden.
Şimdi anlıyorum ki;
Hazanda aşk ağlayan bir şelaledir ruhumdan sana akan
Sisli camların arkasına sığınır gecenin üşüyen çocukları
Toprağın memelerini emiyor ağaçların diriliş tohumları
Kelebekler anlıyor hazanın sendeki sırrını
Hayat var oluşun başlangıcıdır hazanda
Bahar varlığını hazana borçludur doğada.
Hazanda aşk ruhumun var oluş kaygısıdır
Şarkılar ağlatır beni hazan geceleri
Toprağı öpen gazeller dökülür sızılarıma
Alır götürür beni uzak diyarlara ıssız duygularım
Hazanda bir mezarlık olur yeryüzü
Her yeri o sevgilinin altın saçları gazeller kaplar
Bir konfeti yağmurudur hazanda aşklar
Deli gönül hala o sevgili dönmeyecek sanıyor
Hal bu ki doğada görürüz yeniden dirilişin tecellisini
Aslında her bahar o sevgili uzatır bize diri ellerini.
Hazan ve ölüm bir yok oluş değildir
Ruhumu okşayan kalbin sesidir
Uzun yol yolcularının gönlünde
Yeniden dirilişin sebebidir
Anlayana İlahi bir düzendir devran
Anlayana çok şey anlatır hazan.
Akçay- Eylül 2013
İbrahim YılmazKayıt Tarihi : 24.9.2013 01:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!